İran’da ‘jin, jiyan, azadî’ isyanı

img
WAN - İran’da "jin, jiyan, azadî" direnişi 3 ayını geride bırakırken, en az 469 kişi katledildi, 15 bin kişi gözaltına alındı ve 2 genç idam edildi. Gazeteci Êrfan Geylanî, kadın ve gençlerin yaktığı ateşin rejimi kökten sarstığına işaret etti.  
 
İran'da, 1979 yılında Muhammed Rıza Pehlevi yönetimine son verilmesinin ardından kurulan yeni İslam rejiminin temelleri bu yıl ciddi anlamda sarsılmaya başladı. İran, 43 yıl aradan sonra ilk defa bu kadar kesintisiz bir direnişe şahitlik ediyor. Yıla damgasını vuran direnişin fitilini, Kürt kadını Jîna Emînî'nin katledilmesi olayı ateşledi. Emînî, 13 Eylül'de İslami kurallara göre örtünmediği gerekçesiyle bir grup kadınla birlikte Gaşt e İrşad (Rehber Devriyeleri) tarafından darp edilerek gözaltına alındı ve kaldırıldığı hastanede 16 Eylül'de yaşamını yitirdi. Birkaç gün sonra Emînî'nin beyin kanaması sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.
 
Emînî'nin cenazesinin, memleketi Seqiz'da toprağa verilmesinin ardından İran ve Rojhilat (Doğu Kürdistan) kentlerinde protesto eylemleri patlak verdi. Kadın ve gençlerin öncülük ettiği eylemler, kısa bir süre sonra İran'ın neredeyse tüm eyaletlerine yayıldı ve Kürt, Fars, Azeri, Beluci ve Arap halklarının ortak mücadelesine dönüştü. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fikirleri üzerinden şekillenen "jin, jiyan, azadî (kadın, yaşam, özgürlük)" sloganı ise, 3 ayı geride bırakan direnişin temel sloganı haline geldi. 
 
‘JIN, JIYAN, AZADÎ' DİRENİŞİ 
 
Eylemlerin ilk haftalarına, birçok kentte yaşanan okul boykotları ve genel grev eylemleri damga vurdu. Din alimlerinin çağrıları eylemleri farklı bir boyuta taşıdı. Dalga dalga yayılan protesto gösterilerinin ilk haftasında PJAK ve KODAR’dan genel grev çağrısı yapıldı. Çağrıda, “PJAK ve KODAR olarak Jîna Emînî’nin katledilmesini şiddetle kınıyoruz. Bu temelde başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm aydınları, siyasi tutsakları, aktivistleri, örgütleri, özgür basını, işçileri, esnafları ve emekçileri 19 Eylül’de Jina Emini’nin katledilmesini protesto etmeye davet ediyoruz" ifadelerine yer verildi. İran Kürdistan Partileri İşbirliği Merkezine bağlı partiler İran Komünist Partisi-Kürdistan Örgütü ve Rojhilatli bir grup parti, sivil toplum kuruluşu ve siyasi aktivistler de genel greve katılım çağrısı yaptı.  
 
19 EYLÜL'DEKİ GENEL GREV 
 
19 Eylül'de partilerin çağrısı üzerine İran ve Rojhilat’ta genel grev başladı. Emînî'nin memleketi Seqiz'ın da aralarında olduğu Sine, İlam, Urmiye, Bane, Saqiz, Bokan, Diwander, Meriwan, Mahabad, Sardeşt, Nexede ve Piranşar'da genel grev kapsamında kepenkler açılmadı. Onlarca kentte halk sokaklara çıkarak, saldıran rejim güçlerine karşı direndi. İran Öğrenci Sendikası Kurulu’nun çağrısıyla Beheşti Üniversitesi, Bilim Üniversitesi, Teknoloji Üniversitesi, Şerif Üniversitesi, Tahran Azadi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Azad Üniversitesi Dil Bölümü ve Yabancı Edebiyat Bölümü öğrencileri de protestolardaki yerlerini aldı. Cezaevlerindeki politik tutuklular da genel greve destek verdi. 
 
KÜRT PARTİLERİNE SALDIRI
 
Onlarca kentte on binlerce eylemci, Eylül ayı boyunca özellikle akşam saatlerinde tüm sokaklarda direndi. Rejim güçlerinin ateş açması ve yoğun işkencesine rağmen protesto eylemleri her gece sürdü. İran rejimi, Eylül ayı sonlarında sınır bölgesindeki Süleymaniye kenti kırsalında bulunan Kürt partilerinin üslerini havadan hedef aldı. Saldırılarda 9 kişi yaşamını yitirdi ve 32 kişi yaralandı. Saldırılar, ilerleyen günlerde de devam etti. 
 
AYDIN VE SANATÇILARDAN DESTEK
 
"Jin, jiyan, azadî" isyanı sürerken, aralarında sanatçı, edebiyatçı, gazeteci ve aydınlarında olduğu 412 isimden direnişe destek açıklaması geldi. “Yaşam ve özgürlük, artık Jîna’nın zülüfleriyle örülüyor!” başlıklı açıklamada, eylemlere destek çağrısı yapıldı. İspanyol kadın sanatçıların da aralarında olduğu dünyadan yüzlerce kadın da "saç kesme" eylemiyle protestocuların yanında olduklarının mesajını verdi. 
 
BELUCİSTAN'DA KATLİAM
 
Direniş büyüdükçe İran rejiminin saldırıları da arttı. Rejimin 29-30 Eylül saldırılarında sadece Belucistan'da aralarında çocukların da olduğu en az 36 kişi katledildi. Saldırılarda 50 kişi de yaralandı. Ayrıca saldırıların sürdüğü kentlerde internet hatları kesildi, her yere asker konuşlandırıldı. 
 
'ÇÖZÜM' DEKLARASYONU
 
Halkın rejim değişikli talebine karşılık verilmezken, KODAR'dan "İran ve Rojhilat kentlerindeki direniş geri dönülmez bir noktaya geldi" açıklaması geldi. Katliamlara karşı eylemcilere, “özerk kent meclisleri oluşturma" çağrısı yapıldı. Hemen ardından PJAK, yaşanan gelişmelere ilişkin bir deklarasyon açıkladı. PJAK deklarasyonunda, “Umut ediyoruz ki İran haklarının ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganı ve ortak yaşam iddiasıyla sürdürdüğü devrim tüm Ortadoğu için demokrasi ve özgürlük getirecektir” denildi. Deklarasyonda, “İran halkları devrimden sonrasının ne olacağına net cevaplar vermelidir. Partiler, siyasi güçler ve toplum devrimin başarıya ulaşması için devrimi tıkayacak tutumlardan uzak durmalı ve bunu açık bir şekilde ifade etmeliler" diye kaydedildi. Ayrıca özyönetim, kadın, gençlik, yaşam, ekoloji, kültür başlıklarını içerisinde barındıran çözüm önerileri sıralandı. 
 
PJAK, ayrıca Kürt halkının birlik ve beraberliği için ulusal kongrenin toplanarak, tüm Kürdistani güçlerin alacağı yeni bir karara dek Kürdistan Cumhuriyeti (Mahabad) Bayrağını ulusal bayrak olarak kabul ettiğini açıkladı. 
 
2009 EYLEMLERİNİN YIL DÖNÜMÜ
 
Saldırılar sonraki günlerde de direnişi kıramadı. İran'da 2019 yılındaki eylemlerde bin 500 kişinin katledilmesi nedeniyle 3 gün protesto eylemi düzenlendi. 15 Kasım'da başlayıp 3 gün süren eylemler sırasında Sine, Mahabad, Bane, Merîwan, Seqiz, Kamyaran, Serdeşt, Dîwander, Ciwanro ve daha birçok kentte esnaf kepenk kapattı. Ayrıca birçok kentte protesto eylemleri yapıldı. Eylemler için üniversitelerdeki dersler öğrenciler tarafından iptal edildi. 
 
ON BİNLER EMÎNÎ'Yİ ANDI
 
Emînî'nin katledilmesi 40'ıncı günü nedeniyle 26 Ekim'de on binlerce kişinin katılımıyla Seqiz'de anma töreni düzenlendi. Rejim güçleri, Emînî'nin ölümünün kırkında Seqiz'daki mezarlığa giden ana yolları kapattı. Ancak Seqiz'a bağlı yerleşim yerleri ile Sînê, Kamyaran, Bokan, Mahamad, Ciwanro ve Bana'dan gelen on binlerce kişi tüm engellemelere rağmen anmaya katıldı. On binlerce kişi, mezarlığa doğru bir yürüyüş gerçekleştirerek, sık sık "jin, jiyan, azadî" ve "Kürdistan faşistlere mezar olacak" sloganları attı. Seqiz, Sine, Kamyaran, Bokan, Mahabad, Meriwan, Ciwanro ve Bana'da esnaflar kepenk kapattı. 
 
EN AZ 469 KİŞİ KATLEDİLDİ
 
Direniş boyunca yüzlerce kişi katledildi, binlerce kişi gözaltına alındı, gözaltında yoğun işkenceler yaşandı, tutuklama ve idam cezaları aralıksız bir şekilde devam etti. İran İnsan Hakları'nın 17 Aralık tarihli verilerine göre, protesto eylemleri boyunca 63'ü çocuk ve 32'si kadın olmak üzere en az 469 kişi katledildi. 
 
Ölümlerin en çok olduğu eyaletlerin başında Sistan, Belucistan ve Kurdistan geliyor. Sistan ve Belucistan'da 130; Batı Azerbaycan'da 53 kişi; Kürdistan'da 53 kişinin katledildiği belirtiliyor. En çok ölüm 21, 22 ve 30 Eylül'de Belucistan'da kaydedildi. 
 
15 BİN GÖZALTI 
 
Gözaltına alındıktan sonra intihar edenlerin sayısının da oldukça fazla olduğu belirtiliyor. Yine gözaltına alındıktan sonra birçok kişinin cansız bedenine ulaşıldı.
 
Gözaltı ve tutuklamalara dair şu ana kadar ayrıntılı bir bilgi bulunmuyor. Ancak gözaltına alınanların sayısının 15 bini geçtiği ifade ediliyor. Bu sayısının büyük bölümünün Belucistan ve Kurdistan eyaletlerinde yaşandığı belirtiliyor. 
 
Tahran Eyaleti Başyargıcı, Tahran'daki İslam Devrimi mahkemeleri ve eyalete bağlı şehirlerde, gözaltındakilerin yargılanması için özel şubeler görevlendirildiğini açıkladı. Başyargıç, Tahran'da 400 kişiye çeşitli cezalar verildiğini de kaydetti.
 
2 KİŞİ İDAM EDİLDİ 
 
25 Eylül’de Tahran'ın Setar Xan Bölgesi'nde yaşanan eylemlerde bir Besiç (sivil polis) milisini kolundan bıçakla yaralama suçlamasıyla gözaltına alınan 23 yaşındaki Mohsen Şekarî, 8 Aralık'ta idam edildi. İdam haberi üzerine Rohilat kenti Sanandaj ve İsfahan eyaletinde Najafabad halkı sokaklara döküldü. 
 
Mohsen Şekarî'nin 8 Aralık'ta idamından sonra İran rejimi 12 Aralık'ta Mecid Rıza Rehneverd isimli bir genç daha idam edildi. 
 
En az 39 protestocu da infaz ve ölüm cezası riskiyle karşı karşıya. 
 
GEYLANÎ: AYNI AMAÇLA MÜCADELE VERİLİYOR
 
İranlı gazeteci Êrfan Geylanî, 3 ayı geride bırakan direnişi değerlendirdi. İran'da geçmiş yıllarda yapılan protesto eylemlerinin parçalı olduğunu ancak Emînî’nin katledilmesinden sonra ülkenin her yerinde yapıldığını ifade eden Geylanî, "İran ve Rojhilat kentlerinin her birinin ayrı talepleri var. Ama aynı amaçla bir araya geliyor, mücadele ediyorlar. Oradaki zulüm sadece bir bölgenin değil, her yerin sorunu ve herkesi etkiliyor. Çünkü Humeyni’den sonra tüm halklar baskı altına alındı ve bu zülüm oradaki tüm halklara uygulandı. Bugün zulüm gören tüm halklar bir araya geliyor” dedi. 
 
‘KADINLAR UMUDU YEŞERTTİ’
 
“Jin, jiyan, azadî" sloganıyla başlayan protestoların çok önemli aşamaya geldiğini kaydeden Geylanî, "Arap Baharı'nda yaşananlar maalesef bir kışa evirildi. Ama bugün İran’da duyulan slogan, Rojava’da başlayıp bugün İran’ı özgürleştiriyor. İran halkı da bir ülkenin ve toplumun özgürlüğünün ancak kadınların öncülük yapacağı bir devrimle mümkün olduğunu gördü. Zaten İran’da din, aşiret ve toplumsal meselelerin tümünde kadın en büyük zulmü görüyordu. Bu zulüm sonrası kadınların sokağa çıkması bir sanat eseri oldu. Tıpkı Rojava’da olduğu gibi İran’da da kadınlar bunun öncülüğünü yapıyor. İran’da umut ölmüştü ama kadınlar bu umudu yeşertti. Orada sadece kadın meselesi değil, tüm insani haklar ayaklar altına alındı. Bu ayaklar altına alma meselesinde kadınlar zaten en ağır sonucu yaşadılar. Kadınlar, bugün bunca yıldır ezilmenin başkaldırısını yapıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘REJİMİN SONU GELİYOR’
 
Kadınların ve gençlerin yaktığı "ateşi" söndürmek için İran rejiminin acımasız politikalar devreye soktuğunu ifade eden Geylanî, "Rejim, gözaltına aldıklarını idam ederek, bu direnişin ateşini söndürmek istiyor. Terör ve vahşet politikalarını devreye alarak, bu çarkın böyle dönmesini istiyor. Yine bu rejimden çıkarları olanlar bu düzenin böyle sürmesini istiyor ve rejime arka çıkıyorlar. Çünkü bu isyan devrimle sonuçlanırsa, rejimin yanında duranların yargılanacağını biliyorlar. Devlet, her yerde ve her sokakta halkı korkutmak ve sindirmek için bir politika yürütüyor. Bazı caddelere tankla, topla çıkarak insanları öldürüyorlar. 40 yıldır savunulan kirli iktidarların sonu geliyor” diye kaydetti. 
 
REJİMİN NAFİLE ÇABALARI
 
Rejim yanlıları ve işbirlikçilerin Kürt kentlerinde yaptıkları görüşmelerde “Meydana çıkanlar özgürlük istemiyorlar, bunlar PJAK ve diğer örgütleri buraya yerleştirmek istiyorlar" propagandası yaptığını aktaran Geylanî, "Yine İran ve Belucistan kentlerinde ise, ‘Meydana çıkanlar İsrail ve ABD yanlılarıdır’ denilerek propaganda yapıyorlar. Yalanla ve başka planlarla insanları sokaktan çekmek istiyorlar. İran rejimi, bazı yardım kurumları aracılığıyla okula giden çocuklara, ‘Evinizde yaralı var mı tedavi edeceğiz’ diye soruyor. Bu yolla kimin direnişe katıldığını öğrenerek, yakalamak ve idam etmek istiyorlar. Rejim, bu direnişi kırmak için tüm yolları deniyor. Bu devrimde Kürt ve Azerilerin buluşması ve birlikteliği çok önemlidir. Kürtler çok önemli bir süreçten geçiyor. Kürt kentlerinin birçoğunda çok farklı halklar, farklı inançlar yaşıyor. Bu kentler için formül üretmek zordur” diye konuştu.
 
Devam eden direniş "halk isyanı" olarak niteleyen Geylanî, şöyle devam etti: "Jin, jiyan, azadî' sloganı Ortadoğu’da bir ateş yaktı ve halklar bunun gücünü bir süre sonra çok daha iyi ve mutlaka görecektir. İsyan bir kesimle olmaz ve öncelikle Kürtlerin korkuyu yenmesi gerekiyor. Kürtler bu korkuyu mutlaka yenmeli ve İran’a öncülük etmeliler. Kimse bize özgürlük vermez ve özgürlük beklemekle gelmez. Felsefesini idam, öldürme ve baskı üzerine kuran bir rejim asla yaşamaz ve yıkılacaktır. Gençler ve kadınlar gün gün bu rejim sonunu getiriyor. Özellikle bu devrime ihanet edenler bir gün bunun utancını yaşayacaklar."
 
MA / Adnan Bilen