İzmir'de Dünya Su Günü’ne ilişkin ortak açıklama

img

İZMİR - İzmir'de Dünya Su Günü’ne ilişkin yapılan açıklamada, rant için su kaynaklarının yok edildiğine dikkat çekilerek, ticarileşmesine karşı mücadele çağrısı yapıldı.

Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) İzmir Yaşam Alanları, Ege ve İzmir Kent Konseyleri Birliği, Konak Kent Konseyi, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, TMMOB İzmir İl Koordinasyonu, KESK, DİSK, 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamada, “Su yaşam hakkıdır hakkımıza sahip çıkıyoruz” pankartı açılırken, “İklim Krizi her yerde su krizi kapıda”, “Su bedelsiz olmalı” dövizleri taşındı.

RANT İÇİN DOĞAL VARLIKLAR YOK EDİLDİ

Platform adına açıklama yapan Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, yaşam kaynağı olan suyun önemine dikkat çekti. Mevzuat değişiklikleriyle yüzey ve yeraltı suları, denizler, kıyı alanları ve doğal varlıkların rant uğruna yok edildiğine dikkat çeken Mumcu, 6 Şubat’ta yaşanan deprem sonrası temiz içme ve kullanma suyuna erişimin sağlanmamasıyla oluşan çevre ve sağlık risklerinin suyun yaşamsal önemini bir kez daha hatırlattığını aktardı.

KENT VE DOĞA UYUMU

Mumcu, benzer felaketlerin bir daha yaşanmaması için kente ilişkin politikaların bilim temelli, doğa çevre ve yaşam haklarının gözetilerek yapılmasını isteyerek, "Kentlerin doğa ile uyumlu ve dirençli hale getirilmesi gerekiyor. Bölgemizde de durum ülke genelinden farklı değil. Bugün bölgemizin en önemli su havzaları olan Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Kuzey Ege Havzalarında su kalitesi değerleri 4. Kalite olarak tanımlanan en kötü durumda" diye belirtti.

KİRLİLİK SUYU YOK EDİYOR

Havzalarda yüzey ve yer altı sularına yönelik kirlilik baskısının artarak devam ettiğini aktaran Mumcu, "Kontrolsüz yeraltı suyu çekimleri ile su varlıklarımız yok oluyor. İzmir’in içme suyunun yüzde 40’ını sağlayan Tahtalı ile Gördes su havzalarındaki kirlenme baskısının artması, kirlilik seviyesi zaten yüksek olan havzaları daha da korumasız hale getirilip, yaşamsal riskler oluşturuyor" dedi.

‘İZMİR MADENE KURBAN EDİLDİ’

İzmir’in gelecekteki su ihtiyacını karşılamak üzere planlanan 250-300 bin kişiye temiz su sağlayabilecek kapasitede ve kent merkezine 25 km mesafesindeki Çamlı Baraj Havzası Efemçukuru Altın madenine kurban edildiğine dikkati çeken Mumcu, madenin yarattığı ve yaratacağı çevresel risklere karşı kent halkı savunmasız bırakıldığını kaydetti.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE DEĞİŞİM

İklim değişikliğininde susuzluk, çölleşme, afet ve felaketleri beraberinde getirdiğini söyleyen Mumcu, "Son 50 yıla baktığımızda; Su varlıklarımız, hem miktar hem de nitelik olarak azalıyor, sulak alanlarımız kuruyor yağmalanıyor, yok oluyor. Bu da değişimin gerekliliğini zorunlu kılıyor" şeklinde konuştu. 

TALEPLER

Mumcu, suyun ticarileşmesi ve metalaşmasına karşı herkesi mücadele etmeye çağırdı. Suyun tüm canlılar için vazgeçilmez doğal bir hak olduğunu sözlerine ekleyen Mumcu, taleplerini şu başlıklar altında sıraladı:

“* Suya erişimdeki eşitsizlikleri bertaraf edecek, her canlı için sağlıklı suya erişim hakkının korunarak yönetilmesi,

* Yaşam için zorunlu olan suyun korunması ve doğru kullanılmasının planlanması,

* Havzalardaki kirlilik risklerinin engellenmesi, su kalitesinin iyileştirilmesi, kirlilik riski taşıyan konut, sanayi, enerji, madencilik sektörlerine karşı mücadelenin büyütülmesi

* Tarımsal su kullanımının doğru yönetilmesi ve tarım kaynaklı kirlilik risklerinin önlenmesi,

* Yer altı sularımızın kontrolsüz çekimi ve kirlenmesine karşı gerekli denetim ve izleme çalışmalarının yürütülmesi. Bunun için;  Yerel Yönetimler başta olmak üzere herkesi ortak hareket etmeye çağırıyoruz.”