İSTANBUL - Asgari ücrete ara zam yapılması gerektiğini vurgulayan Gıda-İş Sendikası Başkanı Olcay Ozak, "Bizi daha da yoksullaştıran bir iktidarı birleşik mücadeleyle bertaraf edebiliriz" dedi.
Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılması kamuoyunun gündeminde tartışılmaya devam ediliyor. Temmuz ayında Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ile Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) emeklilerine yüzde 16, memur ve memur emeklilerine ise yüzde 15 oranında zam yapılmasının ardından gözler asgari ücret ara zammına çevrildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Asgari ücrete ara zam yapılacak mı?” sorusuna, "Asgari ücretle ilgili bir ara zammı konuşmak için çok erken. Zamanı geldiğinde gerekli değerlendirmeyi yaparız. Şu an için çok erken" yanıtı verdi. 2025 Ocak ayında yüzde 30’luk artışla 22 bin 104 liraya çıkarılan asgari ücretin tekrar yükseltilmesi birçok sendika ve siyasi parti tarafından talep ediliyor.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Gıda Sanayii İşçileri Sendikası (Gıda-İş) Başkanı Olcay Ozak, ara zam tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Mevcut asgari ücretin bekar bir işçinin geçinmesine bile yetmediğini söyleyen Olcay Ozak, yılbaşında yapılan zamdan beri enflasyonun arttığını belirtti. Yükselen fiyatlarla 2025 yılının sonunun getirilemeyeceğinin altını çizen Olcay Ozak, “Ocak ayından bu yana her şeye yüzde 60, 70 oranında zam gelmiş. TÜİK verileri üzerinden zam belirliyorlar. Enflasyonu düşük göstermek için TÜİK baskılanmış ve yönlendirilmiş bir biçimde. Kurdukları düzen yoksuldan, işçiden, emekçiden, halktan alıp sermayeye para aktarma düzenidir. Gözleri işçi ve emekçi halkı görmüyor. İşçiler artık bunu kabul etmiyor. AKP iktidarı döneminden beri sendikal örgütlenme vahim bir boyutta. Türkiye’de toplam çalışanlar içerisinde yaklaşık yüzde 14 kadarı sendikalıdır” dedi.
ARA ZAM
Türkiye'deki büyük ve orta ölçekli kuruluşların kar paylarını her geçen yıl daha da arttırdığına dikkat çeken Olcay Ozak, “Çünkü işçilik ucuz. Sendikalaşma, örgütlenme ve ücret pazarlığı yok. Büyük çoğunluğu asgari ücretle çalışıyor ve devlet dahil Türkiye'nin en köklü firmalarında taşeron çalışma yaygınlaşmış durumda. Taşeron çalışma demek örgütsüz, güvencesiz ve asgari ücrete veya onun daha altında ücretlerle çalışmak demektir. Bu koşullarda sermaye grupları muazzam bir kar elde ediyorlar. Bu kârı paylaşmak istemiyorlar. Devlet neden asgari ücret vermiyor? Çünkü devletin kasasından para çıkmayacak. Asgari ücret yükselirse bu patronların kasasından çıkacak. Ara zam yapılmaması da patronların devlete ne kadar hâkim olduğunu gösteriyor. Oradan da ara zam yapılmasını engelliyorlar” diye belirtti.
MÜCADELE VURGUSU
Olcay Ozak, hem emekli ücreti hem de asgari ücrete ara zam yapılması gerektiğini belirterek, “Ücretlerde asgari ücret en düşüğü ama emeklilerin ücreti asgari ücretten de düşük. Türkiye'de milyonlarca insan açlık sınırının altında bir ücretle yaşamak zorunda. Açlık 30 bin, yoksulluk sınırı ise 82 bin liranın üstünde. Bunlar fiyat endeksiyle yapılıyor. Şimdi insanların büyük çoğunluğu açlık sınırının altında bir ücretle yaşamaya mahkûm edilmiş. İnsanları yoksullukta eşitliyorlar ve buna ikna olmasını istiyorlar” diye konuştu
Olcay Ozak, mücadele vurgusunda bulunarak, şunları söyledi: "Kamu çalışanlarının görüşmeleri Ağustos'ta başlayıp Eylül ayında sözleşmeleri olacak. Buradaki süreç her yere sirayet edecek. O açıdan birleşik mücadeleyi hedeflediğimizde yol almamız çok mümkün. Ücretlere zam, genel grev ve genel direniş meselesini de hem iş kolumuzdaki işçilerle hem de konfederasyonumuzla tartışıyoruz. Bizi daha da yoksullaştıran, hak ve özgürlüklerimizi kısıtlayan bir iktidara karşı birleşik bir mücadele ile bertaraf edebiliriz. Bu şekilde insanca yaşayacağımız bir ülkeyi böyle inşa edebiliriz. Kendi haklarımızı da öyle kazanabiliriz.”
MA / Melik Çelik