İHD ve THİV’den kayyım ve GGM’ler paneli

img
HABER MERKEZİ - İHD ve TİHV, insan hakları haftası kapsamında kayyım ve GGM'lerde yaşanan hak ihlalerine ilişkin düzenlediği panellerde büyük hukuksuzlukların yaşandığına dikkat çekti.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında “Mültecilerin Kapatılma Mekanları: Geri Gönderme Merkezleri” başlıklı paneli İHD derneğinde yapıldı. Çok sayıda kişinin dinleyici olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri yaparken, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Avukat Duygu İnegölü ve TİHV Sosyal Hizmet Uzmanı Bilal Yıldız konuşmacı olarak yer aldı. 
 
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, mültecilerin Türkiye’de korunmasız kaldığını ve yaşamlarının bir “işkenceye” dönüştüğünü söyledi. Gülseren Yoleri, “Geri gönderme yasağının ön ihlalidir. Çünkü GGM’lerden sonra çoğu kişi ülkelerine geri gönderiliyor. Cenevre sözleşmelerinde bu konuya dair açık düzenlemeler var. Ancak GGM’lerde bu süreç işletilmiyor. Göçmenler GGM’lerde çok sayıda işkenceye maruz kalıyor" dedi.
 
KADIN VE ÇOCUK GÖÇMENLERİN YÜZDE 100’Ü GÜVENSİZ!
 
ÇHD üyesi Avukat Duygu İnegölü ise mültecilerin göç yollarında yaşadıkları sorunlara değinerek, "Wan sınırı hendekler ve uzun duvarlarla örülü. Suriye sınırı ise zaten bir savaş alanı. Yani göç yolları çok tehlikeli. Buraya gelenler büyük coğrafi yollardan geçiyorlar. Yolda donma vakaları ve benzeri olduğu için çok birçoğu ölüyor. Van en çok kimsesiz mezarlığına sahip oldu. Uluslararası Af Örgütü, kadın ve çocuklarının yüzde 100 güvensiz olduklarını açıklamış. Göçmen kadın ve çocukların çoğu cinsel ilişkiye zorlanmışlar. Ve bu grubun yüzde 75’i cinsel istismara maruz kaldığını ifade etmiş” diye belirtti. 
 
Duygu İnegölü, “Göçe sebep olan olayları durdurmazsak bu göçleri durduramayız. Türkiye’ye gelen göçmenlerin çözüme kavuşacağı siyasi ve hukuki bir ortam yok. Mülteciler için bir Cenevre sözleşmesi var. Ancak o da yeterince uygulanmıyor” ifadelerini kullandı. Duygu İnegölü, GGM’lerde çok sayıda hak ihlalinin yaşandığına dikkat çekti. 
 
TİHV Sosyal Hizmet Uzmanı Bilal Yıldız, “Yaşamak için ölümü göze alan bu insanların derdin ne olabilir? Fakat GGM’ler insanı buradan başka bir yere sürüklüyor. Çoğu kişi aşağılanacağı için ya da idam edilecekleri için buraya gelmiş olabilir. Ne yazık ki siyasal iktidar onlara hiçbir hukuk tanımıyor ve onları ‘misafir’ gibi kelimeler sığdırıyorlar” 
 
ANKARA 
 
İHD Ankara Şubesi, İnsan Hakları Haftası kapsamında “Kayyum Rejimi” başlıklı paneli Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Merkezi’nde düzenledi. Panele, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Êlîh Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, Xalfetî Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Karayılan, DEM Parti ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Nuray Özdoğan konuşmacı olarak, İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen ise kolaylaştırıcı olarak katıldı.
 
'5 MİLYONLUK İHALE 58 MİLYON OLARAK VERİLMİŞ!'
 
İlk sözü alan Xalfetî Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Karayılan, kayyım rejiminin sadece yerel bir sorun olmadığını, tüm ülkeyi ve insanlığı ilgilendiren bir mesele olduğunu belirterek, "Kayyım rejimine karşı ortak bir mücadele platformu oluşturmamız gerekiyor. Kayyım rejimi aynı zamanda ciddi bir rant ve talan düzeni yaratmıştır. Örneğin, Halfeti Belediyesi’nde, bir iş ihalesinin beş milyon TL’lik maliyeti varken, 58 milyon TL’ye ihale edilmiş ve bu paralar dolaylı yollarla kayyım tarafından geri alınmıştır. Belediye’nin geleceği ipotek altına alınırken, şeffaflık ve hesap verebilirlik tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu hukuksuzluklar, halkın seçme hakkını, katılımcılığı ve yerel yönetim hakkını yok sayan bir anlayışın tezahürüdür” dedi.
 
'KAYYIM KHK İLE YASALAŞTIRILDI'
 
Ardından konuşan İHD üyesi Nuray Özdoğan ise 2016 yılından sonra birçok mevzuatta Kürtler ve muhalifler aleyhinde yasal düzenlemelerin yapıldığına dikkat çekti. OHAL döneminde başlayan uygulamaların, çeşitli hukuki düzenlemelerle sistematik hale getirildiğini söyleyen Özdoğan, "OHAL döneminde ‘ikili hukuk’ diye adlandırılan bu sistem, belediyelerden imar mevzuatına, cenaze yönetmeliğinden acele kamulaştırma kararlarına kadar birçok alanda muhalif yapılara yönelik baskı ve şiddetin önünü açmıştı. 2016’da OHAL rejimi altında çıkarılan KHK’ler bu düzenlemeleri mevzuata ekledi. Daha sonra bu kararların çoğu yasalaştırıldı ve belediyelere kayyum atama uygulaması sistematik hale getirildi” ifadelerini kullandı. 
 
'BÜYÜK HUKUKSUZLUK VAR'
 
Sonrasında konuşan Mehmet Rüştü Tiryaki ise kayyum döneminde inanılmaz bir yolsuzluk düzeninin oluştuğuna işaret ederek, “Sayıştay raporlarında yer alan veriler, bu yolsuzlukların çarpıcı bir şekilde ortaya serildiğini gösteriyor. Hatta bir kayyum şu an deprem döneminde insanları dolandırmaktan tutuklu. Buna rağmen, bu gibi olaylar kamuoyuna daha kapalı bir şekilde yansıtılıyor. Ancak bu yolsuzlukların aslında rant aktarımı için bilinçli bir şekilde tasarlandığını düşünüyorum. Olan şu: Bir kayyum yolsuzluk yapmış, hakkında soruşturma açılmış, ama o paralar geri dönmüyor. Yapılan ihaleler iptal edilmiyor. Mülkiyet değişimleri geri alınmıyor. Hakikaten büyük bir hukuksuzluk var. Bu hukuksuzluğun kaynağı ise OHAL döneminde çıkarılan KHK oldu”