Curado: Abdullah Öcalan özgür olmadan süreç yürütülemez

  • dünya
  • 09:12 14 Nisan 2025
  • |

HABER MERKEZİ - Kürt sorununun çözümüne dair süreci değerlendiren Katalonya Halk Birliği Adaylığı Partisi MYK Üyesi Blai Taberner Curado, "Başta Abdullah Öcalan olmak üzere Türkiye'deki yüzlerce siyasi mahkum serbest bırakılmadan sürecinin yürütülmesi mümkün değil" dedi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nın uluslararası yankıları sürüyor. Çağrıyı Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendiren Katalonya Halk Birliği Adaylığı Partisi /Candidatura d'Unitat Popular (CUP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Blai Taberner Curado, özgürlük mücadelesi yürüten halklarla dayanışma içinde olduklarını söyledi. Katalanlar olarak kendilerinin de Kürtler gibi özgürlük mücadelesi yürüttüklerini kaydeden Curado, uzun yıllardır Kürtler, Filistinler ve Basklılar gibi özgürlük mücadelesi yürüten halklarla dayanışma içerisinde olduklarını söyledi. Curado, Abdullah Öcalan'ın fikrinin feminizm, ekoloji ve dünya halkları için ilham verici olduğunu ifade etti. 
 
Partisinin sosyalizm, feminizm, ekolojik fikirler temelinde Katalanların bağımsızlığı için mücadele ettiğini belirten Curado, toplumsal bir devrimin İspanya devleti içerisinde gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını vurgulayarak, "İspanya emperyalist sistemin bir parçasıdır. İspanya, Avrupa Birliği'nde (AB) ve NATO’da güçlü bir devlet. Dolayısıyla bu emperyalist devleti kırmak, dünyanın diğer bölgelerindeki devrimlere de katkıda bulunabilir" dedi. 
 
'ÇAĞRI TARİHİ BİR FIRSAT'
 
Abdullah Öcalan'ın çağrısının sadece Kürtler ve Türkiye'ye değil, dünyaya yapılmış bir çağrı olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Curado, "Bu çağrı, onlarca yıl süren yüzlerce ölümün, hapse atılan binlerce insanın, gazetecinin, aktivistin, Türkiye'de ve Rojava'da, Kürdistan'ın diğer bölgelerinde Kürt halkına yönelik askeri saldırıların ardından geldi. Bu tarihi çağrı Türk devleti tarafından ele alınmalıdır. Kürt halkının barış içinde, tüm haklarına sahip olarak bölgedeki, dünyadaki diğer halklarla işbirliği içinde yaşama yönündeki meşru arzusunun ele alınması gerekiyor. Bu çağrıyı kesinlikle bir fırsat olarak görüyoruz. Buna katkıda bulunmamız, hiç kimsenin bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. 
 
NEWROZ'DAKİ SAHİPLENME 
 
Türkiye'nin başta Kürtler olmak üzere halklara baskı sisteminin ele alınması gereken bir konu olduğunu dile getiren Curado, "Başta Abdullah Öcalan olmak üzere Türkiye'deki yüzlerce siyasi mahkûm serbest bırakılmadan bu sürecin yürütülmesi mümkün değil" dedi. 
 
Bu yıl katıldığı Amed Newrozu'nda, Kürtlerin çağrıyı desteklediğine tanıklık ettiğini, bu durumun etkileyici olduğunu ifade eden Curado, "Bu kadar güçlü, mücadeleye derinden bağlı ama aynı zamanda umutlu insanları görmek gerçekten etkileyiciydi. Abdullah Öcalan'ın barış sürecini başlatmak için yaptığı bu çağrının Kürdistan'ın ve aynı zamanda bölgenin dört bir yanındaki binlerce insana umut vermek için bir fırsat olduğunu vurgulamak isterim. Newroz kutlamasına katılan farklı liderlerin, Amed'den belediye başkanlarının, DEM Parti liderlerinin ve kadın hareketi gibi diğer hareketlerin liderlerinin gücü beni gerçekten etkiledi. Onları dinlemek ve bu özel günü onlarla paylaşmak çok ilham verici bir deneyimdi" diye konuştu. 
 
'ÖZGÜRLÜKLERİ GARANTİ ALTINA ALMAK GEREKİR'
 
Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının barış sürecinin geleceği açısından çok önemli bir durum olduğunu söyleyen Curado, "Sayın Abdullah Öcalan'ın ve siyasi tutsakların serbest bırakılması ve özgürlüğü hakkında net bir şekilde konuşmaya başlamamız gerekiyor. Böylesine hukuksuz bir durumda, barış sürecini hayal etmenin çok zor olduğunu düşünüyorum. Sürecin taraflarından biri diğerinin elindeyken bir barış süreci yürütmek mümkün değildir. Süreçte yer alacak insanların özgür bir şekilde yer almalarını, fikirlerini özgürce ifade edebilmelerini garanti altına almak gerekiyor" diye ifade etti. 
 
'MESELENİN TÜRKİYE'NİN MESELESİ OLDUĞU ANLAŞILMALI'
 
Ateşkes kararına karşın Türkiye'nin PKK'ye yönelik saldırılarının endişe verici olduğunu, bu saldırıların Kürtlerin süreci durdurmasına neden olmaması gerektiğini söyleyen Curado, uzun zamandır Türkiye'de otoriterliğin arttığını gözlemlediklerini belirtti. Bu durumu, yüzlerce Kürt belediye başkanı, aktivist, gazeteci, siyasetçinin gözaltına alınmasıyla görüldüğünü ifade eden Curado, "Çağrının ardından sadece Kürdistan'da değil, Türkiye'nin diğer bölgelerinde de, İstanbul Belediye Başkanına yapılanlar aynı zamanda Türk halkı için de çok kötü bir mesaj. İnsanlar, Kürt meselesinin Türkiye'nin meselesi olduğunu ve Türkiye'nin demokratikleşmesi gerektiğini anlamalı. Dolayısıyla Kürt meselesini ele almak elbette Türkiye'nin ve bölgenin demokratikleşme ihtiyacını da ele almak demektir" diye belirtti. 
 
Suriye'de rejim sonrası yaşanan gelişmeler, Filistin meselesinin emperyalist ülkelerin yeni bir aşamaya geçtiğini gösterdiğini bu durumun endişe verici olduğunu vurgulayan Curado, bölgedeki bir barışın bu süreci etkileyeceğini kaydetti. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni tanıyan ilk parlamentonun Katalan Parlamentosu olduğunu hatırlatan Curado, partisinin izlediği barışçıl dünya hedeflerinden biri olduğunu söyledi. Kürtlerin mücadelesini hakkında konuşmaktan vazgeçilmemesini isteyen Curado, Kürtlerle dayanışmayı her zamankinden daha fazla güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. 
 
MA / Hîvda Çelebi