Suruç Aileleri İnsiyatifi: Adalet yerin bulana dek mücadele edeceğiz 2025-01-20 18:45:10   İSTANBUL/ İZMİR  - Suruç Aileleri İnisiyatifi, katliamın 114’üncü ayında bir araya gelerek adalet yerini bulana dek mücadele edeceklerini vurguladı.    Suruç Aileleri İnisiyatifi, Riha’nın Pirsûs (Suruç) ilçesinde bulunan Amara Kültür Merkezi’nde DAİŞ’in bombalı saldırısında katledilen 33 sosyalist genci, 114’uncu ayında Kadıköy'de bulunan Halitağa Caddesi’nde andı. Katliamda yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının taşındığı anmada, "Kalplerimiz adalet için atsın" pankartı açılarak, “Suruç’u unutma, unutturma”, “Suruç için adalet herkes için adalet” sloganları atıldı. Anmaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Çiçek Otlu, katledilenlerin yakınları, katliamdan yaralı kurtulanlar ile çok sayıda hak savunucusu katıldı. Basın metnini kitle adına SGDF üyesi Zeynep Tekin okudu.    ‘KATLİAMIN AYDINLATILMASI İÇİN…’   Suruç Aileleri yaralıları ve 33 Düş Yolcusu’nun yakınları olarak katliamın olduğu günden bu yana adalet mücadelesini kesintisiz bir şekilde yürütmeye devam ettiklerini söyleyen Zeynep Tekin, yıllardır bu katliamın unutulmaması için eylem ve etkinlikler düzenlediklerini belirtti. Zeynep Tekin, “Bir taraftan katliamın aydınlatılması için hukuki mücadele yürütüyoruz. Suruç Katliamı’ndan sonra bir araya gelerek Suruç İçin Adalet Platformu’nu kuran avukatlarımız katliamın aydınlatılması için yaklaşık 10 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. Savcılık ve mahkemenin işi olan delilleri toplamak, bağlantıları araştırmak ve katliamın faillerini açığa çıkarmak gibi işleri yaparak mahkeme heyetine sunuyor. Gerçeğin gün gibi açık olduğu bu belgeler görmezden gelinerek talepler her seferinde yok sayılıyor. Bu belgelerden bir tanesi de Suruç katliamının azmettiricisi olan İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi ile ilgili. MİT’in mahkemeye gönderdiği yazı ile bu 2 firari sanığın Suriye’de oldukları kabul ediliyor, ancak mahkeme heyeti İlhami Bali’nin ve Deniz Büyükçelebi’nin Türkiye’ye getirilsin talebimizi gerekçe göstermeden ret ediyor” şeklinde konuştu.    KASIM DEPREM    Zeynep Tekin, Suruç Katliamı’nda katledilen 33 Düş Yolcusu’nun  hayatlarını anlatmaya devam edeceklerini ifade ederek Kasım Deprem, Koray Çapoğlu ve Medali Barutçu’nun hayat hikayelerine dair şunları söyledi: “Kasım Deprem, 6 Aralık 1992 tarihinde Urfa’da doğdu. Aslen Suruçlu ancak ailesi Akçakale’de yaşıyor. Kasım, Adıyaman Üniversitesi’nde Sanat Tarihi bölümünü kazanıp bir yıl okuduktan sonra tekrar sınava girdi. Harran Üniversitesi’nde 2 yıllık bir bölüm kazandı. İstediği bölüm sosyolojiydi. 2015 yılında tekrar sınava girip sosyolojiye girmeyi düşünüyordu. Annesini küçük yaşta kaybeden Kasım, ablası tarafından büyütüldü. Çevresinde yardımseverliğiyle, alçakgönüllülüğüyle bilinen, sevilen bir arkadaşımız. Kobanê’de yaşananları sürekli ablasına anlatırdı. IŞİD saldırıları sırasında Suruç köylerindeki nöbet eylemlerine katıldı. Bu konuda oldukça duyarlıydı. SGDF’nin Kobeneyi yeniden inşa ediyoruz kampanyasını duyunca burada yerini aldı.   KORAY ÇAĞOĞLU   Koray Çapoğlu 13 Ağustos 1982 tarihinde Üsküdar’da doğdu. İstanbul’da reklam sektörüne iş yapan bir matbaada çalışıyordu. Aslen Trabzonluydu ve kendisini Devrimci Trabzonsporlu olarak tanımlıyordu. Çapoğlu, Suruç’a elinde Trabzonspor bayrağı, kolunda Trabzonspor bilekliği ile gitti. Hrant Dink ‘in anmasında, Gezi’de, 1 Mayıs’ta yerini aldı, ardından da Kobanê’nin sesine ses katmak için yola çıktı. Konserlere, Gezi eylemlerine, 1 Mayıs eylemlerine, Hrant Dink anmasına Trabzonspor bayrağıyla gelen adam; Suruç’ta Trabzonspor bayrağını dalgalandırırken katledildi.   MEDALİ BARUTÇU    Medali Barutçu 15 Haziran 1996 tarihinde Muş’un Bulanık ilçesinde doğdu. Medali Barutçu, ikinci sınıfa kadar köyde okudu.  Ailesinin Muş merkeze taşınması üzerine ilkokulu burada bitirdi.  İstanbul Şile Anadolu Öğretmen Lisesi’ni kazandı. Lisede arkadaşlarıyla örgütlü bir ortam kurup Kürtçe üzerine çalışmalar, okumalar yaptıkları için okulda gördükleri baskıya nedeniyle bu okulu bırakmak zorunda kaldı. Eğitimine Muş Anadolu Öğretmen Lisesi’nde devam etti. Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandı. Burada faşistlerin saldırılarına maruz kaldı. Saldırıya uğradıkları bir olaydan dolayı okul kendisine bir yıl uzaklaştırma verdi.  Sürekli olarak kitap okuyan, ulusal mücadele üzerine çok şey yazan bir kişiydi.”   Açıklamanın ardından oturma eylemine geçildi. Sonrasında katliamda hayatını kaybedenlerin isimlerinin okunarak kitle tarafından “Yaşıyor” diyerek anılmasının ardından eylem son buldu.   İZMİR      Suruç Aileleri İnisiyatifi, Suruç katliamında katledilenleri anmak için her ayın 20’sinde gerçekleştirdiği eylemi Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirdi. Açıklamada, “Hiçbir düş yarım kalmayacak” pankartı açılırken, katledilen 33 kişinin fotoğraflı dövizleri taşındı. Sık sık, "Suruç'un hesabı sorulacak”, "Suruç için adalet herkes için adalet”, “Katil IŞİD işbirlikçi AKP” sloganlarının atıldı. Açıklamaya Halklarının Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili İbrahim Akın, İzmir İl Eşbaşkanları Fulya Erdoğan, Selçuk Odabaşı ile birçok siyasi parti temsilcisi sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.    Suruç Aileleri İnisiyatifi adına açıklamayı yapan Birkan Polat, adalet mücadelesini kesintisiz sürdüklerini belirterek, “Bir yandan onların düşlerini anlatıyor, katliamın unutulmaması için eylem ve etkinlikler düzenliyoruz. Bir taraftan da katliamın aydınlatılması için hukuki mücadele yürütüyoruz. Suruç katliamından sonra bir araya gelerek Suruç İçin Adalet Platformunu kuran avukatlarımız katliamın aydınlatılması için yaklaşık 10 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. Savcılık ve mahkemenin işi olan delilleri toplamak, bağlantıları araştırmak vekatliamın faillerini açığa çıkarmak gibi işleri yaparak mahkeme heyetine sunuyor. Gerçeğin gün gibi açık olduğu bu belgeler görmezden gelinerek talepler her seferinde yok sayılıyor” dedi.   ‘FİRARİ SANIKLAR TÜRKİYE'YE GETİRİLSİN'   Polat, Suruç faillerinin yargılanması gerektiğini vurgulayarak, “Suruç katliamının azmettiricisi olan İlhami Bali ve Deniz Büyükçelebi ile ilgili MİT’in mahkemeye gönderdiği yazı ile bu 2 firari sanığın Suriye’de oldukları kabul ediliyor,ancak mahkeme heyeti İlhami Bali’nin ve Deniz Büyükçelebi’nin Türkiye’ye getirilsin talebimizi gerekçe göstermeden redediyor. Esad rejiminin devrilmesinden sonra başlayan yeni süreçte Türkiye Suriye ilişkileri de yeni bir aşamaya geçmiş durumda. Açık veya gizli görüşmeler yapılıyor, yeni dönemde Türkiye ve Suriye ilişkileri konuşuluyor. Yapılan bu görüşmelerde Türkiye’de yapılan katliamlarda parmağı bulunan bütün IŞİD’lilerin Türkiye’ye getirilerek yargılanmasının gündeme getirilmesini. Özel olarakda Suriye’de olduğu MİT tarafından doğrulanan ve Suriye’de Türkiye’nin hâkimiyetinde olan bir kampta olduğu düşünülen İlhami Bali ve Deniz Büyük çelebinin Türkiye’ye iade edilmesinin sağlanmasını ve 9 yıldır boş olan sanık sandalyesine oturtulmasını istiyoruz” diye konuştu.   33 DÜŞ YOLCUSU   Ardından konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili İbrahim Akın, adalet kavramının Türkiye’nin en büyük ihtiyacı haline geldiğini ifade ederek, “Biz biliyoruz ki o gün Suruç katliamı önlenseydi sonrasında Diyarbakır, 10 Ekim Katliamı gerçekleşmeyecekti” dedi.   Konuşmaların ardından katledilen 33 kişinin adı okunarak, “Yaşıyor” denildi.   Anma, Vodvil Müzik grubunun müzik dinletisi ve oturma eylemi ile sona erdi.