Son yıllarda Türkiye ve Kürdistan’da uyuşturucu kullanımı oldukça yaygınlaştı. Uyuşturucu madde kullanımının arttığı kentlerden biri olan Mersin’de okul çağındaki çocuklar da tehdit altında. Yapılan araştırmalara göre, Mersin’de uyuşturucu madde kullanımı 10 yaşa kadar indi. 2018’de yapılan bir araştırmaya göre, okul çevresinde uyuşturucu satışı yapan kişilere rastladıklarını belirten öğrencilerin oranı yüzde 14 iken, 2024’de bu oran yüzde 29’a ulaştı. 

 

 

Toplumcu Psikolog Mesut Aslan, çocuklar ve gençler arasında yaygınlaşan uyuşturucu madde kullanımının sebeplerine ve çözüm yollarına konuştu. 

 

ÇOCUKLARDA UYUŞTURUCU KULLANIMININ NEDENLERİ

 

Uyuşturucu kullanımının toplum ve insanlar arasındaki eksik ilişkilerden beslendiğine dikkat çeken Aslan, kendini ifade etme kaygısı bulunan insanların, özne olarak kabul edilmediği durumlarda kendini ifade edecek başka alanlar aradığını söyledi. Aslan, “Uyuşturucu meselesini bu bağlamda ele almak doğru olacaktır. Yetişkinler için bu süreç böyle işlerken, çocuklar için de benzer bir süreç söz konusudur. Çünkü çocuklar, yetişkinlere kıyasla toplumda en az görülen ve en az özne olarak kabul edilen kimliklerdir. Aile içerisinde herhangi bir karar aşamasına dahil edilmedikleri gibi, toplumsal karar alma mekanizmalarında da söz hakları son derece sınırlıdır. Bu da onları kimlik arayışına yönlendirebilir. Çocuklar, kendilerini ifade etme ve bir yere ait olma noktasında uyuşturucuya yönelebilirler. Sosyal adalet kavramının zayıflaması, ekonomik kriz ve şiddet mekanizmalarının güçlenmesi, yetişkinler kadar çocuklarda da uyuşturucuya yönelimi hızlandırabilir. Çocuklar uyuşturucuya nasıl ulaşabiliyor ve neden bu kadar yaygınlaştı? Ekonomik krizden çıkış yöntemi olarak insanlar uyuşturucu satışına ve en kolay ulaşabildikleri hedef grup olarak okullara yöneldiler. Güçlü bir denetim mekanizması işlemediği için uyuşturucuya ulaşmak daha kolay hale gelmiştir” dedi. 

 

UYUŞTURUCU KULLANIMINDA DEVLET ETKİSİ

 

Uyuşturucu kullanımında resmi kurumların etkisine işaret eden Aslan, “Toplumda güvenliği sağlamakla yükümlü olan kamu çalışanlarının uyuşturucu ticaretine karıştığı bir ortamda, çocukların uyuşturucuya bu kadar kolay ulaşması oldukça anlaşılır bir durumdur. Bu durum bir devlet politikası da olabilir. Devlet neden böyle bir politika izler? Çünkü iktidarlar sorgulanmak istenmez. Ekonomik krizin ya da kötü yönetimin toplum içerisinde tartışılmasını ve bu anlamda politik bir itiraz gelişmesini istemezler. Devlet, toplumun dikkatini başka yöne çekmek için uyuşturucu, fuhuş, çeteleşme faaliyetlerini kullanabilir. Medya üzerinden bu olguları teşvik etmek, gençlerin ilgisini bu alana çekmek, iktidarın işine gelir. Düşünen, politize olmuş bir toplum ise hiçbir iktidarın işine gelmez. İktidarlar, uyuşan bir toplum ve uyuşmuş bir gençlik ister” diye belirtti. 

 

‘EN ETKİLİ CEVAP ÖRGÜTLENMEKTİR’

 

Uyuşturucu ile mücadele konusunda toplumsal bir çaba gösterilmesi gerektiğini kaydeden Aslan, “Yaşadığımız sorun toplumsaldır. Bu sorunun köklü çözümü de toplumsal olmalıdır. Aileler bu konuda bilgilendirilmeli ve yerel yönetimlerin bu konuda politikalar üretmesi sağlanmalıdır. Gençlerin kendilerini ifade edebileceği alanlar yaratılmalıdır. Toplum, gençlerin ilgisini bu alanlara yönlendirmeli, onlara imkan tanımalı ve kimliklerini kabul etmelidir. ‘Sizi biliyoruz, tanıyoruz, varsınız, düşünceleriniz var, gelin bunları burada ifade edin’ demek gerekir. Bu noktada sivil toplum örgütlerinin de büyük bir rolü vardır. Toplumun en büyük sorunlarından birine kulak vererek, bilimsel araştırmalar yaparak çözüm yollarını tartışan çalışmalar yürütmelidirler. Gençler de bu noktada örgütlenmelidir. Uyuşturucuya karşı en etkili cevap, örgütlenmekle verilebilir. Gençler siyasette, edebiyat ve sanatta örgütlenebilirler. Kendilerini ifade etmek istedikleri her alanda örgütlenme fırsatı aramalıdırlar. Bunu zorlamalı, yerel yönetimleri ve siyasi partileri bu konuda harekete geçirmelidirler” diye konuştu.