Üç Fidan’ın ardından 50 yıl: Kurtuluş ortak mücadeleden geçer

img

ANKARA - Üç Fidan’ın mücadele arkadaşı Mustafa Yalçıner, Deniz Gezmiş’in 50 yıl önce idam sehpasındaki “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi” sözünü hatırlatarak, “Kurtuluş ortak mücadeleden geçer” dedi. 

Türkiye devrimci hareketinin liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972 tarihinde Ulucanlar Cezaevi'nde idam edildi. Aradan geçen 50 yıl sonunda, Üç Fidan olarak anılan devrimci önderler, her yıl Türkiye’nin birçok yerinde anılıyor. Vietnam Savaşı’nda ardından Avrupa’da başlayan ve tüm dünyaya yayılan 68 hareketinin Türkiye’deki öncüleri olan Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in mücadelesi, Türkiye halkları tarafından temsil edilmeye devam ediyor. 
 
Denizlerin idam edilişine gelen süreç etkili bir mücadele sonrasında geldi. Denizler, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kuruluşunu açıklayacakları 1971 yılına kadar Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF) gibi birçok örgütlenmenin içinde yer aldı. "Üç Fidan" THKO'yu ilan etmeden önce de etkili eylemlere imza attı. 
 
Beşiktaş'ta yapılan 6’ncı Filo eylemi Deniz'i efsanevi öğrenci liderleri arasına soktu. Vietnam’daki katliamda baş rol oynayan ABD'li Komer'in ABD Ankara Büyükelçisi olarak ODTÜ'ye geldiğinde Yusuf ve Hüseyin’in de aralarında bulunduğu öğrencilerin, arabasını yakması, dönemin öğrenci hareketinin geniş kitleler tarafından sahiplenilmesine yol açtı. 
 
ÖRGÜTÜ EYLEMLE KURDULAR
 
Denizler, 4 Mart 1971 tarihinde Ankara'da 4 ABD askerini kaçırarak, arkalarında bıraktıkları 4 askerin kimliklerinin yanında THKO'nun kuruluş bildirgesini bıraktı. Bu dönem Denizlerle birlikte diğer öğrenci hareketlerinin “Meclis’e sıkışan mücadele” anlayışını eleştirdikleri Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) kopuşu da ifade ediyordu.
 
Deniz ve arkadaşlarının öncülük ettiği THKO'nun kuruluş bildirgesi eylem günü medya kuruluşları tarafından yayınlandı. Bildirgede şunlar yazıyordu: "Düşmanın sayısına, zenginliğine, dehşetine ve imkanlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkanlarına aldırmayınız. Onun elindeki silah ve imkanları aldığımız zaman, bizi durduracak hiçbir güç kalmayacaktır. Kendimize ve kendimiz gibilere olan güvensizliği yok edelim. Şunu iyi bilelim ki, halkın, yani bizlerin gücü karşısında hiçbir kuvvet dayanmaya muktedir değildir. Bu şerefli kavgada, kutsal görevimizi alalım. Yarının Türkiye'si bize cennet, düşmana zindan olacaktır."
 
Denizlerin THKO'yu kurarak, kırda gerilla mücadelesi verme kararlarında, Filistin'e giderek, Filistin Kurtuluş Örgütü'nden (FKÖ) eğitim almaları ve İsrail işgaline karşı savaşmaları etkili oldu. THKO'nun kuruluşuna öncülük eden Hüseyin İnan aynı zamanda örgütün teorisyeniydi ve THKO'nun "Türkiye Devriminin Yolu" adlı tek teorik çalışmasına son halini verdi.
 
12 MART DARBESİ VE İDAMLAR
 
Türkiye’de yükselen devrimci hareketi ezmek için yapılan 12 Mart Darbesi, Denizlerin idam sehpasına götürdü. Nurhak Dağı'nda gerilla mücadelesi başlatan bir grup THKO’lunun yanına gitmek isterken Yusuf, 16 Mart'ta Şarkışla'da yaralı, Deniz ise, Gemerek'te girdiği çatışma sonucu yakalandı. Hüseyin de 23 Mart 1971'de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde düştüğü bir pusuda Mehmet Nakipoğlu ile yakalandı. Üç Fidan’ın 16 Temmuz 1971 tarihinde Ankara 1. No'lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde başlayan THKO-1 Davası’ndaki yargılamaları, 9 Ekim 1971 tarihinde "Anayasayı silah zoruyla değiştirmek" gerekçesiyle verilen idama kararı ile sona erdi.
 
Deniz, Yusuf ve Hüseyin, yargılandıkları süre boyunca yaptıkları savunmalarda Türkiye tarihini analiz etti ve kendilerini Türkiye'nin bağımsızlığına armağan ettiklerini vurguladı.
 
MECLİS OYLADI
 
Mahkemenin verdiği idam kararı, 10 Mart 1972 tarihinde Meclis’te oylandı. Süleyman Demirel liderliğindeki Adalet Partisi’nin 251 milletvekilinden 218’i kabul oyu verirken, 33’ü oylamaya katılmadı. CHP vekillerinden 28’i kabul oyu verdi, 2’si çekimser kaldı, 47 milletvekili de ret oyu kullandı. CHP’li 66 vekil ise oylamaya katılmadı. Oylamaya 323 milletvekili katılırken, 273 “evet” oyuna karşı 48 “hayır” oyu ile Denizlerin idam cezası onaylandı.  
 
İdamların engellenmesi için kamuoyu nezdinde birçok girişim olsa da tüm çabalara rağmen Üç Fidan 6 Mayıs 1972 sabahında Ulucanlar Cezaevi'nde idam edildi. Sonradan daha net ortaya çıkan yargılamanın adaletsizliği, idam kararı veren mahkemenin askeri savcısı Baki Tuğ tarafından yıllar sonra şu sözlerle itiraf edildi: "Elbette ki idam cezası şart değildi. Duruşmalarda eğer birazcık mahkemeye saygılı olmuş olsalardı, bu gençler idam edilmezlerdi. Ancak bu çocuklar mahkemede çok sert, haşindi."
 
SON SÖZLERİ GÜNÜMÜZE IŞIK TUTUYOR
 
İdam sehpasında Yusuf Aslan, "Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler! Kahrolsun faşizm!"; Hüseyin İnan ise, "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! Bundan sonra bu bayrağı Türk halkına emanet ediyorum! Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. Kahrolsun faşizm!" diye haykırdı. 
 
Deniz Gezmiş de, "Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm Leninizmin yüce ideolojisi! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın işçiler, köylüler!" şeklindeki son sözleri de, Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesini daha ileri bir boyutu taşıdı.
 
Deniz'in, 70'li yıllarda hala teorik bir tartışma konusu olan Kürt halkından, idam sehpasında bir ulus olarak söz etmesi ise ileriki yıllarda, Kürt ulusunun varlığının artık kamuoyu tarafından tartışılmasının önünü açmasına neden oldu. Deniz'in "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi!" sözleri ulusalcı şovenist çevreler tarafından "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği" cümlesiyle yer değiştirilmek istendi. Ancak Denizlerin düşünceleri, Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesi, bugün halen sürdürülmek isteniyor.
 
MÜCADELE ARKADAŞLARI ANLATTI
 
Denizlerle beraber mücadele eden ve onlara yol arkadaşlığı yapan isimlerden biri olan Mustafa Yalçıner, THKO’nun kurucuları arasında yer aldı. Mayıs 1971'de, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in serbest bırakılması talebiyle Malatya’nın Kürecik'teki NATO üssünü basmaya giden 7 kişilik gerilla ekibinde yer aldı. 25 sanıklı THKO davasından yargılanan Yalçıner, 18 kişiyle birlikte idam cezası aldı. Gelişen süreçte Askeri Yargıtay'ın kararı bozması üzerine ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı, ancak 1974 affıyla ceza indiriminden yararlanınca 1979'da serbest kaldı. 12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında Türkiye Devrimci Komünist Partisi (TDKP) yöneticisi olma iddiasıyla yeniden yargılanan Yalçıner, 1987'de tahliye olurken, toplamda 15 yıl cezaevinde kaldı.
 
Yalçıner, o günleri ve Denizlerin mücadelesini Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı.
 
ODTÜ BOYKOTU
 
İzmir’den ODTÜ’ye, Filistin’den Türkiye gerillacılığına uzanan yolculuğunu anlatan Yalçıner, “Liseyi İzmir’de bitirdim. Yoksul bir ailenin çocuğuydum ancak iyi bir öğrenciydim ve ODTÜ’yü kazandım ve Ankara’ya taşındım. ODTÜ’de bir buçuk yıllık bir sürecin ardından okula devam etme şansım olmadı. Okula kayıtlıydım fakat artık devrimci bir faaliyetin içindeydim. Okulun ilk senesinde Türkiye’nin ilk boykot eylemlerinden birini gerçekleştirdik. Boykotta yer alan arkadaşlar arasında Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Alparslan Özdoğan gibi arkadaşlar vardı. Zaman içinde devrimcileşme sürecimizi ileriye taşıdık ve artık bir grup halinde hareket etmeye başladık. Her birimiz Sosyalist Fikir Kulübü üyesiydik. Sonrasında Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) üye olduk ancak zaman içinde devrimci bir mücadele yürütmediğini düşündüğümüz TİP’ten bir koğuş sürecine girdik. Biz, sadece parlamento gücüyle halkın kurtuluşunun geleceği fikrine karşı çıkıyorduk. Kendi yolumuzu çizmeye yöneldiğimizde teorik birikim ve pratik mücadele deneyimlerimizle yetinmek zorunda kaldık. Dünya sosyalist, devrimci hareketi deneyimlerinden faydalanamadık. Tecrübelerinden birikimler elde edemedik” ifadelerini kullandı.
 
SİLAHLI DÖNÜŞ
 
İlk attıkları adımların Filistin halkının kurtuluş mücadelesine katılmak olduğunu söyleyen Yalçıner, ”İsrail siyonizmi ve Amerikan emperyalizmine karşı verilen mücadeleye doğrudan katıldık. Filistinlilerle birlikle Amerikan ve İsrailli askerlere karşı savaştık. Filistin gerilla savaşına katıldık. Daha sonra gerilla savaşını Türkiye’ye yayma amacıyla silahlı olarak dönüş yaptık ancak ne yazık ki birlikte olduğum arkadaşlarımdan çoğu yakalandı. Ben ve birkaç arkadaşım yakalanmadan kurtulduk. Filistin’e gitmek yargı konusu edilemedi. Türkiye’de henüz devrimci eğilimlerin ezilemediği koşullar hakimdi. Bu nedenle kısa bir süre sonra arkadaşlarımızı serbest bırakmak zorunda kaldılar. Böylece ön gördüğümüz mücadeleye doğrudan atıldık. Elimize silahları aldık ve Türkiye halklarının kurtuluşu için mücadeleye giriştik. Buna karar verirken dünyada başarıya ulaşmış devrimlerden motivasyon kazandık” dedi.
 
GERİLLA MÜCADELESİ 
 
Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in idamını engellemek amacıyla Kürecik’teki NATO üssüne baskına giderken köylülerden birinin ihbarı sonucu askerler tarafından pusuya düşürüldüğünü ve yaralı olarak pusudan kurtulduğunu belirten Yalçıner, “Deniz Gezmiş ve diğer arkadaşlar, Malatya civarındaki dağlarda yaşayan bizlerin yanına katılmaya gelirken yakalanmışlardı. Deniz ile Yusuf bir motosikletle geliyorlardı. Hüseyin ise bir başka arkadaşla geliyordu. Onların yakalanışı, bizim gerilla faaliyetimizin birincil amacını değiştirdi. İlk olarak onları kurtararak gerilla faaliyetlerine katılmalarını sağlama amacıyla hareket ettik. Çünkü bizler kendimizi Denizsiz, Hüseyinsiz ve Yusufsuz düşünmedik. Şimdi düşündüğümde belki Denizleri kurtarma fikrini daha sonraya erteleyebilirdik. O dönemde önümüze ilk hedef olarak bu işi koyduk. Önce Amerikan Elçiliği başta olmak üzere elçiliklere saldırmak ve patlayıcılarla birlikte oradakileri rehin alarak iktidarla pazarlık etmek fikri doğdu. Fakat sonrasında Amerikan Elçiliği’nde ciddi bir koruma olduğunu düşündük ve bu fikirden vazgeçtik. Önümüze koyduğumuz plan ise Malatya Kürecik’teki Radar Üssü’nü basmak oldu. Orası da bir Amerikan üssüydü ve harekete geçtik” şeklinde anlattı.
 
‘3 ARKADAŞI KAYBETTİK’
 
Yalçıner, şöyle devam etti: “Nurhak Katliamı, büyük gruptan ayrılan 7 gerillayla Kürecik’teki üssü basmaya giderken gerçekleşti, çok az kalmıştı. Gün ışımaya başladığında İnekli Köyü’nün yamacında konaklamak zorunda kaldık ama ne yazık ki o saatlerde davarları güden bir çoban tarafından görülmüşüz ve bizi ihbar etmiş. 31 Mayıs 1972 günü jandarmaların geldiği esnada derin uykudaydık çünkü neredeyse 5 gün uykusuz kalmıştık. Çıkan çatışma bizim açımızdan oldukça kötü bir alanda gerçekleşti. Sonunda jandarmalar tarafından çembere alındık ve kuşatıldık. Orada Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga arkadaşlarımızı kaybettik. Ben ise ağır yaralı olarak yakalandım.”
 
YOLDAŞLIK
 
Nurhak’ta yaşananların ardından Mamak Cezaevi’ne götürüldükleri söyleyen Yalçıner, orada Deniz Gezmiş ile tekrar bir araya geldiğini belirtti. Deniz ile olan ilişkisini, “Sırtını birbirine dayamak ve aynı dava uğruna gözünü kırpmadan mücadele etmek müthiş bir yoldaşlık ilişkisi geliştiriyor” cümlesiyle tarifleyen Yalçıner, “Deniz ile konuşmadan birbirimizi anlıyorduk. Yoldaşlık kavramını tariflersem, sırtını birine dayamak ve ondan hiç kuşku duymamaktır. İşte Deniz ile olan yoldaşlık ilişkimiz böyle bir temeldeydi” dedi.
 
Deniz ile arasında geçen anılardan bazılarını paylaşan Yalçıner, biri dışarıda biri de cezaevinde geçen iki hatırasını şöyle anımsattı: “Ankara Balgat’ta bir Amerikan Üssü vardı. Denizler oradan Amerikalı bir çavuşu kaçırmışlardı. Öncesinde de başka karlı bir kış gününde Deniz’le birlikte beyaz eşofmanlarımızı giyerek sürüne sürüne bu üsse silah deposunu patlatmak için girmiştik ancak girdiğimiz bina silah deposu değil başka bir yer çıktı. İstihbaratta bir yanlış vardı. Tekrar geri dönmek durumunda kalmıştık. Ellerimiz soğuktan mosmor olmuştu. Bu Deniz’le sıcak mücadele içinde yaşanan anılarımdan biriydi.
 
İDAM SEHPASINA SIÇRADI
 
Cezaevindeki konuşmalarımızda Deniz kesinlikle kendisinin idam edileceği düşüncesindeydi. Kendisiyle birlikte Yusuf Aslan’ın da idam edileceğini tahmin ediyordu. Bu nedenle Deniz, bütün sohbetlerimizde tarihte gerçekleşen idamlara dair konular açardı. Yemek yediğimiz masaya elleri arkadan bağlı şekilde sıçrayarak çıkmaya çalışırdı. İdam sehpasına çıkarken dimdik gideceğini söylüyordu. Bunun için çalışıyordu. Kendi boynuna ipi kendisinin geçireceğini söylüyordu. Deniz’in ardından biz de diğer arkadaşlarla beraber yemek masasına sıçrayarak çıkma çalışmalarına başladık. Deniz idam sehpasına kendisi sıçrayarak çıktı ve ipi boynuna geçirdi.”
 
‘DENİZ’DEN ÖNCE VE SONRA’
 
Türkiye devrim tarihinin “Deniz’den önce ve Deniz’den sonra” şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Yalçıner, “Türkiye’de devrim ve karşı devrim arasında açılan uçurumun kapanmazlığı ve uzlaşmazlığı artık devrimin temel bir özelliği oldu. Devrimciliğin yenilenmesi Denizlerle birlikte başladı. Ne yazık ki Türkiye’de uzun yıllar sosyalizm adına gericilik yaşandı. Kemal kuyrukçuluğu yapıldı. Hatta sosyalizm bile bir dönemden Kemal’den beklendi. Bu son yıllarda zayıflamıştı. Denizlerle birlikte revizyonizmin Türkiye’deki kolu olan TKP’nin Sekreteri Şefik Hüsnü’nün uzlaşmacı çizgisini eleştirerek yürüdük. O genç yaşımızda çok fazla eksikliklerimiz oldu ama emperyalizme ve burjuvaziye duyduğumuz nefret kadar revizyonizme duyduğumuz nefret tartışılmazdı” diye konuştu.
 
‘KURTULUŞ DENİZLERLE MÜMKÜN OLACAKTIR’
 
Deniz’in eğilmez, bükülmez ve uzlaşma tanımaz tutumunun kendisini idama götürdüğünü söyleyen Yalçıner, “Devrime sarılışı ve halkına bağlılığıyla kuşkusuz ki bizlere yürümemiz gereken yolu net bir şekilde gösterdi. Türkiye’de artık reformlarla yetinme, uzlaşmacılık ya da devrimi bir kenara bırakma Denizlerden sonra mümkün değildir. Deniz Gezmiş’in halkların kurtuluşuna kadar yaşamayı sürdürecektir, sonrasında da yaşayacaktır. Kurtuluş Denizlerle mümkün olacaktır” diye ifade etti.
 
‘KEMALİZM ELEŞTİRİSİ YAPARAK AYRILDIK’
 
Denizlerin ve onların ardından yürüyenlerin Kürt halkının bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini her zaman desteklediğine dikkati çeken Yalçıner, bunun sadece kuru bir dayanışmadan da ibaret olmadığını aktardı. Yalçıner, Deniz’e yönelik “Kemalist” eleştirilerine de değinirken, kendisinin Hikmet Kıvılcımlı çizgisinden Kemalizm eleştirileri nedeniyle ayrıldığını söyledi.
 
‘DENİZ SADECE İDAM SEHPASINDA SÖYLEMEDİ’
 
Yalçıner, “Bizler ayrılırken farklı bir yol çizdik ve önce Kemalizm eleştirisinden başladık. ‘Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi’ sözü sadece Deniz’in sehpada söylediği bir söz değildi. Deniz yaşarken bunu vurguladı. THKO’ya baktığımızda bir halklar mozaiğiydi. Deniz’in sadece Kürt arkadaşlar edinmedi, Kürtlerin haklarını savundu. Biz Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını sonradan savunmaya başlamadık. Denizler yaşarken savunduk. Biz emperyalizme karşı mücadele ederken bunu sadece Türklerin bir mücadelesi olarak görmedik. Türkler ve Kürtlerin bağımsızlık mücadelesi olarak gördük. Tek bir halkın kurtuluşu bu coğrafyada mümkün değildir. Deniz’in son sözlerine baktığımızda Türkiye’de iki ittifak geçerlidir. İlki, işçiler ile köylülerin sınıf ittifakı; diğeri ise işçi sınıfıyla ezilen halkların ittifakı. Yani Türk ve Kürt halkının birliği. Bu olmadan ne demokrasi ne de sosyalizm mücadelesi başarıya ulaşamaz” şeklinde konuştu.
 
‘EGEMEN TÜRK KENDİSİNİ DE ÖZGÜRLEŞTİREMEZ’
 
Bir ulusun başka bir ulusu ezmesi durumunda kendisinin de özgür olma ihtimalinin olmadığına vurgu yapan Yalçıner, “Türkler eğer Kürtlerin yaşadığı bir ülkede egemen bir ulus olmuşlarsa, kendilerini de kurtaramazlar. Bu yol ‘Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi’ sözüyle çizilen temel bir yönelimdir” sözlerine yer verdi.
 
 ‘3’ÜNCÜ YOL BİR ZORUNLULUKTUR’
 
Halkların ortak mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Yalçıner, “birleşik mücadele” anlayışının Denizlerden bir miras olarak kaldığını ve bu mirası herkesin taşıması gerektiğine değindi. Ortak mücadele vurgusuyla bir araya gelen 7 siyasi parti ve kurumun girişimini değerli bulduğunu aktaran Yalçıner, “Millet ve Cumhur ittifakları karşısında 3’üncü bir yolun zorunluğu olduğunu uzun süredir söylüyorduk. Doğrudan halkın egemenliğini garanti altına alacak bir ittifakı oluşturma konusunda hep çalıştık. Tabii ittifak süreçleri zor ve sancılıdır. Dahil olmak isteyemeyenler ya da sonrasında ayrılanlar oldu. Geri kalanların burjuvaziye hizmet etmeden, tekellerin egemenliğini yok etmeyi dert eden devrimci bir halk ittifakı oluşturması, halkın en geniş kesimlerini bir araya getirmesi en doğrusu olacaktır. Halkın çıkarlarını temsil edecek ve diğer ittifaklara eklemlenmeyecek bir birlik istiyoruz. Buna katılmayan, politikanın dışına düşer, isimleri bile anılmaz. Kimsenin kimseye kendini dayatmadan ilerleyen böylesine bir birliktelik değerlidir” dedi.
 
DENİZLERİN GÖSTERDİĞİ YOL
 
Denizlerin bugüne ışık tutan devrimci pratiklerine atıfta bulunan Yalçıner, “Yürüyeceğimiz yol, işçi sınıfı ve halkların kurtuluşu yolu olmalıdır. Denizler enternasyonalisttiler. Filistin halkı için de sonuna kadar savaştılar. Bütün dünyada kurtuluş ortak mücadeleden geçer. Denizlerin bize gösterdiği yol budur” dedi.
 
MA / Fırat Can Arslan

Diğer başlıklar

09/05/2022
09:00 Bir yılda çöken Kobanê Davası’nın anatomisi
09:00 09 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
08:35 Alparslan Kuytul gözaltına alındı
07:38 Kürt sanatçılardan saldırılara karşı ulusal birlik çağrısı
08/05/2022
23:21 Nijerya’da silahlı saldırı: 48 ölü
23:17 UNICEF: Suriyeli 12,3 milyon çocuk insani yardıma muhtaç
22:40 Beşar Esad’dan İran’a ziyaret
22:36 'Demans' Batman'da izleyici ile buluştu
20:11 Koronadan 9 yeni vefat
19:25 İstanbul’da kadınlar savaşa karşı yürüdü
18:02 Malatya'da 150 küçükbaş hayvan öldü
17:35 Van'da Anneler Günü etkinliği
16:05 Annelerden KDP’ye tepki: Kirli savaşı durdur
15:14 Hukukçulardan Kobanê ve Gezi değerlendirmesi: Mesajı almayacağız
14:40 Buldan: Korkulu rüyaları olmaya devam edeceğiz
14:29 Giragos Ermeni Kilisesi’nde 7 yıl sonra ilk ayin
14:22 Nusaybin’de yürüyüş: Bu kirli savaşı bitirin
14:08 Gençlerden Emine Şenyaşar’a Anneler Günü ziyareti
13:13 Van’dan demokrasiye sahip çıkma çağrısı
12:58 HDP’de kongre öncesi kadın konferansı başladı
12:57 ÇGD: Gazetecilere yönelik baskılar sürüyor
12:06 Anneler Nusaybin’den seslendi: Savaşa karşı sınıra akalım
11:17 Kürt Dil Bayramı çeşitli etkinliklerle kutlanacak
11:03 Mahkeme deniz dolgusunu uygun bulmadı
10:48 Elkoca katledilmeden önce 30 kez emniyete başvurmuş
09:39 ‘Tu ne Gara yî’ oyununun prömiyeri yapıldı
09:37 Federe Kürdistan Bölgesi’nde 100 bin imza toplandı
09:30 Güven’den annelere mektup: Umut zaferden değerlidir
09:14 Alevilerden savaşa karşı birlikte mücadele çağrısı
09:12 Avukat Coşkun: MİT ve TEM tutukluları itrafçılığa zorluyor
09:11 Hücre cezası verilen tutuklunun infazı yakıldı
09:08 Cezaevi Gözlem Kurulu’ndan infaz yakma sorusu: Öcalan sizin için ne ifade ediyor?
09:07 Şengal Caddesi’nin isminin değiştirilmesine tepki: Zihniyet hiç değişmedi
09:05 Gazeteci Hujebrî: Türkiye, KDP’nin ihanetiyle başarılı olmaya çalışıyor
09:04 'Şenyaşar davasında bakan ve vali tanık olmalı'
09:01 ‘20 yıllık dönemlerinin sonuna geldiler’
09:00 08 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
07/05/2022
21:00 Koronadan 11 kişi daha hayatını kaybetti
20:51 Kolber Mihanî’nin cenazesi 4 ay sonra bulundu
20:41 ‘Tutuklular büyük bir zulüm altında’
20:20 Sol Parti’den HDP’ye ziyaret
20:16 Diyarbakır’da Ben û Sen sergisi
19:53 Ceylanpınar’da 9 yaşındaki çocuk başından vuruldu
19:38 Avrupa’da saldırılar protesto edildi
19:23 Surp Giragos Kilise'si 7 yıl sonra açıldı
18:53 Haliç Tersanesi’nde yangın
17:42 Amedspor ligi 2’nci sırada tamamladı
17:02 Çimento fabrikasına tepki: Araçların önü kesildi
16:40 Mehmet Aslan’ın katlettiği Elkoca defnedildi
16:27 Irak ordusunu protesto eden halka saldırı
16:17 Şengal'de KDP provokasyonu sürüyor
16:13 HPG'den patlamada ölen turiste ilişkin açıklama
15:58 Hasta tutuklular için 400’üncü eylem
15:31 Gabar’da 2 asker yaşamını yitirdi
15:29 Kürtçe film, Ca Foscari Kısa Film Festivali'nde yarışıyor
15:19 Mersin’de Üç Fidan anıldı
15:09 Ağır hasta tutuklu Yıldırım hücrede tutuluyor
14:48 Cizre’de 10 çocuk gözaltına alındı
14:29 İHD, ağır hasta Sıddık Güler'in durumuna dikkat çekti
14:29 Êzidxan Asayişi komutanı: Irak birliklerinin çoğunluğu çekilmedi
14:23 KESK: 35’inci madde uygulaması sonlandırılsın
14:01 Ağır hasta tutuklu Seyithan Ay 30 yıl sonra tahliye edildi
13:40 Yüksekova'da savaşa tepki: Halkın duruşu geleceğimizi belirleyecek
13:35 Cumartesi Anneleri kaybettirilen Mehmet Ayşin için adalet istedi
13:27 HDP önünde darp edilen avukat: Polisin talimat aldığı belliydi
13:04 Destar'ın 4'üncü sayısı çıktı
12:40 Şenyaşar ailesi: Kötü yönetim felakettir
12:23 Barzani ailesinin milyar dolarlık servetinin yankıları sürüyor
12:01 Kayıp yakınları: Askeri operasyonlara son verilsin
11:54 Başaran'a saldırıya kadınlardan cevap: Geri adım yok
11:49 HDP önüne götürülenlerin Soylu ile fotoğrafı çıktı
11:18 2014'te Şengal'e ilk ulaşan YPG'li: Binlerce peşmergenin kaçtığını gördük
10:58 Kutlu: AKP-MHP her tıkandığında HDP’ye saldırıyor
10:52 HDP, Karadeniz Konferansı’nın sonuç bildirgesini açıkladı
10:18 Özdağ: Türkiye’yi iç savaşa sürükleyen Soylu ve benzerleridir
10:15 Cizreliler: Saldırılardan korkmuyoruz, HDP bizim partimizdir
10:15 Esmer Tunç: En güzel hediye birlik ve beraberliktir
10:14 Sibel Balaç’ın annesi: Kızımın sesini öldükten sonra değil, şimdi duyun
10:13 Cudi’de çatışma Zap planını bozdu
10:00 Öcalan’a yeniden 6 aylık avukat görüş yasağı verildi
09:51 ‘Şengal’e saldırıların temelinde KDP’nin ihanet politikaları var’
09:48 Türkiye’nin saldırılarına sokaktan tepki: Bu savaştan vazgeçilsin
09:36 Bakanlık AİHM kararını hatırlattı, mahkeme muhalefet etti
09:36 Erdoğan’ın manevi kızı tarihi Medresa Sor’a göz dikti
09:33 Adalet Nöbeti’ndeki anneler: Çiçek değil, çocuklarımızı istiyoruz
09:33 Anna Campbell’in Efrîn’de tutulan cenazesi için ailesi AİHM’e gidiyor
09:11 Deniz Poyraz anısına öykü kitabı: Bir Deniz Tanıdım
09:07 ‘Adaletin geldiği gün Anneler Günü’nü kutlayacağız’
09:06 30 yıl sonra tahliye olanlar: Kanseri aspirinle tedavi etmeye çalışıyorlardı
09:05 MED-DER’den Kürt Dil Bayramı etkinliklerine katılım çağrısı
09:04 ‘Demans’ Batman’da izleyiciyle buluşuyor
09:00 07 MAYIS 2022 GÜNDEMİ
06/05/2022
23:05 Şehba ve Efrîn’e bombardıman
21:49 Küba’da patlama: 8 ölü, 30 yaralı
21:38 Ekoloji Film Günleri başladı
21:01 Koronadan 7 kişi daha hayatını kaybetti
20:28 Uzaklaştırma kararı bittiği gün katledildi!
18:58 DAKAP: Kadınlar bu erkek zihniyeti duvara çivileyecek
18:53 İstanbul’da bir kadın katledildi
18:07 HDP’den Kozluk, Bekirhan ve Sason’a ziyaret
17:49 İranlı Kürt mülteci Azimitbar sanat ödülüne aday gösterildi
17:41 HDK: Deniz’lerin direniş mirası yegane yoldur
17:37 Yüksekova’da yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı
17:16 Japonya’daki Kürtleri anlatan ‘Benim Küçük Ülkem’ filmi gösterimde
17:01 HDP’ye dayanışma ziyaretleri gün boyu sürdü
16:23 HDK: Halklar, çiviyi faşist rejimin yıkılışı için çakacak
16:17 Gazeteci Halis Taşgir yaşamını yitirdi
15:24 Öcalan’ın aile ve vasisinden görüşme başvurusu
15:14 Garê’de KDP’ye ait drone düşürüldü
15:14 AYM: Kapalı görüşlerin kayda alınması hak ihlali
15:13 Tepkiler üzerine Kürtçeye de yer verildi
15:08 HDP'ye saldırıya tepkiler sürüyor: Direnişi büyüterek yanıt vereceğiz
14:44 AP Türkiye Raportörü Amor’dan HDP’ye destek mesajı
14:26 BM Irak Temsilcisine Şengal mektubu
14:25 Van, Iğdır ve Patnos cezaevlerinde yaşananlar mevzuata uygunmuş!
14:19 Barış Anneleri Meclisi: Barzanî ihanetten vazgeçsin
14:13 Sahra hastanelerine çok sayıda uzman doktor getirildi
14:09 Üç Fidan anılıyor
13:37 Hıdırellez’de öne çıkan dilekler
13:36 Yılmaz’ın ailesi Silivri Cezaevi önünde: Failler ortaya çıkarılsın
13:25 6 partiden HDP’yle dayanışma çağrısı
13:12 TKP’den HDP’ye dayanışma ziyareti
13:02 Kürdistani İttifak Grubu’ndan HDP’ye saldırıya tepki: Soylu istifa etmeli
12:39 Sancar: Denizlerin mirasına ortak olmaktan onur duyuyoruz
12:19 Şenyaşar ailesi 424 gündür eylemde
12:19 Tuzla tersanesinde yaşanan patlamada 5 işçi yaralandı
12:18 İçişleri Bakanlığı’na yürüyen Özdağ’dan Soylu’ya: Görevin bittiğinde tutuklanacaksın
12:16 HDP, Karadeniz Bölge Kadın Konferansı’nı gerçekleştirdi
12:00 Sıddık Güler ölüme terk edildi: Duvarlara tutunarak görüşe geldi
11:53 Spectrum House’tan mülteciler raporu: Öncelikli anlayış asimilasyon
11:42 Başaran: Savaş çığırtkanlığı iktidarı kurtaramayacak
11:40 IHRNGO: İran idam cezasını şantaj aracı olarak kullanıyor
11:28 Marinos’a ambargo 15 gündür sürüyor
11:26 ‘Güvenlik’ politikasının faturası: Ulusal savunmaya 70 milyar, sınır duvarlarına 200 milyon harcandı
11:20 Urmiye Cezaevi’nde 8 aylık hamile Kürt tutuklu açlık grevinde
11:07 HDP: Hızır tüm insanlığa adalet, barış ve özgürlük getirsin
10:41 HDP: Üç Fidan’ın miraslarına sahip çıkacağız
10:41 Hemo: DAİŞ bize saldırdığında neredeydiniz?
10:36 Üç Fidan’ın ardından 50 yıl: Kurtuluş ortak mücadeleden geçer
10:33 KDP engeline rağmen Êzidîler Şengal’e döndü
09:57 Figen Yüksekdağ: Gezi’den Kobanê’ye direniş haktır
09:30 TAJÊ: Kadınlar işgale geçit vermeyecek
09:29 Savcı ikinci iddianamede de tecavüzü görmedi
09:17 30 yıl sonra tahliye olan 2 kardeş: Özgürlük hep birlikte olur
09:03 Yetkililer Drakula böceğine karşı önlem almadı
09:03 ‘Herkes tutuklu ailelerine destek olmalı’
09:02 Birol: Demokratik Türkiye için mücadelemizi yükselteceğiz
09:02 Timur: Adaletsizlik olduğu sürece eylemdeyiz
09:02 Kilis Cezaevi’nde 7 tutuklu 15 gündür açlık grevinde
09:00 Sınır ötesinde psikolojisi bozulan 10 uzman çavuş istifa etti