Peköz: Ankara’nın stratejisinde Hewlêr dahil Kürtlere yer yok

img
ANKARA - Siyaset bilimci Mustafa Peköz, Ankara'nın bölgesel stratejisinde Hewlêr dahil Kürtlere yer olmadığını söyledi. Peköz, değişen denklemler nedeniyle Türkiye'nin Irak ve Suriye’yi terk etmek zorunda kalacağını belirtti. 
 
Türkiye’nin 2021 yılının Nisan ayından bu yana Federe Kürdistan Bölgesi’nde bulunan Metîna, Zap, Xakurkê, Avaşîn, Bradost ve Heftanîn bölgelerine yönelik havadan ve karadan saldırıları sürüyor. KDP destekli saldırılar, Temmuz ayı itibariyle farklı bir boyuta evrildi. Türkiye, günlerdir Duhok'un Amêdiye ilçe kırsalına askeri sevkiyat gerçekleştirerek, bölgeyi yoğun bir şekilde bombalıyor. Birçok köy saldırılar nedeniyle boşaltıldı. Ayrıca köylere giden yollarda kontrol noktaları kuruldu. Irak merkezi hükümetinin sessiz kaldığı saldırıların önümüzdeki günlerde daha da genişletileceği öngörülüyor. 
 
Siyaset bilimci Dr. Mustafa Peköz, bölgedeki son gelişmelere dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
Yeni saldırılar, Esad ile yakınlaşma çabaları ve Ortadoğu ülkelerine dönük verilen "barışçıl" mesajlar... Türkiye'nin Ortadoğu politikasında bir değişikliğe gittiği şeklinde yorumlanıyor. Katılır mısınız? 
 
Türkiye’nin Ortadoğu merkezli bölgesel politikasının başarısız kaldığı, belirlenen stratejik hedeflerinin hemen hemen hiç birinin gerçekleşmediği görülüyor. Özellikle son 12 yıldır devam eden bölgesel politikasının özü, sadece bölgesel güç olma değil, esasen ülkenin fiziki sınırlarının geliştirilmesiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin Suriye stratejisini belirlenirken "Ya büyüyeceğiz ya küçüleceğiz" demişti. Bu yaklaşım aynı zamanda dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun belirlediği ‘strateji derinlik’ politikası ile de uyumluydu. Böylelikle Türkiye sınırsal olarak küçülemeyeceğine göre büyütülmesi gerekiyordu. Bir başka ifadeyle Suriye’nin iç krizi gerekçe gösterilip, defacto bir durum yaratılarak Suriye topraklarının bir kısmı fiilen ilhakı hedeflenmişti.
 
 
Ankara'nın Irak ve Suriye politikaları başarısız oldu. Oluşturduğu politikalardan sessizce vazgeçti. Çünkü bölgesel ilişkiler hızla değişmeye başladı. Bu nedenle bölgesel ilişkilerden izole olmak istemedi. 
 
Gelinen aşamada Ankara’nın Libya, Doğu Akdeniz, Irak, Suriye politikaları esasen başarısız kaldı. Bu alanları dair oluşturduğu politikalardan ‘sessizce’ vazgeçti. Örneğin nerede ‘Mavi Vatan’ stratejisi. Kimse konuşuyor mu? Libya konusu Ankara’nın gündeminde olduğunu kim söyleyebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2012 yılında en geç 6 ay içerisinde “Şam'da Emevi Camii'nde namaz kılacağı” demişti. Şimdi Esad ile görüşmek için bütün yolları deniyor. Türkiye zorunluluktan politika değişikliğine gidiyor. Çünkü bölgesel ilişkiler hızla değişmeye başladı. Bu nedenle bölgesel ilişkilerden izole olmak istemeyen Ankara, Suriye politikasını değiştirmeye başladı. Zorunlu ve kaçınılmaz bir durumdur. Ankara, yeni bir politik denklem oluştururken ve kendisine yeni bir alan oluşturmaya çalışırken Suriye'deki güç dengelerine göre gerçekçi bir strateji oluşturmaktan halen oldukça uzaktır.
 
Türkiye, Federe Kurdistan Bölgesi'ndeki saldırılarını genişletti. Erdoğan’ın NATO Zirvesi’nde de bu saldırılara destek aldığı belirtiliyor. Böylesi bir durum söz konusu mu?
 
Ankara’nın Kürdistan Bölgesi Yönetimi sınırları içerisinde başlattığı askeri operasyon, uluslararası alanda da tartışılmaya başlandı. Bu nedenle Washington’da NATO zirvesine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Fidan’ın arka plan diplomasisindeki en önemli gündem maddesinin Ankara’nın Irak sınırları içerisinde başlattığı operasyona politik destek olduğu kamuoyuna yansıdı. ABD Dışişleri Bakanı Sözcüsü Matthew Miller'in ‘Ankara, Bağdat ve Hewlêr ile koordinasyon sağlanmalıdır’ uyarısı yapması, ayrıca Bağdat’ın ‘Yeşil ışık yakılmadı’ uyarısı dikkat çekti. Washington "sınırları belirlenmiş” bir operasyona onay verileceği konusunda Türk Dışişleri Bakanı’nı uyardıklarını belirtiliyor. ABD, Türkiye’nin bölgede yapacağı askeri operasyonlarla ‘bölgede kalıcılaşmak’ gibi bir planı hiç bir şekilde düşünmemeleri ve bu yönlü girişimlere yönelmemeleri konusunda uyardığı belirtilmektedir.
 
Bu nedenle Türkiye’nin başlattığı operasyonda ABD’yi hesaba katmadan hareket etmesinin askeri ve politik riskleri tahmin edilenden fazla olacaktır. Erdoğan’ın NATO’nun Rusya ve Çin’e karşı belirlediği yeni dönem askeri stratejiye onay vermesinin karşılığında, IKBY sınırları içerisinde yürütülen operasyona ‘üst düzeyde destek vermeleri’ talebi karşılık bulmadığı söylenebilir. Şu noktanın unutulmaması gerekir; Türkiye, NATO üyesi bir ülke. Bu nedenle NATO’nun özellikle de ABD’nin Türkiye’nin operasyonlarına açıktan tutum alması veya önlemler alması beklenemez. Böyle bir beklenti de son derece yanlış olur. Gerçekçi olmaz. Ancak Erdoğan’ın Türkiye'nin Kürdistan Bölgesi Yönetimi sınırlarında başlattığı operasyon için NATO’dan açık destek alamadığını söyleyebiliriz.
 
Temmuz ayı itibariyle başlatılan yeni saldırıları göz önünde bulundurduğumuzda Bağdat'tan Ankara'ya yeşil ışık yakıldığını söyleyebilir miyiz?  
 
Bağdat yönetimi, Türkiye'nin PKK'ye yönelik başlattığı operasyonun uzun vadede Irak’ın çıkarlarına hizmet edeceğini biliyor. 'Medya Savunma Alanları' olarak tanımlanan bölgelerde, PKK’nin askeri güçlerinin etkisizleştirilmesi ya da buradaki kontrolünü kaybetmesi hiç şüphesiz ki Bağdat’ın işine geldiği açıktır. Bağdat'ın PKK’yi ‘terörist’ görmemesine rağmen son dönemlerde yaptığı açıklamalar dikkat çekicidir. Örneğin PKK'nin ormanları yaktığına yönelik ileri sürülen iddialar, esasen PKK'ye yönelik operasyonlara dolaylı bir meşruluk bir zemin hazırlama çabasıdır. Bu nedenle yüksek tonda bir tepki göstermemekle birlikte gelişmelerden rahatsız olmaya başladığı söylenebilir. Hatta Dışişleri Bakanlıkları ve istihbarat birimleri arasında ciddi bir koordinasyonun olduğu belirtiliyor. Bu nedenle Bağdat’ın onay vermesiyle, Ankara’nın onay aldığı algıları nispeten birbirinden farklıdır.
 
Bağdat yönetimi sürece nasıl bakıyor?
 
Bağdat yönetimi, PKK’nin bölgedeki askeri gücünden esasen rahatsız ancak bugünkü koşullarda PKK ile bir çatışmaya girmek istemediği açık. Bu nedenle Ankara'nın başlattığı sınırları belirlenmiş bir operasyonu açıktan olmasa da desteklediği anlaşılıyor. Ancak ‘sınırsız' bir operasyona karşı olduğunu ve bu konuda bir uzlaşmanın sağlanmadığına dair yapılan açıklamalar sorunun giderek ciddileştiğini gösteriyor. Asaib Ehli Hak Hareketi Şii Lideri Qeys El- Xezali; “Türk ordusu tüm Irak topraklarından çekilmeli”  açıklaması ciddi bir etki yarattı. Çünkü Şii toplumunun önemli bir kesimi, Türkiye’nin askeri operasyonuna karşı çıkıyor. Irak Başbakanı Sudani, Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’ni toplayıp gerekli değerlendirmeyi yaptıktan sonra Ulusal Güvenlik Danışmanı Qasım Ereci başkanlığındaki bir heyeti Hewlêr’e gönderdi. Gelen bilgiler çerçevesinde bir durum değerlendirmesi yapılacağı açıklandı.
 
 
Bağdat'ın açıklamaları ve Ankara'nın çabaları sorunun politik bir krize dönüşmeye başladığını gösteriyor. Türkiye'nin kalıcılaşma niyeti Bağdat tarafından kabul görmeyecektir. 
 
Bağdat'ın operasyona sınırlı bir destek verdiğini ve bunun belirlenen sürede tamamlanması gerektiğine ilişkin diplomatik kanallarla yaptığı açıklama ile Ankara’nın operasyon alanını genişletme çabaları, sorunun politik bir krize dönüşmeye başladığını gösteriyor. Ankara'nın, bugünden yaklaşık 30 kilometre derinlikte bir alan kontrolü sağlamaya çalışması ve bölgede kalıcılaşmaya yönelik niyetleri, Bağdat tarafından kabul görmeyecektir. Bu nedenle Bağdat'ın askeri ve politik yetkililerinin arka arkaya yaptığı açıklamalar, Türkiye'ye bir uyarı niteliğinde olduğu söylenebilir.
 
KDP'nin Ankara'ya verdiği destek çokça tartışılan konuların başında geliyor. Buna dair neler söylersiniz? 
 
Türkiye'nin bu operasyonu Erbil yönetiminin aktif desteği ile yürüttüğü, askeri birliklerini Duhok ve Erbil üzerinden çatışma alanlarına sevk ettiği görülüyor. Bazı geçişlerde Türk askeri araçlara Kürdistan bayrağı arması takıldığı ve belirli yerleşim bölgelerin boşaltılması için pêşmergenin devreye sokulduğu belirtiliyor. Bu nedenle Türkiye, Bağdat'tan çok Erbil yönetimi ile hareket etmeye özel bir önem veriyor. Çünkü her dediğini yaptırma şansına sahiptir.
 
Erbil yönetimi, özellikle Barzaniler, Ankara’nın operasyonuna dahil olmadıklarını sıklıkla dile getirmelerine rağmen kimse bu tür açıklamalara inanmıyor. Halkın tepkisini çekmesine ve Amêdiyê gibi bazı bölgelerde protesto eylemleri başlamasına rağmen Erbil yönetiminin Ankara'ya sınırsız askeri ve lojistik desteğin verilmesinin bir nedeni de ‘Medya Savunma Alanları’ olarak tanımlanan bölgelerde PKK'nin askeri güçlerinin çıkartılarak kendilerine teslim edilmesi arzusudur. Ancak Ankara, bölgeyi PKK’nin askeri güçlerinden arındırabilirse, peşmergeye değil Bağdat askeri güçlerine teslim etmesi çok daha yüksek bir olasılıktır. Çünkü Ankara’nın bölgesel stratejisinde Erbil dahil Kürtlerin yeri yok.
 
Barzanilerin Ankara’ya desteğinin altında başka ne gibi nedenler olabilir? 
 
Barzanilerin Türkiye’de çok ciddi düzeyde ekonomik yatırımları bulunuyor. Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan bir haberde, Barzanilere ait -gıda, inşaat, tarım, lojistik ve akaryakıt alanında- 400’den fazla firmanın olduğu belirtilmişti. Türkiye’de kurdukları şirketlerin ortakları genellikle iktidara çok yakın kişilerdir. Barzani ailesinin 50 milyar dolarlık bir servetinin olduğu ve bunun ciddiye alınabilir bir kısmının da Türkiye’de yatırıma dönüştürüldüğü sıklıkla dile getirilir. Bu nedenle Ankara ile kopması çok zor olan çıkar birliği bulunuyor.
 
 
Barzanilerin Türkiye'de çok ciddi ekonomik yatırımları bulunuyor. Bu nedenle Ankara ile kopması çok zor. Diğer sorun ise Barzanilerin kendi aralarındaki iç iktidar çatışmasıdır. Türkiye ile olan ilişkiler Barzaniler için son derece önemlidir. 
 
Diğer sorun ise Barzanilerin kendi aralarındaki, yani Erbil’deki iç iktidar çatışmasıdır. Yani Erbil’in Ankara’yı çok yoğun olarak desteklemesinin bir başka boyutu da Barzaniler arasındaki iktidar savaşıdır. Baba-oğul Mesut-Mesrur Barzani ile yeğeni ve aynı zamanda damadı Neçirvan Barzani arasında iktidar rekabeti olduğu biliniyor. Türkiye ile olan ekonomik ve askeri ilişkiler, Barzaniler için son derece önemlidir. Bu nedenle hem Mesut-Mesrur hem de Neçirvan, Ankara’nın askeri operasyonuna aktif destek vermeleri, iç iktidar çatışmasıyla da ilişkili olduğunu söylemek yanlış olmaz. Türkiye’nin başlattığı operasyonda beklenilen sonuç alınmadığında Erbil’deki iç iktidar çatışması beklenilenden çok daha hızlı ve karmaşık hale gelebileceğini söyleyebiliriz. Başarısızlıkta Barzaniler kendi içinde birbirlerini suçlamaları kimseye şaşırtıcı gelmemelidir.
 
Türkiye yeni saldırılarla hedeflerine ulaşabilir mi?
 
Türkiye, yaklaşık 30 kilometre derinliğinde bir yığınak yapmasına rağmen stratejik bir sonuç alması konusunda ciddiye alınabilir bir veri ortaya çıkmış değil. Türkiye, tank, top, helikopter, uçak, İHA ve SİHA gibi sistemlerle çok kapsamlı bir operasyon başlatmasına rağmen halen etkili bir sonuç elde edemediği belirtiliyor. Türkiye'nin bölgede hiçbir toplumsal dinamiği bulunmuyor. Çatışma alanı içerisinde olan köyleri ve mezraların boşaltılmaya başlanması aslında Türk açısından çok ciddi bir risk oluşturduğu açıktır. Bölge halkının tepkisinin artmaya başladığı, bu tepkinin Irak geneline yayılması durumunda Bağdat ve Erbil üzerindeki toplumsal baskının artacağı anlamına gelir. Bu nedenle Türkiye’nin askeri birliklerinin belirli bölgeleri kontrol altına alarak savaşın sürekliliğini sağlaması zor olduğu görülüyor.
 
Bu saldırılarda size göre esas hedef nedir? 
 
Türkiye, Metîna-Zap-Gare arasındaki bölgeleri kontrol altına alarak, hem PKK’nin etkin olduğu Şengal ve Kuzey ve Doğu Suriye ile ilişkinin kesilmesini hem de Kandil’e geçiş bölgelerini denetim altına almayı amaçlıyor. Bugüne kadar birçok defa denenen ama başarısız olan bu askeri stratejiyle yeniden sonuç alınacağı konusunda ciddi kuşkular var. Çünkü, bölgenin bütününün kontrol edilmesi için Türk askeri birliklerinin çok büyük bir güçle orada kalıcı olması gerekiyor. ABD, İran, Suudi Arabistan gibi küresel ve bölgesel güçlerin Ankara’nın bölgedeki askeri olarak kalıcı olmasına kesinlikle karşı olduklarını açıkladılar. 
 
 
Türkiye, Kandil'e geçiş bölgelerini denetim altına almayı amaçlıyor. Bugüne kadar birçok defa denenen ama başarısız olan bu askeri stratejiyle yeniden sonuç alınacağı konusunda ciddi kuşkular var.
 
Türkiye'nin başlattığı bu operasyonda hem asker ölümlerinin hem de askeri teknik ekipman kayıplarının artması, Türkiye'nin iç dinamiklerinde de sorgulanmaya başlanacaktır. Sonuçta ekonomik krize rağmen milyonlarca doların harcanıyor ve buna rağmen beklenilen sonucun alınamamasının politik faturası iktidara çıkacaktır. Ankara, arzu etmesine rağmen bölgede istediği kadar kalamayacağını biliyor. Bunun için belirli bir zaman dilimi içinde etkili sonuç alması gerekiyor. Bu nedenle hedeflediği askeri ve politik stratejisinin başarısı sanıldığı gibi kolay olmayacağı ve özellikle iktidarı çok daha fazla zorlayacağı açıktır.
 
PKK, bu süreçten nasıl etkilenir? 
 
Bölgede gelen haberlere göre PKK ile Türk ordu birlikleri arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. Askeri uzman değilim ama PKK’nin askeri olarak alan kontrolü gibi bir stratejisi olmadığı ve daha çok hareket halindeki güçlerle, Türkiye’nin askeri güçleriyle çatışma halinde oldukları belirtiliyor. Bu nedenle Türk ordu birliklerinin PKK ile çatışmayı çok geniş bir alana yaymak zorunda kaldığı/kalacağı, bunun da ciddi güvenlik sorununa yol açacağı vurgulanıyor. Yerel kaynakların verdiği haberler dikkate alındığında PKK’nin de ‘Medya Savunma Alanları’ olarak tanımladığı bölgelerde özellikle lojistik destek bakımından zorlanacağı belirtiliyor.
 
PKK’nin yeni tip silah kullanıldığı da gündeme geldi…
 
PKK’nin askeri terminolojisine ‘hava gücü ve hava savunma sistemi’ gibi kavramları eklemesi dikkat çekmeye başladı. Bunun sahadaki yansımaları olduğu söyleniyor. Daha önce yaptığım bir değerlendirmede ‘PKK’nin yeni silah sistemleri denemesinin kimseyi şaşırtmaması gerektiğini’ belirtmiştim. Son zamanlarda basına yansıyan haberlerde bu durum çok net olarak ortaya çıktı. Birçoklarının sandığı gibi PKK, Türkiye’nin bölgede çok kapsamlı bir operasyondan sonra hızla çıkmasını istemez. Çünkü Türk ordu birlikleri ne kadar uzun süreli kalırsa, çok daha fazla kayıp verecek ve yıpranması çok daha fazla olacaktır. PKK’nin savaş stratejisi uzun süreli, hareket halindeki askeri güçlerle eylem gerçekleştirmesi üzerine kuruludur. Türk askeri birliklerinin geniş bir coğrafyaya yayılmış olması, PKK’nin saldırılarına açık hale gelmesi demektir.
 
Türkiye sadece Irak’ta değil, Suriye’de de yeni bir süreç başlatmak istiyor. Bu girişime dair değerlendirmeniz ne olur? 
 
Türkiye’nin Suriye politikası başarısız oldu ve yeniden bir arayışa girdi. Bugün politik realite Esad’ın artık kalıcı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle Şam, kazananlar kulübünde yer alıyor. Aynı şekilde Kürtlerin ağırlıkta olduğu Kuzey ve Doğu Suriye'de kurulan Özerk Yönetim kurumsallaştı ve fiilen bir devlet statüsüne ulaştı. Böylelikle Suriye'de Şam’dan sonra kazananın ikinci güç merkezinde Kürtlerin olduğu Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi oldu. 
 
 
Şam, kazananlar kulübünde. Şam'dan sonra kazanan ikinci güç Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi. Radikal İslamcı grupların Suriye'nin geleceğinde yerleri yok. Türkiye de kaybedenler grubunda. 
 
Radikal İslamcı örgütler, halen İdlib ve El-Bab gibi yerlerde varlıklarını sürdürseler de politik olarak kaybettiler. Yani Suriye’nin geleceğinde bir yerleri yok. Türkiye'nin belirdiği Suriye politikası da fiilen başarısız kaldı, yani çöktü. 12 yıl sonra Türkiye'nin Suriye politikasını değiştirmesi yanlışlığı kabul etmesinden çok bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Yani Türkiye’de kaybedenler grubunadır. Ankara bu gerçeği görüyor. Bu nedenle Ankara, Suriye politikasının değiştirilmesinin kaçınılmaz olduğunun bilincindedir. Aksi taktirde hem bölgesel ilişkilerde hem de ilk politik dengelerde Ankara'nın çok ciddi bir şekilde zorlanacağı görünüyor. Bu bakımdan Esad ile görüşme sürecini başlatarak aslında bir nefes alma hamlesi olarak değerlendirilebilir
 
AKP'nin Esad ile görüşmede öne sürdüğü şartın Kuzey ve Doğu Suriye’deki yapının tasfiyesi olduğu belirtiliyor. 
 
Türkiye, geçmişte Esad'ın önüne onlarca talep koyuyordu. Ancak gelinen aşamada Türkiye'nin bütün şartları bir kenara bırakıp sadece bir konuda Şam rejiminden güvence almak istiyor. Bu da Kuzey ve Doğu Suriye'de kurulan yapının tasfiye edilmesidir. Eğer bu konuda Şam rejiminden bir güvence alırsa Suriye'nin genelinden çekilip bütün sınırları önce Rusya’ya sonra da Şam'a teslim edecektir. Türkiye'nin Ortadoğu stratejisinde her şey var ama Kürtlerin politik, toplumsal ve kültürel bir statü elde etmesi yok. Çünkü Suriye'de iktidar gücü olan Baas Partinin aşamalı bir şekilde Kürtlerle özerklik statüsünü konuşacağı ve Rusya'nın da bu yönlü ciddi teşvikleri olduğu biliniyor. Önümüzdeki süreçte Suriye'de federatif yapıyı oluşturan bir anayasanın kabul görmesinin kimseyi şaşırtmayacağı gibi buna yönelik bazı hazırlıkların yapıldığı biliniyor.
 
 
Türkiye, Suriye'de Kürtlerin elde ettiği statünün tasfiye edilmesi için bütün olanakları kullanacağı açıktır. Bunu başarabilir mi? Başaramayacağı çok açıktır. Bu nedenle iktidarın Kürtlerle diplomatik ilişki kurması Ankara’nın çıkarlarına daha uygundur.
 
İşte Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'de belediye seçimlerinin dahi yapılmasına karşı çıkması ve bunu engellemek için bütün diplomatik ve politik gücünü kullanması, Özerk Yönetimin Esad rejimi tarafından kabul edilmesi kaygısıdır. Bu nedenle Suriye'deki Kürt sorununun Türkiye'nin bir iç sorunu olarak görülmesi bir tesadüf olmayıp, aynı zamanda bir realite oluşturuyor. Çünkü Irak'tan sonra Suriye'de de Kürtleri kapsayan federatif bir yapının kabulü, Türkiye'nin Kürt sorunu ile çok daha kapsamlı bir şekilde yüzleşmesine yol açacaktır. Bu süreci engelleyebilmek için Suriye'de Kürtlerin elde ettiği statünün tasfiye edilmesi için bütün olanakları kullanacağı açıktır. Bunu başarabilir mi? Başaramayacağı çok açıktır. Bu nedenle iktidarın, Suriye’de Kürtlerin politik-toplumsal gerçeğini kabul ederek diplomatik ilişki kurması Ankara’nın çıkarlarına daha uygundur.
 
Ankara’nın belki de bu düzeydeki son operasyonu olacaktır. Burada beklenilen sonucu alır veya alamaz; hem Irak’ı hem de Suriye’yi terk etmek zorunda kalacaktır. Bölgesel denklem hızla değişiyor. Her iki ülkede güçlerini tutmaktan ısrar etme süreci tamamladı. Kürtlerin bölgesel tasfiyesi konusunda ısrarcı olsa da, Irak ve Suriye’de bu şart üzerinden bir anlaşma sağlamak istese de, beklenilen sonucu alması zor olacak. Çünkü kararı, Ankara’nın dayatmaları değil, iki ülkenin iç dinamikleri verecektir. Her iki ülke de Kürtler için geri dönülmeyen bir süreç işliyor ve bu daha bir üst aşamaya geçecektir. Ankara, Kürtlerin tasfiyesi üzerinden yürüttüğü politikayı bırakmalı ve Kürtlerle politik-diplomatik ilişki kurarak kendisine alan açmalıdır.
 
MA / Selman Güzelyüz

Diğer başlıklar

20/11/2025
23:54 Maduro’dan Karayip'ler için ‘ağır silah’ ve ‘füze’ talimatı
22:50 Edirne’de kadın cinayeti
22:21 Tecavüze uğrayan çocuk yoğun bakımda
22:11 DEM Partililerden MESEM tepkisi: Çocukları öldürüyor
21:34 Trump’tan Zelenski’ye Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sonlandırmak için taslak
21:19 Almanya’da Kürt Çocuk Korosu’na 'Entegrasyon' ödülü
21:13 Bina ilaçlamasında 7 kişi hastaneye kaldırıldı
21:07 Eğitim Bakanı’na tepki: Bir yılda bin 300 öğrenci gözaltına alındı
20:33 Rojin Kabaiş'in ağabeyi: Telefonun İspanya'ya gönderilmesi için dilekçe verdik
20:29 Amûdê, Şam ve Halep'te 25 Kasım etkinlikleri
20:06 İran'da tutsak Zeyneb Celaliyan’ın tedavisi engelleniyor
20:01 Bütçe görüşmeleri: Son bir yılda 1 milyon çocuk eğitimden koptu
19:47 Merkez Bankası soruşturmasında bir tahliye daha
19:03 Pirsûs katliamı davasına çağrı
18:59 Böcek ailesinin kaldığı otelin sahibi ve çalışanına yakalama kararı
18:55 Kuzey ve Doğu Suriye'de çocuk haklarına dikkat çekildi
18:49 Mûş'ta bir kadın katledilmek istendi
18:40 Gazze: İsrail saldırıları devam ediyor, tankları ilerliyor
18:11 Gülizar Yıldız’ı katleden Remzi Kayaalp'a ağırlaştırılmış müebbet
17:55 ABD-Çin Komisyonu: Çin deniz altı iletişim kablolarını kesmeyi amaçlıyor
17:47 11'inci Yargı Paketinin meclise gelişi ertelendi
17:40 Kadınlardan 25 Kasım çağrısı: Sokaklar bizimdir
17:26 CHP İmralı kararını yarın açıklayacak
17:24 Yaşamını yitiren YJA Star ve HPG'lilerin taziyelerine kitlesel ziyaret
17:18 HDK ve ÖHD'den direnen sağlık emekçilerine ziyaret
17:10 DEM Parti'den Burak Ercan'a ilişkin açıklama
16:53 AKP’den İmralı kararı: Olumlu oy kullanacağız
16:02 AKP İmralı gündemiyle bir araya geldi
15:50 Ankara, İmralı görüşmesine kilitlendi: Kim ne diyor?
15:29 DEM Parti'nin İmralı'ya gidecek üyesi belli oldu, diğer partilere de çağrı yapıldı
15:13 Çocukların güvenli geleceği için talepler sıralandı
15:04 Sağlık emekçileri bütçe taleplerini açıkladı
14:56 Hostekar’da 60 bin meşe palamudu ekildi
14:38 CHP ‘İmralı ziyareti’ gündemiyle toplandı
14:28 Demirtaş’tan görüşme açıklaması
13:49 Gazetecilerin davasında Aslan savunma yapacak
13:45 Gazeteci Namık Tarancı mezarı başında anıldı
13:40 Pakistan: Afganistan sınırında 23 isyancı öldürüldü
13:39 Taciz failinin beraat ettirilmesine tepki: Takipçisi olacağız
13:33 MESEM'li Eren Dağ davasında sanıklardan süre talebi
13:16 Onlarca öğrenciyi tacizden yargılanan Burak Ercan beraat ettirildi
12:35 Amedspor-Trabzonspor maçına davet
12:11 CHP’li komisyon üyeleri: Henüz karar almadık
12:03 DEM Parti: Cezasızlık politikası çocuk istismarını arttırıyor
12:02 Çocuğa cinsel taciz failinin duruşması görülmeden ertelendi
11:43 Sürece karşı çıkan CHP’liler sessizliğe büründü!
11:23 Feti Yıldız'dan AİHM kararı açıklaması: Makul sürede incelenmeli
11:18 Marcia Inhorn ve Mashuq Kurt’tan ortak mesaj: Yasal reformlar hayata geçirilmeli
10:53 CHP'nin ‘süreç karşıtı’ isimleri belli oldu!
10:42 Sokağın bütçe yorumu: Sonumuz iyi değil
10:33 DEM Parti MYK toplandı
10:28 KJK'den 25 Kasım deklerasyonu: Komün yaşatır
09:52 Fatih’te zehirlenme şüphesi: 1 kişi yaşamını yitirdi
09:36 Rojin Kabaiş eylemine ceza: Şiddetin kurumsallaştığını gösteriyor
09:22 Devlet Kürtçe ile barışmalı
09:16 MED TUHAD-FED Eşbaşkanı: Cezaevlerinde ihlaller artarak devam ediyor
09:11 İş dünyasından sürece destek
09:10 Riha Baro Başkanı Öncel: Eşit yurttaşlık temelinde anayasal düzenleme yapılmalı
09:08 Av. Yavuz: Abdullah Öcalan ile doğrudan görüşülmeli
09:07 10 bin işletmeden sadece 4'ü denetleniyor
09:05 İHD Mersin Eşbaşkanı: 100 yıllık inkar ve imha politikalarıyla yüzleşilmeli
09:04 Kadınlar ‘özgürlükçü’ perspektifle yerel yönetimleri dönüştürüyor
09:00 Kürt kadınların mücadelesi özgürlük vadediyor
09:00 20 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:46 CHP'de 'sürece karşı' olan isimler kim?
08:18 Düşürülen dronedan DAİŞ-Şam işbirliği çıktı
00:12 Darp edilerek gözaltına alınan öğrenciler serbest
00:09 Bütçe görüşmeleri: Ulaşımda geçiş ücretleri yüzde bin 400 arttı
19/11/2025
23:41 Meclis'te ‘suça sürüklenen çocuklar’ ile ilgili komisyon kuruldu
22:47 MHP'li Yıldız: İmralı'ya kesin gidilecek
22:39 Çiçek Otlu: Yap işlet devret modeli halkı iki kere sömürüyor
22:23 TJA'dan Dîlok ve Hatay'da atölye çalışması
22:02 İsrail'in saldırılarında 10 Filistinli katledildi
21:58 Amed’deki zincirleme kazada ölü sayısı 4’e çıktı
21:55 Mazlum Ebdî, Mesud ve Neçirvan Barzanî görüşmesi: Kürt sorunu barışçıl yöntemlerle çözülmeli
21:48 Rojin Kabaiş'in ailesinden parti ziyaretleri ve Bakan Tunç'tan randevu talebi
21:36 Özgür Özel'den 'süreç' açıklaması: Sorumluluğunu üstlendik
20:48 Cenevre eylemi: Abdullah Öcalan'ın önündeki engeller kaldırılsın
20:37 CHP: Özel’in İmralı günü Demirtaş'ı ziyaret planlaması yok
20:29 DEM Parti: Çocukların adaleti ertelenemez
20:22 Amed-Êlih yolunda kaza: 3 kişi hayatını kaybetti
20:16 Bütçe görüşmeleri sürüyor: İhaleler almış başını gidiyor
20:10 Mazlum Ebdî ve Îlham Ehmed, Mesud Barzani ile bir araya geldi
19:38 DEM Parti’nin süreç koordinasyonu Meclis’te toplandı
19:35 KHK eyleminde kadınların barış talebi vurgusu
19:03 İsrail ateşkese rağmen Lübnan’a saldırdı
17:54 Zelenski ve Erdoğan görüştü
17:36 Berîvan Kutlu’nun taziyesine kitlesel ziyaret
17:02 Amed Belediye Eşbaşkanları üniversiteli gençlerle buluştu
16:25 İzmir'de 'Dêrsim'in kayıp kızları' filmi izlendi
16:23 Bütçe görüşmeleri: Ulaşımda çok dillilik talebi
16:07 Gazeteci Aykol'a kan takviyesi yapılacak
16:05 DEM Parti Colemêrg’te iki aileyi barıştırdı
16:00 AKP ve CHP ‘İmralı ziyareti’ gündemiyle toplanıyor
15:42 Öğrencilere polis ve ÖGB şiddeti
15:36 Gazeteci Aslan hakkında iddianame hazırlandı
15:24 Wan’da çok sayıda öğrenci gözaltına alındı
15:21 Bölge oda ve borsalarından sürece destek: Her adım yarına umuttur
15:20 Riha'da işkenceyle katledilen çocuk toprağa verildi
14:59 Ayla Akat Ata: Sürecin başarıya ulaşması kadının emeğiyle mümkün
14:57 Kadınlar 25 Kasım’a hazırlanıyor
14:51 Sağlık emekçileri vergide adalet talep etti
14:40 Veterinerlerin durumuna dikkat çekildi
14:19 CHP İmralı ziyaretine yeşil ışık yakmazsa DEM Parti nasıl bir tutum alacak?
14:18 Gelecek Partili Torun: Bahçeli ile İmralı’ya gitmeye ben de varım
14:07 Mamdani’den Abdullah Öcalan’a destek: Barış küresel bir kazanım olacaktır
14:06 Adana’da ÇEDES tepkisi: Okullara imam değil, öğretmen istiyoruz
14:03 Erdoğan'dan süreç açıklaması: Tüm partilere önemli görevler düşüyor
13:09 DEM Partili belediyeler kadın çalışmalarının raporunu açıkladı
12:51 Nurettin Demirtaş'tan Aykol'a geçmiş olsun mesajı
12:28 EMEP Genel Başkanı: Komisyon bir an önce Abdullah Öcalan ile görüşmeli
12:27 Rojin Kabaiş’in ailesinden DEM Parti’ye ziyaret
12:02 Helin Ümit: Devlet karar vermek zorunda
11:51 Îlham Ehmed: Kadınların içinde yer almadığı bir barış kalıcı olamaz
11:49 MHP’li Yıldız: Komisyon Abdullah Öcalan’ı ziyaret etme yönünde karar alacak
11:45 İmralı’ya gönderilen araştırma raporları iade edildi
11:11 Aksoyoğlu: İktidar süreci bekletiyor
10:54 Ebdî: Önder Apo’nun başlattığı barış süreci tüm Ortadoğu için şanstır
10:37 Bedran Çiya Kurd: Sözlü olmaz, tüm haklar anayasal güvenceye alınmalı
10:05 Çukurova bölge mitingine katılım çağrısı: Halktan yana bütçe istiyoruz
10:03 Çocuk Hakları Günü: İhlaller devlet eliyle derinleştiriliyor
10:01 Akbelen'de maden sahası dışındaki ağaçlar da kesildi
09:59 Kamaç: Nasıl ki Kürt tarafı adım atıyorsa devlet de adım atmalı
09:54 Saadet Partisi Grup Başkanı Kaya: Güven artırıcı adımlar atılmalıdır
09:52 Afganistan’da varoluş duruşu: Direniş
09:26 Kadın öncülüğünde yeniden inşa: 23 merkez ve 145 proje
09:13 Saadet, DEVA ve CHP il başkanları: Acilen yasal adımlar atılmalı
09:11 Eren Keskin: Rojin dosyasında ATK işkenceyi gizlemek üzerine iş yaptı
09:05 Direnişle örülen bir yaşam: Botan’ın Bêrîvan’ı
09:02 Arıcılardan sahte bal uyarası: Glikoza dikkat!
09:00 19 KASIM 2025 GÜNDEMİ
07:59 Eylemlerin tanıdık siması Dengbêj Hecer hayatını kaybetti
07:50 Mêrdîn'de çöp toplamada yeni yöntem için ilk adım
18/11/2025
23:43 Sevilay Çelenk: Türkiye’nin dış politikası ölüm ve yıkım getiriyor
23:23 Komisyon'dan Kurtulmuş için 'ortak tavır' bildirisi
22:33 Wan Barosu Başkanı, Rojin Kabaiş dosyası başsavcı vekili ile görüştü
22:17 Özel: Komisyon'da görevli arkadaşlarımız perşembe günü toplanacak
21:17 Tanhan'dan Fidan'a: Türkiye'nin Efrîn'deki rolü ne?
21:07 Komisyon, 21 Kasım'da 'İmralı'ya gitme' gündemiyle toplanacak
20:39 Mazlum Ebdî ve İlham Ehmed Duhok’taki foruma katılacak
20:28 Komisyon İmralı kararını verecek: CHP engel mi?
19:10 111 gündür direnen işçiler: Gasp edilen haklarımızın iadesini istiyoruz
18:46 Gazeteci Hamdullah Bayram tahliye edildi
18:43 Böcek ailesinin ölümüne ilişkin ön rapor çıktı
18:17 DEM Partili Temelli: İmralı’ya sırtınızı dönemezsiniz, o vapur kalkacak
18:01 Gelecek Partili Torun: Türkiye Adem-i Merkeziyetçilikten korkmamalı
17:39 Kadınlardan 25 Kasım eylemleri: Şiddeti birlikte durduracağız
16:51 Yücel 31 yılın ardından tahliye oldu: Başaracağız
16:49 Gazeteci Aykol’un tedavisi devam ediyor
16:46 Özgür Özel’den AİHM kararlarını uygulama çağrısı