Bütçe görüşmeleri sürüyor: İhaleler almış başını gidiyor

img
ANKARA - Ulaşımda ciddi sorunların yaşandığına dikkati çeken Adalet Kaya, Amed için hazırlanan "Raylı Sistem" projesinde yapım aşamasına dahi geçilmediğini belirtti.
 
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görülen 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri devam ediyor. Bakanlıklara ayrılan bütçe telifinin tartışıldığı komisyonda bugün, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve bakanlığa bağlı kuruluşların bütçe teklifleri görüşülüyor. Türkiye'de yaşanan ulaşım krizlerinin odağında devam eden görüşmelerde, trfik sorunu, ulaşım projelerinin eksiklikleri ve hayata geçmeyen projeler tartışıldı. 
 
Komisyonda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Adalet Kaya, Amed'in sorunlarını anlatarak başladığı konuşmasında, "Son aylarda Diyarbakır'daki trafik sorunu hem yerel hem ulusal basına fazlaca yansıdı. Gündeme geliyor ve kentte yaşayan herkesin günlük hayatını etkileyecek düzeyde bir yoğunluk söz konusudur. Bu durum artık o kadar çok insanın gündelik hayatını etkiliyor ki, öğrencinin okuluna üniversitesine yetişmesini hasta ve yaşlı insanların hastaneye erişimini zorlaştıran bir hal almış durumda. Dolayısıyla böyle bir tablo var önümüzde. Bununla birlikte kent içi trafik sıkışıklığı ölümlü ve yaralanmalı bir şekilde seyrediyor. Bu durum, çokça kazaya da neden oluyor" dedi. 
 
'PROJE HAZIR AMA YAPIM AŞAMASINA BİLE GEÇİLMEDİ'
 
Amed'te yapılması planlanan "Raylı sistem" projesini soran Adalet Kaya devamla şunları söyledi: "Sayın Bakan Diyarbakır'ın bu kronikleşmiş ulaşım sorununu gidermek için yıllardır gündemde olan ve bakanlığınız tarafından da onaylanan bir raylı sistem projesi hali hazırda mevcut. 2023 yılında tamamlanması öngörülen Dağkapı-Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi Tramvay projesinden söz ediyorum. Ancak proje hala yapım aşamasına bile geçemedi. Ocak 2024'te bu konuyla ilgili size bir soru önergesi yazmıştım. Hem bu projeye ayrılan ödeneğin akıbetini sormuştum. Hem de projeye ne zaman başlanacağını sormuştum. Maalesef tam bir buçuk yıl sonra yanıt alabildim. Bu yanıtta projenin bakanlığınızca onaylandığı fakat Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin herhangi bir talebinin olmadığını belirtmiş. 
 
BELEDİYE İKİ YÖNTEM SUNUYOR
 
Bugün burada Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin bu proje ile ilgili size sunduğu çözüm önerilerini bir kere daha ifade etmek isterim; Komisyondaki diğer arkadaşların da huzurunda. Belediyenin yaklaşımı nettir. Yaklaşık 200 milyon dolar maliyetindeki projenin finansmanını ya bakanlık üstlensin diyor ya da projeyi gerçekleştiren belediyenin uluslararası finans kuruluşlarından kredi alabilmesi için de iller bankasının doğrudan muhatap olması gerekiyor. Yani iki tane çözüm var. Ya siz karşılayacaksınız ya da kredi çekmesi konusunda iller bankası destek olacak. Belediye Uluslararası Kredi Kuruluşları ile görüşme yapmış ve bu konuda olumlu dönüşler de sağlamış. Ancak şöyle bir sorun var; Kredinin İller Bankası tarafından çekilmesi ya da hazine teminatı gerekmekte. Bu çerçevede hem İller Bankası hem de bakanlığınıza resmi talepleri iletilmiş durumda. Dilekçe örnekleri bende de mevcut. Birazdan size takdim edeceğim."
 
'MARDİN İÇİN RAYLI SİSTEME DEĞİNMEDİNİZ'
 
Ardından söz alan DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın yurttaşların anayasal haklarını taşıdığını hatırlatarak, "Sayın Bakan, bakanlığınız bölgeler arası eşitsizliğe önem vermiyor. Eşitliğe daha doğrusu önem vermiyor. Bu konuya sadece Mardin'i örnek alacak olursak; UNESCO Dünya Geçici Mirası listesinde yer alıyor ama Ankara'dan sadece günde bir uçuş yapılıyor. O uçuş saati de turizm açısından çok sıkıntılı bir saat ve elverişli değil. Yine Mardin için hafif raylı sistem kurulması gerekirken sunumunuzda buna hiçbir şekilde değinmediniz. Eski Mardin'e hafif raylı sistemini sunumunuzda ifade etmediniz" şeklinde konuştu.
 
'BÖLGEDE UÇUŞLAR DAHA PAHALI'
 
Amed, Mêrdîn, Sêrt, Êlih ve Wan'a yapılan uçak seferlerindeki pahalılığa da işaret eden Tanhan devamla şu ifadeleri kullandı: "Zira ben bu sabah baktım Mardin'den İzmir'e gittiğimizde 5 bin 400 lira ödüyoruz. Yine Diyarbakır'dan Ankara'ya uçuşumuza 5 bin 350 lira ödüyoruz ama İstanbul'dan Stuttgart'a gidersek 5 bin 002 lira ödüyoruz.  Frankfurt'a gidersek 7 bin 318 TL ödüyoruz. Dolayısıyla bölge illerinde yaşayan yurttaşların ulaşım hakkı, hizmete erişim bakımından ciddi kısıtlamalar içerdiği kanaatindeyiz. Bu örnekler de bunu gösteriyor. Özellikle hava yolu ulaşımında sefer sayılarının düşürülmesi, bilet fiyatlarının yüksekliği, rötar yapan sefer sayılarının artması, bakım veya onarım gerekçesiyle yapılan tam kapanmalar, yerel yönetimlerin karar süreçlerine dahil edilmemesi yurttaşlar için ulaşım hakkını fiilen sınırlandırdığının gösterilgesi açısından çarpıcıdır. 
 
BİR YILLIK GECİKMENİN SEBEBİ NEDİR
 
Yine Bingöl Havalimanı'nın pistinde yönelik eleştiriler var. Genellikle pistin uzunluğu ve yapısal özelliklerinin yetersizliği, hava koşullarına bağlı zorluklar ve bakım eksiklikleri, bu sorunların çözülmemesi hem uçuş güvenliği açısından hem de havaalanının genel kapasitesinin arttırılması bakımından önem taşımaktadır. Yine Ankara-İzmir hızlı demiryolu hattı için geçen yıl 2027'de bu projeyi bitireceğiz, hizmete açacağız diye bir sunum yapmıştınız. Bu yılki sunumunuzda ise tüm hattı 2028'de tamamlamayı hedefliyoruz dediniz. Bir yıllık gecikmenin sebebi nedir? Biraz da ihalelerde yapılan usulsüzlüklere bakacak olursak ihale yasasının temelini rekabet, saydamlık ve şeffaflık oluşturuyor. İhale yasasında bu temeller üzerine kuruludur. Yani kriterleri sağlayan herkes ihaleye girebilir ama en kaliteli işi en uzağa yapacak kişiler ihaleyi almaya hak kazanıyor. Kamu İhale Kurumu'nun en önemli kriterlerinden biri de açık ihale nin yapılacağıdır.
 
İHALELER ALMIŞ BAŞINI GİDİYOR
 
Bildiğiniz üzere olağanüstü durumlar deprem, sel, yangın ve öngörülmeyen nedenlerdir. İhalelerin yüzde 77'si yaklaşık bu yollarla yapılıyor. Bunların bir örneği de pazarlık usulü ile yapılan ve vurgun örneği olan Ali Dibel olayıdır. Hatay'ın içinde gerçekleşen 271 ihalenin bir siyasi partinin yöneticileri arasında paylaşıldığı şeklindeki iddialar üzerine olmuştur. Ama ne yapıldı; İhaleler iptal edildş fakat herhangi bir soruşturma başlatılmadı. Dolayısıyla bir rekabet ortamı, bir şeffaflık mümkün olmuyor bu ihalelerde. Yine 21B uygulamaları kayyum yolsuzluklarında da kendini gösterdi. Buna dayanarak yapılan pazarlık usulü ile Mardin'de Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu yapıldı. Sonuç ortada! Sonuç olarak Türkiye'de ihale yolsuzlukları almış başını gidiyor."