Emek Demokrasi Güçleri’nden Çiğli işçilerine dayanışma ziyareti

ANKARA - Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri ile Gençlik Örgütleri, CHP Genel Merkezi önünde eylemlerini sürdüren Çiğli Belediyesi işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu.

İzmir'in Çiğli ilçesinde 2024 yılında farklı tarihlerde CHP'li belediye tarafından işten çıkarılan 147 işçiden 16 kadın, yaşadıkları haksızlıklara dikkat çekmek ve seslerini duyurmak için mücadelelerini sürdürüyor. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda İzmir’den Ankara’ya yürüyüş başlatan işçiler, 10 Mayıs günü CHP Genel Merkezi önüne gelerek eylem başlattı. Eylemleri kapsamında bir kez daha CHP Genel Merkezi önüne gelen kadınlara, Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri ve Gençlik Örgütleri dayanışma ziyaretinde bulundu.

MTA Metro önünde başlayan yürüyüş CHP Genel Merkezi’nde işçilerle buluşarak son buldu. Yürüyüşte “Çiğli işçisi yalnız değildir” ve “Gençlik direnen Çiğli Belediyesi işçilerinin yanında” pankartları açılırken, “İşçi gençlik el ele mücadeleye”, “Zafer direnen emekçinin olacak” ve “Çiğli işçisi yalnız değildir” sloganları atıldı.

Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri adına konuşan Birleşik Devrimci Parti üyesi Mustafa Uğur Akkaya, direnen tüm işçilerin yanında olacaklarını ve Çiğli Belediyesi işçilerinin mücadelesini sahiplendiklerini belirtti. Gençlik Örgütleri adına konuşan Devrimci Gençlik Birliği (DGB) üyesi Ceyda Elif Mutlu ise “Yolumuz işçi sınıfının yoludur” dedi.

‘HİÇBİR ÇOCUK BU SİSTEMİN MAĞDURU OLMAMALI’

Çiğli Belediyesi işçileri adına Hale Eren Özdinçer ise şunları söyledi: “Belediye şirketleri gibi ucube bir sistem sürdürülebilir değildir. Kamuda işçilik artık ya taşeronun ya da belediye şirketlerinin insafına terk edilmiş durumda. Ne iş güvencesi, ne adalet, ne de emeğin değeri var bu düzende. Ve bu düzenin kaybedeni her zaman işçiler, kadınlar ve çocuklarımız oluyor. 11 aydır yaşadıklarımızı en iyi biz biliyoruz. En iyi, omuz omuza direndiğimiz ailelerimiz biliyor. Evine ekmek götürememenin, çocuğunun yüzüne bakamamanın, her sabah umutla ama gözyaşıyla uyanmanın ne demek olduğunu biz yaşadık, biz yaşıyoruz. Ama biz yalnızca kendi adımıza konuşmuyoruz. Bugün burada, Türkiye’nin dört bir yanındaki 700 bin belediye şirket işçisi adına konuşuyoruz. Hiçbir işçi, bir aksam telefonuna gelen bir mesajla kapı önüne konulmamalı. Hiçbir çocuk, annesinin ya da babasının işten atıldığı bir sistemin mağduru olmamalı. Belediyelerde çalışan hiçbir işçi, güvencesizliğe, ayrımcılığa ve keyfiliğe mahkum edilmemeli.”