Eylemdeki tutsak: Dünyaya yayılmış bir direnişin halkasıyız

img
ANKARA - “Kendimizi dünyaya yayılmış bir direniş halkasının içinde görüyoruz” diyen tutsak Selver İspir, Abdullah Öcalan’la doğum yaşayan halk gerçekliği olduğunu ve bu nedenle Kürt sorununun çözümünün Öcalan’ın özgürlüğünden ayrı düşünülmediğini ifade etti. 
 
“Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kürt Sorununda Demokratik Çözüm” şiarıyla 74 ülkeden aydın, yazar, akademisyenin çağrısıyla başlatılan kampanya devam ediyor. Kampanya kapsamında birçok ülkede eylem, etkinlikler düzenlenirken cezaevlerindeki tutsaklar da 27 Kasım 2023 tarihinden bu yana eylemde. Kampanyanın talepleri karşılanıncaya kadar eylemde olacaklarını belirten tutsaklar 4 Nisan tarihine kadar dönüşümlü açlık grevi gerçekleştirdi. Bu tarih itibariyle de tutsaklar, mahkemeleri boykot edip aile ve telefon görüşmelerine çıkmama kararı aldı. 
 
‘ÖCALAN’I OKUYAN HERKESTE MÜCADELE İSTEMİ DOĞUYOR’
 
Eyleme ilişkin avukatı aracılığıyla sorularımızı yanıtlayan Sincan Kadın Cezaevi’nde tutulan Selver İspir, eylemin anlam ve önemini anlattı. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın ideoloji ve felsefesiyle siyasal, toplumsal, ekonomik, psikolojik tüm sorunları tespit ederek somut öneriler sunduğunu belirten İspir, “Bu öneriler, yalnızca Kürt halkına yönelik ya da bu coğrafyaya yönelik değil. Bütünlüklü bir dünya sistemleri tahlili ve krize alternatif-çözüm olabilecek bir sistem ortaya koymuştur.  Demokratik Modernite çözümü Kürt halkının kimlik, varlık sorununa çözüm olurken aynı zamanda Avrupa’daki birinin kişilik, anlam arayışına da çözüm olabilecek; Afrika’da yoksulluğa mahkum edilmiş bir topluluğu içine sokulduğu yokluk girdabından kurtarabilecek somut sistem önerisidir de.  Kapitalist Modernite her coğrafyaya farklı bir şekilde yönelimde bulunmuş, yozlaştırmış, anlam, yaşam yoksunu kılmıştır. Elbette buradan çıkışta uygulanacak yöntemler değişecektir ama temelde modernitenin yarattığı sorun aynıdır. Toplum olmaktan ve öz değerlerinden uzaklaştırılmış insan yığınları yaratmak. Önderlik (Abdullah Öcalan) buna karşı, önce felsefesiyle uyanışı yaratıyor, oluşturduğu alternatif sistemle çözüm yollarını ve kurtuluşun nasıl olacağını anlatıyor. Bunu, olabilecek en yalın dil, anlatım ve kapsayıcılıkta ortaya koyuyor. Bu nedenle Önderliği okuyan herkeste umut ve mücadele istemi doğuyor. Birbirinden çok uzak coğrafyalarda ve farklı kültürel gerçekliklerde bu nedenle ilgi görüyor, benimseniyor” dedi.  
 
O’NUNLA DOĞAN HALK GERÇEKLİĞİ
 
Abdullah Öcalan’ın her fikrinin tüm insanlara hitap ettiğini ve tanımladığını vurgulayan İspir, o fikir deryasında her insanın mutlaka kendini bulacağını belirterek, “Ama bizim gerçekliğimize (Kürt Halk gerçekliğine)  yönelik daha derin bir bağ vardır. Önderlik her fikrini önce kendi halkının gerçekliği üzerinden üretmiştir, tabi her savunmasında, çözümlemesinde Kürt halkının kimlik-kişilik sorununu öncelikli ele almıştır, mücadeleyi bu temel üzerine kurmuştur, Kürdistan’ın sömürge olduğu gerçeği üzerine. Zamanla bu kapsam genişlemiştir tabi. Ama Kürtlerde yarattığı bilinç ve oluşturduğu mücadele gerçekliği ile aslında bizlerin doğumunu-Kürt halkının doğuşunu- sağlamıştır. Ve onur, bilinç, anlamla yetiştirmiştir. Önderlik bu esnada kendini de oluşturduğundan bahseder. Onunla doğup onunla yetişen bir halk gerçekliği çıkar ortaya. Bu nedenle Kürt sorununun çözümü Önderliğin özgürlüğüyle bir oluyor” diye ifade etti. 
 
Abdullah Öcalan’ın şahsında benzerine az rastlanır bir direniş ve fedakarlık örneği olduğunu dile getiren İspir,  tam da bu nedenle fikir ve pratiğin bu düzeyde bir aradalığının dünyada bir sempati ve ilgi uyandırdığını söyledi. 
 
Kampanyanın dünya çapında bu kadar geniş kapsamlı olmasının Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigma ve pratikten bağımsız olmadığını ifade eden İspir, “Ayrıca aralıksız ve tereddütsüz Sayın Abdullah Öcalan’ın ve iradesi olduğunu söyleyen, önderliğini sahiplenen, hiçbir koşulda geri adım atmayan bir halk var. Bu da ilgi, merak uyandırıyor. Yine Rojava’da yaşam bulan sistemi de görüyor dünya. Bu nedenle Önderlikle-Kürt halkıyla ilgili kampanya geniş katılım yaratıyor” dedi.  
 
KADINLAR İÇİN DOĞUŞ 
 
Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu Kadın Kurtuluş İdeolojisi’nin önemine de değinen İspir şöyle devam etti: “Kadınlar olarak en çok bizim Önderliğe ‘varlık’ borcumuz var sanırım. Kadınlar olarak bizlerin çoklu-çok yönlü sorunlara çözüm yolları yarattığından bizim açımızdan çoklu bir doğuş söz konusu. Bu nedenle heyecanımız, bağlılığımız ve bunların gerekçeleri güçlü, haliyle kadınlar önde olmayı bırakmıyor. Önderliğimiz, bilinç ve ifadeye kavuşturabilip geliştirdiğimiz birçok konu var. Önderliğin özgürlüğü bunun yeni bir aşamaya kavuşması, bir anlamda geliştirmenin en somut hali demek.” 
 
DİRENİŞİ BÜYÜTME ARAYIŞI
 
Kampanyaya cezaevlerinden katılıma işaret eden İspir, “Zindanlar Önderlik alanıdır aynı zamanda. Bu nedenle bu mekanlardan geliştirilecek eylemlerin anlam ve etkileme düzeyi de daha farklı oluyor. Tabi zindanlarda da direnişe dahil olmanın coşkusu ve morali oldukça yüksek. Kendimizi dünyaya yayılmış bir direniş halkasının içinde görüyoruz. Bu Önderlik etkisi gururlandırıyor da. Diğer yandan bu direnişi daha da büyütme, daha sonuç alıcı hale getirme arayışı da oluyor.  Daha fazla kişide duyarlılık oluşturmak, daha fazla kişiyi harekete geçirmek için koşullar elverdiğince, çabalarımız var. Maalesef dünyanın değerini anlayıp da bu coğrafyada yaşayanların nasıl bir değere-hazineye sahip olduklarını kavrayamama sorunun var. Bu anlamda da çabalarımız var, dahiliyetimiz oluyor” diye belirtti.  
 
SORUMLULUĞA DAVET 
 
İçeriden dışarıya öneriler yapmanın yerinde olmayacağını ancak kitlesel eylemlerin sonuç alıcı olacağı gerçekliğine işaret eden İspir sözlerini şu çağrıyla tamamladı:  yerinde olmaz tabi ancak bir realite olarak daha kitlesel eylemlerin sonuç alıcı olduğunu belirtebiliyorum. Zindanlar, anneler, siyasetçiler… dahil oluyor tabi, fakat katılımlar sınırlı olunca sonuç alma da gecikiyor. Bu nedenle katılımları yükseltmek öncelikli adım olmalı. Bu vesileyle çağrımızı da yapmış olalım, herkesi bu tarihi direnişe dahil olmaya, Önderliğe, Halka karşı sorumluluğunu yerine getirmeye çağırıyoruz.” 
 
MA / Dicle Müftüoğlu