Üsterci: Demokrasi ve barış olmazsa karanlıkta kaybolacağız 2025-01-15 09:05:34   İZMİR - Kürt sorununun çözümüne dari bir fırsatın açığa çıktığına dikkati çeken insan hakları savunucusu Coşkun Üsterci, "Barış ve demokrasiyi tesis edemezsek bu karanlığın içinde kaybolup gideceğiz" dedi.    Kürt sorununun demokratik çözümü, barış ve demokrasinin inşası için çaba gösteren insan hakları savunucularından Coşkun Üsterci, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kamuoyuna yansıyan mesajları ve "yeni süreç" tartışmalarını değerlendirdi. Ortadoğu'daki gelişmelere dikkati çeken Üsterci, gelişmelerin ciddi hak ihlallerine ve insanlık krizlerine neden olduğunu söyledi. Söz konusu gelişmelerin Türkiye'ye etkisini dikkati  çeken Üsterci, "Türkiye'de de 40 yıldır barışçıl yöntemlerle çözülmeyen çok önemli bir Kürt sorunu var. Kürt sorunu ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel çok ağır bedellere yol açıyor. Böylesi karanlık ve kaygı verici tablo karşısında insan olarak sahip olduğumuz onur ve değerler açısından meselelere baktığımızda barış ve demokrasi talep etmekten başka bir çaremiz yok. Dolayısıyla o imza metni böylesi gerekçelerle oluşturuldu. Barışı, demokrasiyi tesis edemezsek, kalıcı hale getiremezsek bu karanlık tablo bizi içine çekecek ve karanlığın içinde kaybolup gideceğiz. Bunun bilinci ve insan olmanın sorumluluğu ile o metne imza attım" ifadelerini kullandı.    'ENDİŞE VE KAYGILAR HAKLI'   Bugüne kadar yaşanan hak ihlallerinin bir daha yaşanmaması için barış ve demokrasiden başka seçenek olmadığına vurgulayan Üsterci, çatışma ortamlarının son bulması için barış görüşmelerinin sonuna kadar devam etmesi gerektiğine kaydetti. Dünyadaki barış görüşmelerinden örnekler veren Üsterci, "Bunların da ışığında bize bir insanlık deneyimi oluşturulmuş. Bu deneyimlerine bakıldığında süreçlerin sürekli inişli-çıkışlı, uzun süren müzakereler olduğunu, tarafların hiç beklenmedik zamanlara masaları devirdiğini, verilen sözlerin tutulmadığını görüyoruz. Hatta dünyanın pek çok yerindeki deneyimlerde bir uzlaşma sağlanıp, barış tesis edildikten sonra bile geriye dönüşler mümkün oluyor. İnsan çıkarlarının söz konusu olduğu, demokrasinin bir değer olarak kavranmadığı koşullarda bu inişli çıkışlı süreçler kaçınılmaz olarak yaşanacak. Endişe ve korkularımızda haklıyız. Ama üstüne üstüne gitmek zorundayız. Çünkü bir fırsat var. Riskleri göze almadan imkanı yaratmak ve barışa ulaşmak mümkün değil. Bir takım zorluk ve bedeller olacak" diye konuştu.     Coşkun Üsterci   'SÜREÇ ŞEFFAF İLERLEMELİ'   Sürecin doğru işlemesi için şeffaflığın çok önemli olduğunu söyleyen Üsterci, "Toplumun bilgi edinme hakkının kullanılmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalı. Sadece bu da yeterli değil. Son çözüm sürecinden sonra başarısız darbe girişimi oldu. Siyasi iktidar bunu bir vesile olarak kabul etti ve olağanüstü hal ilan etti. Kamusal siyasal alan daraltıldı, kapatıldı. Temel hak ve özgürlükler kısıtlandı. Bu kapatılmış siyasal ortamda böylesi bir şeffaflığın olması mümkün değil. Kapatılmış kamusal siyasal ortam sonuna kadar açılmalı. Bunu yapmak için başta medya ve ifade özgürlüğü olmak üzere diğer özgürlüklerin önündeki kısıtlamalar açılmalı ki insanlar barış ve demokrasi üzerine özgürce konuşsun, sürece etkin olarak dahil olsunlar. Yakın bir dönemde çıkarılmış Dezenformasyon Yasası var. Çok soyut ve her yöne çekilebilen bir Terörle Mücadele Yasası var. Böyle yasaların varlığı ile şeffaflığın yakalanması mümkün değil" şeklinde konuştu.    'MÜZAKERENİN İMRALI'DAN BAŞLAMASI ÖNEMLİ'   Kapalı kapıların ardında yaşanan bir sürecin kimseye güven vermeyeceğini belirten Üsterci, Meclis'in mutlaka etkin rol üstlenmesi gerektiğini ifade etti. Siyasi aktörlere bilgiler verilmesi gerektiğini dile getiren Üsterci, "Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesi, çatışan tarafların masaya oturmasıyla alakalı olarak, Abdullah Öcalan çatışan tarafların bir bölümünün temsilcisi durumundadır. Kendisi de bu sorunu hukuk zemininde çözebilme gücü ve ehline sahip olduğunu söyledi. Dolayısıyla çatışmayı sürdüren, zorlukları yaşayan kesimin aktörü durumunda olan kesimler konuşmak durumundalar. Bunun bir ucu İmralı diğer ucu da siyasal iktidar ve ortakları. Bu bakımdan müzakerenin İmralı'dan başlaması çok doğru" diye belirtti.    'TÜRKİYE'NİN BARIŞI ORTADOĞU'NUN BARIŞI'   Türkiye'de sağlanacak bir barışın Ortadoğu'da da büyük bir etkisinin olacağını dile getiren Üsterci, şunları söyledi: "Türkiye'nin barışı Ortadoğu'nun barışı diyebiliriz. Ortadoğu'da bir tarafta Rusya-Çin bir tarafta ABD ve müttefiklerinin olduğu emperyal bir çatışma yaşanıyor. Türkiye'de burada kendine bir rol biçmeye çalışıyor. Hatta adı konulmamış üçüncü dünya savaşına doğru giden bir süreç yaşanıyor. Gerçekten demokrasiye, insan haklarına dayalı, kalıcı bir barışın tesis edilmesi emperyalistlerin bu türden hesaplarını da bozacak. Çünkü demokrasi ve barış demek, açıklık, şeffaflık, halkların birbirine güven duyması demektir. Emperyalistler şu an bu güvensizliği kullanarak politikalarını hayata geçiriyorlar. Güven ortamının tesis edilmesi bu planların ortaya çıkarılmasını sağlayacak, etki güçlerini kıracak."   'DEMOKRASİNİN TOPLUMSALLAŞMASI LAZIM'   Barış ve demokrasi fikriyatının toplumsallaşması gerektiğinin altını çizen Üsterci, tüm toplumun inançlı ve kararlı bir şekilde barış istemesi gerektiğini söyledi. Toplumun büyük bir bölümünün 40 yıldan fazla süren çatışma ortamından zarar gördüğüne dikkati çeken Üsterci, şöyle devam etti: "Herkes huzursuz ve mutsuz. Ağır bedeller ödendi, 40 binin üzerinde insanımız yaşamını yitirdi, ağır ekonomik bedelleri oldu, birlikte yaşama iradesi zarar gördü. Savaş ve çatışma olmasaydı geleceğe umutla bakan bir toplum olarak yaşayacakken, şimdi karanlık içindeyiz. Toplumsal anlamda barışa yönelik büyük bir özlem var. Ama gelen baskı ve engeller nedeniyle bu talep açığa çıkamıyor. Kalıcı barışın sağlanmasının en önemli yollarından birisi bu taleplerin toplumsallaşması."