Bakırhan: Yanlış siyaset doğru yere götürmez 2025-03-21 15:19:30   AMED - Amed Newrozu'nda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, iktidarın politikalarını eleştirerek, "Suyun akışına karşı yüzülmez, yanlış siyaset doğru yere götürmez" dedi.     Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Amed Newrozu'nda yüzbinlere seslendi. Bakırhan, "Türkiye’nin ve Ortadoğu'nun dört bir yanında Amed Newrozu'nda katılarak bizi onurlandıran değerli misafirlerimizin Newroz Bayramı'nı kutluyor, hoş geldiniz diyorum" diye kaydetti.    Bakırhan, şunları söyledi: "Ortadoğu’nun nabzı bugün Amed Newrozu'nda atıyor. Bugün sadece Ortadoğu değil, dünyanın her tarafında gözler Amed meydanındadır, Newroz meydanındadır. Çünkü Amed Newrozdur, Newroz Amed’dir. Siz Newrozsunuz. Kürt halkını Newroz halkı haline getiren Sayın Öcalan’ın Newroz bayramını kutluyoruz. Newroz'un kutlu olsun Sayın Öcalan.   BU ÇAĞRI MİLATTIR    Bu çağrı Mezopotamya ve Anadolu’da düğümleri çözüp, tarihi yeniden başlatma çağrısıdır. Sayın Öcalan 1993’te başladığı demokratik çözüm yürüyüşünde en tarihi adımı 27 Şubat’ta asrın çağrısıyla attı. Bu çağrı yüzyıllardır direnen, on yıllardır demokratik çözüm mücadelesi veren bir halk gerçekliğinin dile gelişidir. Bu çağrı Mezopotamya ve Anadolu’da düğümleri çözüp, tarihi yeniden başlatma çağrısıdır. Mezopotamya ve Anadolu halklarının birlikte yaşam manifestosudur. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın özü demokratik uzlaşmadır. Bu çağrı bir milattır ve bu çağrının sahibi siz Amed meydanındaki onurlu halkımızdır.    Sizler nice büyük bedeller ödeyerek muhteşem bir zaferin eşiğine getirdiniz bizleri. Tarihsel bir sorundan, tarihsel bir barışa ve çözüme doğru yol alıyoruz. Tarih boyunca Türkler ve Kürtler, birlikte yaşamın kapılarını birbirine açtı, kaderlerini ortak kıldı. Ancak son yüzyılda bu kardeşlik duvarlarla, ayrımcılıkla sınanmaya çalışıldı. Bin yıl önce Anadolu kapılarını açan bir halk, yüzyıldır kapının berisine konuldu. Artık bu ayrıştırıcı tarihe son verme zamanı geldi.    BU YOLU BİRLİKTE YÜRÜYELİM   Sayın Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, bu topraklarda hiçbir halkın dışlanmadığı, herkesin eşit ve özgür olduğu bir Türkiye çağrısıdır. Barışı gerçekleştirmek için elini uzatana elimizi, omzunu yaslayana omzumuzu verdik, vermeye devam edeceğiz. Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel birikimi ve ortak aklı, hepimize daha demokratik geleceğin yolunu gösterebilir. Çözümü dışarıda değil, Türklerle Kürtlerin ortak geçmişinde ve geleceği birlikte inşa etme kararlılığında arıyoruz. Geçmişin yaralarını birlikte sararak, geleceği el birliğiyle inşa edebiliriz. Gelin, bu yolu birlikte yürüyelim.    Bizim kararımız, tutumumuz, tavrımız nettir. Biz milyonlar olarak barış istiyoruz, eşitlik istiyoruz, demokratik bir toplum istiyoruz. Bakın, Amed Newroz meydanında milyonlar barışı ve demokratik çözümü istiyor. Herkes Newroz meydanlarının mesajını iyi okusun. İşte Newroz meydanları, yüzyılın barış mutabakatına davettir.Türkiye sınırları dışında yaşayan Kürtlerle hasımlık değil, hısımlık yapmalıdır.    KARŞITLIK TÜRKİYE'YE KAZANDIRMAZ   Değerli Türkiye halkları, milyonların huzurunda ifade ediyorum ki, Türkiye’nin sınırları dışındaki Kürtler, Araplar ve Türkmenler, sadece komşularımız değil, soydaşlarımızdır, akrabalarımızdır. Bu halklarla kuracağımız sağlam ilişkiler, sadece Türkiye’nin barışı için değil, tüm Ortadoğu’nun huzuru için de hayati öneme sahiptir. Hatırlatmak isterim ki, Türkiye sınırları dışında yaşayan Kürtlerle hasımlık değil, hısımlık yapmalıdır. Karşıtlık Türkiye’ye kazandırmaz. Ancak, kardeşlik ve diyalog Türkiye için büyük kazanımlar sağlar. Özellikle Suriye’deki siyasal denklemin yeniden şekilleneceği bir dönemde, Kürtlerle diyalog kurmak, Türkiye’ye uzun vadede büyük faydalar sağlar.    Unutmayalım, Türkiye’nin sınırları dışındaki Kürtler bir tehdit değil, bir barış fırsatıdır. Bu fırsatı doğru değerlendirmek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluğudur.    Değerli Türkiye halkları, demokrasi, hukuk ve barış bir şart değildir. Birlikte yaşamanın zorunlu çıkış yoludur. Nefes almak ne anlama geliyorsa, siyasi ve hukuki zeminin oluşması da bu süreç için hayati önemdedir. Adımlar karşılıklı atılırsa toplum sürece güven duyar. Güven birlikte yaşamanın mayasıdır. Bu sürecin başarısı, Kürt-Türk ilişkilerinin yüz yıl sonra bu defa eşitlikçi ve demokratik temelde güncellenmesiyle olacaktır.    BARDAĞIN DOLU TARAFINA BAKIYORUZ   Biz süreçle ilgili ısrarla bardağın dolu tarafına bakıyoruz. İktidar ve devleti de bardağın boş tarafını doldurmaya davet ediyoruz. Barış bir yenme-yenilme değildir. Barış herkesin kazandığı en güzel bahardır. Newroz meydanındaki gibi, gelin bu baharın bir daha kışa dönmesine izin vermeyelim. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na 85 milyon olarak sahip çıkalım.   İKTİDAR TÜRBÜLANSA SÜRÜKLÜYOR    Değerli halkımız, Ortadoğu sert bir türbülansa girdi, fırtına herkesi etkiliyor. Bizim derdimiz, bu türbülanstan nasıl sağ salim çıkacağımızdır. Ama iktidar, hepimizin içinde olduğu uçağı kayyumlarla, baskılarla, muhalefeti susturarak, daha şiddetli türbülanslara sürüklüyor. 27 Şubat rotasından çıkaracak adımlar atılıyor. Bu yanlıştan iktidarı vazgeçmeye çağırıyoruz. Barış ve demokratik toplum halkları ayrıştırarak olmaz. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını gözaltına alarak, Kent Uzlaşısını kriminalize ederek, kayyım atayarak, Rojava’ya saldırarak barış ve demokratik toplumu oluşturamayız.   Değerli Türkiye halkları, Kürt sorununda inkar, tekçi ve anti-demokratik yaklaşım Türkiye’nin yüzyılına mal oldu. Türkiye halklarına yoksulluk ve açlık getirdi. Ama Asrın Çağrısıyla birlikte biz artık yüzümüzü geleceğe, saatlerimizi barışa kurmak istiyoruz. Barışın kapısını açacak kilit, artık Kürt sorununda çözümdür, demokratik bir Türkiye’dir. Kürt sorununda çözümün rotası da ruhu da 27 Şubat’taki Sayın Öcalan’ın yapmış olduğu Asrın Çağrısı’ndadır. Bu sorunun çözümü artık ertelenemez, kulak ardı edilemez, entübe olmasına izin verilemez.    YANLIŞ SİYASET DOĞRU YERE GÖTÜRMEZ   Çünkü bölgede bir kıyamet senaryosunun içerisindeyiz. Bu kıyametten kurtulmanın yolu tarihi Kürt-Türk ittifakını, demokratik ve eşitlikçi temelde kurmaktan geçer. Bundan ötürü altını çizerek ifade ediyoruz: Suyun akışına karşı yüzülmez, yanlış siyaset doğru yere götürmez.Bizim yolumuzun rotası demokratik cumhuriyete çıkar. Değerli arkadaşlar, yoldaşlar; bakın, nereye gideceğini bilene bütün yollar açıktır. Biz yolumuzu biliyoruz. Bizim yolumuzu değerlerimiz ve barış sevdamız belirledi. Bizim yolumuzun rotası Demokratik Cumhuriyete çıkar. Bizim yolumuzun özü de biçimi de 27 Şubat Çağrısıyla kendisini ifade etti. Biz siyasette ne onun ne bunun yanındayız. Demokrasi, adalet, eşitlik ve özgürlük değerlerinin yanındayız. Bizim yolumuz yanlış rotalara değil, demokratik, eşit, özgür bir yaşama çıkan 3. Yol’dur. 3. Yol’da yürümeye devam edeceğiz. Newrozun ruhuyla, Kawa’nın inancı, Mazlumun cesaretiyle yürüyeceğiz. Bu yolun sonu barıştır, bu yolun sonu demokrasi ve özgürlüktür. Yüzyıldır bu topraklar, barışa hasret kaldı. Şimdi, o barışın sesini duymanın, daha güçlü duyurmanın tam zamanıdır. Ufukta beliren barışı, bu topraklara indirme zamanıdır."