Bakırhan: İmralı savaş değil onurlu bir barış istiyor 2025-01-11 18:16:47   KONYA – Partisinin Konya’daki halk buluşmasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Bir taraftan barış eli diğer taraftan Nazımlar, Cihanlar katledilemez edilmemeli. Yüz yıldır devam eden ret ve inkar politikalarını kimse devam ettiremeyecektir” dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Konya İl Örgütü halk buluşması düzenledi. Kentteki bir düğün salonunda gerçekleştirilen buluşmaya, Dem Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra Sêrt Milletvekili Sebahat Erdoğan Sarıtaş, Şirnex Milletvekili Zeki İrmez, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Konya il ve ilçe örgütleri ve DEM Parti Ankara İl Örgütü katıldı.   Buluşmada ilk sözü alan Konya İl Eş Başkanları Ezo Salman ve Mulla Şimşek, buluşmaya katılan parti üyelerini ve Konya halkını selamladı.   LEYLA GÜVEN’DEN MESAJ    Ardından DEM Parti Parti Meclisi (PM) Üyesi Nuray Özdağ, siyasi tutsak Leyla Güven’in mesajını okudu; “Cezaevlerinin kapılarını da İmralı’nın kapısını da hep birlikte açacağız. Bunun sözünü veriyoruz. Bir diğeri de sözüm de tutsaklığımın son bulduğu gün Konya’da kadınlarla birlikte mücadeleyi büyütmektir. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”   ‘KÜRTLER HAK VE HAKİKAT MÜCADELESİ VEİYOR’   Ardından konuşan Bakırhan, Kürtlerin 21 defa kimlikleri, kültürleri ve hakikat mücadelesi için başkaldırdığını belirterek, “Ancak bu ülke bu kadar başkaldırı ve bastırmanın sonucunda yol alamadı bir yere gelemedi. Kürtler varız dedi. Kürtler hakikat ve hak mücadelesi veriyoruz dedi. Dillerini istediler, kimliklerini istediler. Bu kutsal, bu verimli coğrafyada Türkiye halklarıyla birlikte yaşamak istediklerini dün de söylediler bugün de söylüyorlar. Şimdi artık bu sistem şunu çok iyi anlamalıdır. Dedeoğullarını katlederek, Leyla Güvenleri tutuklayarak cezaevine atarak Selahattin Demirtaşları Figen Yüksekdağları tutsak ederek, bu mücadeleyi bitirmek durdurmak olanaksız bir şeydir. Çünkü sizler haklı bir davanın sahiplerisiniz. Haklı bir dava yürütüyorsunuz. Biz kimseden fazla bir şey istemiyoruz. Kürt olmamızdan kaynaklı emekçi olmamızdan kaynaklı insan olmamızdan kaynaklı farklılıklarımızı insanca yaşamak istiyoruz. Demokratik bir zeminde yaşamak istiyoruz” şeklinde konuştu.   ‘ONURLU BİR BARIŞI KİMSE ENGELLEYEMEYECEKTİR’   DEM Parti olarak barış ve Kürt sorununda demokratik çözüm istediklerine vurgu yapan Bakırhan, “DEM parti olarak geleneğinden geldiğimiz bütün partilerle birlikte asla pes etmedik. Baskılar karşısında yılmadık. Onurlu bir barış ve demokrasi ortamı istedik. Bugün de emin olun değerli arkadaşlar birazdan bugün Konya’da olduğu gibi böylesine kitlesel coşkulu yediden yetmişe bütün Kürtlerin emekçilerin Kürt dostlarının devrimcilerin bileşenlerimizin ittifaklarımızın bir arada olduğu gibi güçlü bir şekilde salonda sokakta hak arama mücadelesinde olabilirsek emin olun onurlu bir barışı kimse engelleyemeyecektir. Onurlu bir barışın karşısında kimse duramayacaktır. Yüz yıldır devam eden ret ve inkar politikalarını kimse devam ettiremeyecektir. Bizi bugüne getiren bize bugün bu sözleri söyleten siz değerli halkımız karşısında tekrar saygıyla eğiliyor, önümüzdeki dönem için hepimize başarılar diliyorum” dedi.   ‘YENİ REJİM BAŞTA KÜRTLERİ KAPSAMALI’   Bakırhan, Suriye’de Kürtleri ve diğer halkları yok sayan Esad rejiminin yıkıldığını belirterek, “Bu yeni rejimin karakterinin ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Bu rejim 60 yıllık Esad yönetim anlayışını devam ettirirse yazık olur Suriye’ye. Buna yeni dememiz o zaman doğru olmaz. Yeni rejim en başta Kürtleri kapsamalı, en başta Alevileri, Hiristayanları, Êzîdîleri, ve diğer halkları ve inançları kapsamalıdır. Yeni rejim Esad’ın yol ve yöntemlerini denerse en başta biz Kürtler bunun karşısında dururuz. Esad rejimiyle olduğu gibi bu rejimle de mücadele ederiz. Suriye’de yeni ortaya çıkan bu süreci demokrasiye evriltebilir  Suriye iktidarı oradaki halklarla birlikte. Suriye'de Kürtlerin statüsünü tanımayan hiç bir rejimin orada ayakta durma şansı yoktur. Onun için en başta buradan Konya’dan Suriye'deki yeni yönetime seslenmek istiyoruz; Öyle burada bir avuç ırkçının milliyetçinin Kürtleri reddeden inkar eden politikaların gazına oyununa gelerek Kürtlerin orada kendi kanıyla canıyla emeğiyle yaratmış oldukları kuzey ve doğu Suriye'ye Rojava'ya dönük kötü niyetiniz vazgeçin. Kürtler o coğrafyanın onurlu bir halkıdır” ifadelerini kullandı.   ‘HERKES IŞİD’TEN KAÇARKEN KÜRTLER DİRENDİ’   Kürtlerin Suriye’de ve yaşamış oldukları yerlerde büyük bedeller ödediklerini belirten Bakırhan, “Herkes IŞİD barbarlığı önünde kaçarken ülkeler devrilirken yönetimler tanklarını toplarını bırakırken o örgü saçlı kadın yoldaşlar, orada Kürtlerle dayanışan Türkiyeli devrimcilerle birlikte dünya IŞİD belasından kurtuldu. Şimdi en başta dünyanın batının demokratik değerlere inanan dünya insanlığının Kürtlere bir vefa borcu var. Eğer Avrupa’nın göbeğinde bombalar patlamıyorsa insanlar yaşamını yitirmiyorsa eğer bu dünya IŞİD karanlığından ve zulmünden kurtulduysa bunu Kürtlere borçludur. Bugün uluslararası demokratik kamuoyunu Kürtlerle dayanışmaya, Kürtlerin orada statüsünün gerçekleşmesi için çalışma ve dayanışma içinde olmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.     ‘İMRALI ONURLU BİR BARIŞ İSTİYOR’   Türkiye’de 1 Ekim ile birlikte yeni bir tartışma süreci yaşandığına dikkat çeken Bakırhan, “Bahçeli’nin el uzatması ile başlayan, Bahçeli'nin ‘Türkiye barışı’ dediği bu barışın bir sonraki adımı İmralı’daki kapıların açılması oldu. Heyetimiz İmralı’da Sayın Öcalan’la bir görüşme yaptı. İmralı hala durduğu yerdedir. İmralı onurlu bir barış istiyor. İmralı Kürtlerin kendi dili ve kimliğiyle bu ülkedeki diğer halklar ve inançlarla birlikte bu ülkede eşit bir şekilde yaşamasını istiyor. İmralı savaş istemiyor, İmralı çatışma istemiyor. Ancak İmralı ret ve inkar politikalarının da son bulmasını istiyor. İmralı diyor ki Türk ve Kürtler yüz yıllardır tarihin en kritik süreçlerinde ittifaklar yaparak bugüne geldiler. Bugün bu coğrafyada hep birlikte yaşıyorsak burada Kürtlerin de emeği var, katkısı var, bu topraklarda alın teri kanı ve canı var. Dolayısıyla bu toprakları yöneten insanlar da geçmişteki tarihsel ittifaka uygun Kürt Türk ittifakına uygun bir söylem bir dil bir pratik ortaya koymak zorundadır.  İmralı'nın mesajlarını hep birlikte aldık” diye koşutu.    ‘DEM PARTİ BARIŞ İÇİN SOKAK SOKAK GEZİYOR’   Bakırhan, DEM Parti’nin barış ve çözüm için her gün sokakları, evleri ve köyleri gezdiği vurgusunu yaparak, “Bugün ben burada konuşurken birçok arkadaşım, Türkiye’nin dört bir yanında çeşitli vesilelerle yapılan toplantılarda bu süreci anlatıyor. Kürtler ne istiyor onurlu bir barış istiyor. İktidar da barış istemeli. Bakın biz onurlu bir barış diyoruz onlar hala tutuklamaya devam ediyor. Cezaevlerine attığınız siyasi tutsaklardan dolayı cezaevlerinde yeriniz kalmadı. Artık onlara yemek bile veremiyorsunuz. Elektrik veremiyorsunuz, cezaevlerini ısıtamıyorsunuz. Cezaevlerinin doluluk oranı mevcut kapasitenin yüzde 120’sini aştı. Eğer cezaevleri çözüm olsaydı bugün biz böyle yüzlerle olmazdık. Eğer cezaevleri çözüm olsaydı Nusaybin’de Qamişlo halkı ile dayanışmak için binlerce Kürt, sınıra yürümezdi. Rojava’nın statüsünü tanı demezdi. Suriye’de oyun bozucu değil oyun kurucu ol demezdi. Demek ki bu politikalardan vazgeçmeniz gerekiyor” ifadelerini kullandı.   ‘BİR TARAFTAN BARIŞ BİR TARAFTAN SAVAŞ OLMAZ’   Herkesin barış istediği bir yerde halen kayyım politikasının devam ettiğine işaret eden Bakırhan, “Bir taraftan barış tartışmaları yürütülecek, bir taraftan görüşmeler yapılacak bir taraftan yeni bir tartışma süreci olacak, diğer taraftan kayyım atanacak. Bunu kimse kabul etmez. Bir taraftan barış bir taraftan kayyım olmaz. Bir taraftan barış eli diğer taraftan Rojava’da katliam olmaz. Nazımlar, Cihanlar katledilemez edilmemeli. İktidarın samimiyete ciddiyete davet ediyoruz. Doğru bir dil kullanmaya davet ediyoruz. Bu dil iyi bir dil değil. Tehdit ederek parmak sallayarak cezaevlerinin yolunu göstererek mahkemelerin kapılarını göstererek, partimize dönük her gün operasyonlar yaparak barış yapmak zorlaşır. İktidarı temiz bir dil kullanmaya artık mevcut politikaların sonuç almadığını bir kez daha görmeye iktidarı aklı selime iktidarı onurlu bir barışa iktidarı yüz yıllardır bir arada bu coğrafyada yaşayan Kürtlerin ve Türklerin barışını sağlamaya davet ediyorum. Bunun koşulları var. Kürtler bütün aktörleriyle bütün kurumlarıyla başlayacak olan bir sürece aktif bir şekilde destek vermeye hazırdır” şeklinde konuştu.   ‘KÜRTLER CEZAEVLERİNE ATILARAK SORUN ÇÖZÜLMÜYOR’   İlerleyen süreçte kendilerini zorlu bir mücadele beklediği vurgusunu yapan Bakırhan devamla şunları kaydetti: “Büyük bedeller ödedik anlatmaya gerek yok. Gazeteciler siyasetçiler katledildi faili meçhul cinayete uğradı, cezaevlerinde binlerce kardeşimiz yoldaşımız var sokaklarda hala direnen, onuruyla bütün baskılara rağmen kimliğini arayan kimlik haklarını almak isteyen hak ve hakikat peşinde koşan binlerce insan var. Artık sistem bunu çok net anlamalıdır. Kürdü reddederek dilini reddederek diline bilinmez dil diyerek konuşmasını engelleyerek, iradesine kayyım atayarak iradesini cezaevine atarak bu sorun çözülmüyor.   TÜRKİYE ÇATIŞMAYA VE ÖLÜMLERE DOYDU   Bakın bu yöntemle birlikte Türkiye ekonomik olarak iflas etti. Bugün emekli asgari ücretli geçinemiyorsa bunun sebebi tam da bu kirli yöntemlerdir. Bu çatışma ve savaştır. Eğer bu savaş ve çatışmalara ayrılan pay emekçiye emekliye öğrenciye asgari ücretliye kadınlara hizmet olarak sunulsaydı bugün Türkiye başka bir yerdeydi. savaşa çatışmaya giden trilyonlarca doları halklarımıza ve emekçilere harcamak gibi bir fırsatı yakaladık. Bu fırsatı sonuca dönüştürmek için de İmralı'nın kapıların kalıcı bir şekilde açın. Sayın Öcalan’ın Türkiye halklarıyla kendi partisiyle Türkiye’de yaşayan emekçilerle düşüncesinin buluşmasının önünü açın. Türkiye artık onurlu bir barışı hak etti. Türkiye kana doydu, çatışmay doydu, Türkiye gençlerinin yitirmesine doydu. Türkiye fakir Kürt ve Türk emekçilerin çocukların toprağın altına düşmesinden bıktı, yoruldu. Şimdi doğru bir yol denemek lazım. Şimdi samimi bir şekilde, onurlu bir barışın olması için herkes üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmelidir. Herkes onurlu bir barış için mücadele etmelidir.”