Soma Davası'nda ailelerin katılım talebi kabul edildi

img

MANİSA - Soma Katliamına ilişkin 28 kamu görevlisinin yargılandığı davanın ikinci duruşmasında, ailelerin davaya katılım talebi kabul edildi. 

Manisa Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te 301 işçinin yaşamını yitirdiği, maden faciasıyla ilgili 28 kamu görevlisinin yargılandığı davanın ikinci duruşması Soma 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada, "Görevi kötüye kullanma" suçlamasıyla yargılanan sanıkların avukatları, madende hayatını kaybeden madencilerin aileleri ve avukatları hazır bulundu. 
 
Madencilerin aileleri adına avukatları davaya katılım talebinde bulundu. 
 
Aile avukatları yine kamu görevlilerinin "Görevi kötüye kullanma" suçlamasının sonucu olarak "Olası kasıtla öldürme" suçundan yargılanması gerektiğini söyleyerek, mahkemenin "görevsizlik" kararı vermesi gerektiğini ve dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini söyledi. 
 
GÖREVSİZLİK TALEBİNE RET
 
Ardından mahkeme hakimi ailelerin davaya katılım talebini kabul ederken, avukatların "görevsizlik" talebini reddetti. Hakim, sanıkların tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine karar vererek, sonraki duruşmayı 25 Aralık'a erteledi.
 
ADLİYE ÖNÜNDE AÇIKLAMA 
 
Duruşma sonrasında adliye önünde yapılan açıklamada katliamda oğlu Uğur Çolak'ı kaydeden Gülsüm Çolak "Bugün yine adaletin yerler altında olduğunu gördüm. Adalet parasına göre mi işliyor? Adalet ne zaman işçiden yana işleyecek" diye tepki gösterdi. 
 
Katliamda eşi Mustafa Kaya'yı kaybeden Naciye Kaya da 10 yıldır adalet aradıklarını söyledi. Adaletin paraya göre işlediğini belirten Kaya, "Parası olmayan yerin altında ölüp gidiyor. Biz de onlarla birlikte ölüyoruz. Adalet yerin dibine batsın. Umudum tamamen bitti. Kendi adaletimizi kendimiz sağlayalım" ifadelerini kullandı. 
 
Katliamda eşi Erdoğan Köse'yi kaybeden Gülfidan Köse de katillerin elini kolunu sallayarak gezdiğini vurguladı. 10 yıldır pes etmeden hukuk mücadelesi verdiklerini anımsatan Köse, "10 yıldır aradığımız adaleti bulamadık. Hukuk süreci vicdanlı, adaletli olsaydı biz burada olmazdık. 10 yıldır tekrar tekrar biz aynı acıyı yaşıyoruz. Maden adalet, hukuk yoksa bu mahkemelerde olmasın. Bizim neden tekrar tekrar canımızı yakıyorlar? Eşim rahat uyusun diye yine de mücadeleyi bırakmıyorum. Bir gün acaba adaleti bulur muyuz? İnşallah bir gün eşimin mezarına gidip, 'Katillerini içeri koydum' diyebilirim. İçimi çok acıtıyor. Soma'da patron madeni çalıştırıyor, kamu görevlileri çalışıyor. Bizi savunan avukatlar da cezaevinde yatıyorlar. Bu ülkede adalet yok" diye konuştu. 
 
'YARGI SERMAYENİN APARATINA DÖNÜŞTÜ'
 
Ailelerin avukatlarından Mürsel Ünder ise Soma davasının yargının, devletin işçiye nasıl baktığının çarpıcı bir örneği olduğunu vurguladı. Soma davasının yargı pratiğinde yargının altığı tutumun işçiye karşı alınan tutumun göstergesi olduğunu söyleyen Ünder, "Yargı her zaman için sermayenin hizmetindeyken Soma davasında sermayenin aparatı haline dönüşmüştür. Patronların ve onlara hizmet eden kişilerin cezalandırılmaması için gereken tüm çaba çok çarpıcı bir şekilde gösterildi. 10 yıldır süren davada bugün mahkemenin iddianameyi oluşturduğu suç maddesi gerekse şu ana kadar edindiği tutumların tamamı aynı şekilde sermayeyi koruma politikasının parçasıdır. İş cinayetlerinin politik olduğunu söylüyoruz. İnsanlar, ailelerimiz kendilerini için kötü bir sonuç olduğunu biliyor. Dolayısıyla bugün 'görevi kötüye kullanma' suçlaması insan öldürme suçlamasından hangisi olması gerektiği noktasında sermayenin işine hangisi geliyorsa o uygulanacağından emin olacaksınız" ifadelerini kullandı. 
 
Dosyada 8 ay boyunca kalem oynatılmadığını aktaran Ünder, "Anayasa Mahkemesi usul boyutuyla yaşam hakkının ihlal edildiğini belirtmesine rağmen hiçbir şey yapılmamış. Bugün de kaygılarımız çok yüksek düzeyde. Bu dosyanın akamete uğratılmak istendiğine dair çok güçlü kaygılarımız var. Bu kaygıların ortadan kaldırılması için elimizden gelen çabayı harcamaya devam edeceğiz" diye konuştu