İmralı Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, aile ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Öcalan’ın ailesi ve avukatlarının her hafta Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne yaptıkları başvurular ise yanıtsız bırakılıyor. Tecrit politikasının sonuçlarını değerlendiren Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Çukurova Bölge Eşsözcüleri Şilan Turğa ve Enver Güler, barışın yolunun İmralı'dan geçtiğini vurguladı.

 

'ÖCALAN KRİZLERE ÇÖZÜMLER SUNUYOR'

 

DBP Çukurova Bölge Eşsözcüsü Enver Güler, tecridin ayırma, soyutlama, dar alanda yaşatma ve yok etme olarak kullanıldığını söyledi. Güler, devletin, Kürt halkını bir bütünen yok etmek için Öcalan şahsında tüm topluma tecrit uyguladığını kaydetti. "Tecrit bir yönetim biçimidir" diyen Güler, "Sayın Öcalan'ın realitesi bütün halkları etkiler durumdadır. Yaşanan krizlere çözümler sunmaktadır. O açıdan Sayın Öcalan'a uygulanan tecrit, ortak yaşamın, Kürt sorununa demokratik çözümün, barışın reddinin resmi olduğunu anlamak gerekir" dedi. Öcalan üzerinde sürdürülen tecridin halkların gücüyle kırılması gerektiğini vurgulayan Güler, barışın yolunun İmralı'dan geçtiğini dile getirdi.

 

İMRALI KAPILARI AÇILMALI

 

Öcalan'ın bir realite olup, halkların gerçekliği olduğunu ifade eden DBP Çukurova Bölge Eşsözcüsü Şilan Turğa, Öcalan şahsında tüm toplumun tecrit altında olduğuna değindi. Turğa, "Bizler DBP olarak da bulunduğumuz her alandan, her mekandan, yaptığımız her çalışmadan bu tecridin kalkmasını gündemleştireceğiz. Sonuç alınıncaya kadar da takipçisi olacağız. 15 Şubat Uluslararası Komplo Günü yaklaşırken, bizim bu kara günü yeniden lanetle kınadığımızı belirtmek istiyoruz. Ayrıca 9 aydır haber alınamayan Sayın Öcalan'la derhal bir görüşme sağlanmasını yineliyoruz. Şunu da ayrıca belirtmek gerekiyor. Eğer iktidarın Kürt sorununa ilişkin demokratik bir çözüm arayışı varsa; bu çözüm İmralı kapılarının açılmasıyla sağlanabilir" diye konuştu.