İZMİR - Yoksulluk ve “işçileştirme” politikalarının çocuklar üzerindeki etkilerine değinen psikolog Hatice Göz, "Güçlü bir çocuk hakları hareketi oluşturulabilir. Çocuklar yararına adımlar toplumsallaşabilirse çocuklar güçlenebilir" dedi.
Çocukların sınırlarının ihlali, psikolojik ve sosyal gelişimleri üzerinde derin etkiler bırakabiliyor. Psikolog Hatice Göz, bu etkilere dair konuştu.
Çocukların toplumda özel bir yaş grubunu oluşturduğunu belirten Hatice Göz, bu dönemin bilimsel olarak çocukların belirli ihtiyaçlarının karşılanması gerektiği bir dönem olduğuna dikkati çekti. Çocukların hem ihtiyaçlarının hem de haklarının olduğunu hatırlatan Hatice Göz, "Örneğin gelişim çağında oldukları için çocukluk döneminde mutlaka almaları gereken bazı besin değerleri var. Bunlar olmazsa olmaz; geriye dönük olarak telafi edilmesi zordur. Bu bağlamda bir çocuğun nitelikli, sağlıklı ve gelişimine uygun beslenme hakkının sağlanmaması sadece şuan için bir sorun değil, çocuğun yaşamının tamamını etkiler. Örneğin; beslenme eksikliği ya da yoksulluk çocuklarda bilişsel, gelişimsel, sosyal ve psikolojik etkiler bırakır. En net etkilerinden biri bodurluktur. Buraya öğrenme geriliği ya da zorluğu, eğitim kapasitesinin zayıflaması da eklenebilir. Yapılan araştırmalar ülkemizdeki eğitim seviyesinin giderek gerilediğini, okuduğunu anlamakta zorlanan çocukların arttığını, matematik gibi becerilerin zayıfladığını gösteriyor. Bunu şöyle okumak gerekir; okula aç gidip dönen, kirli bir ortamda eğitim görüp tuvalet musluğundan su içmek zorunda kalan, en küçük yaşlarda çalışmak zorunda kalan çocuklar nasıl bir eğitim başarısı sergileyebilirler. Dahası, eğitimden önce insanca yaşam hakkı bile yok” ifadelerini kullandı.
GELECEKSİZ GELECEK
Çocukların giderek daha fazla yoksulluk çektiğini vurgulayan Hatice Göz, bu durumun çocukların mutlu olma durumlarını da ciddi etkilediğini belirterek, ekledi: "Haklarını hayata geçirmek, geliştirmekle yükümlü devletlerin çocuk hakları noktasında bıraktıkları her boşluk çocuk üzerinde bir şiddette dönüşür. Yoksulluk çocuklarda geleceksizlik tahayyülünü oluşturuyor. Eğitimde tutunmaya çalışan çocukların etraflarında gördüğü şey üniversite mezunu işsizler ordusu. Ya da tersinden hiç okumadan zenginleşmiş kişiler. Buna eklenen çeteler, o yolla sunulan güç, itibar, para, zenginlik... Çocuklar bir yandan MESEM ve ÇEDES gibi projelerle boğulurken, diğer yandan var olan eğitim sistemi içinden de bir an önce atılmaya çalışılıyor. Bütün bunlar çocuklarda geleceğe dair kaygılar yaratıyor. Küçük yaşlarda çalışmaya başlamış bir çocuğun geleceği iyi ihtimalle 40 yıllık bir işçilik demek oluyor. Yoksul halkın çocuklarına sunulan gelecek biraz bu. Bu geleceğin adının ise geleceksizlik olması boşuna değil."
GÜÇLÜ BİR ÇOCUK HAREKETİ
Tüm bunlara karşı çözüme değinen Hatice Göz, "Faşist bir sermaye rejimi kurmaya çalışan iktidarın, çocuk politikası hamleleri de bu sistemle uyumlu işletiliyor. Sermayenin ucuz, güvencesiz işgücü ihtiyacını çocuklar karşılıyor, ara eleman taleplerini çocuklar gideriyor. Aynı şekilde niteliksiz, bilimsel düşünceden uzak bir nesil de bu bağlama yerleşiyor. Bunun karşısında nasıl ki faşizme karşı mücadele yürütülüyor, yürütülmeli ya da işçi sınıfı mücadelesi başta olmak üzere kadın hareketinden ekoloji mücadelesine kadar bir ağ var, buraya çocuk hakları hareketi de eklenmeli. Güçlü bir çocuk hakları hareketi oluşturulabilir. Çocuklar yararına adımlar toplumsallaşabilirse çocuklar güçlenebilir. Bu koşullarda her bir çocuk yaşasın, mutlu, güvenli ve eşit olabilsin diye mücadele etmek dışında bir seçeneğimiz yok” diye belirtti.
MA / Can Kırbaş

