ANKARA - Kamudaki dönüşümün yansımalarını değerlendiren akademisyenlerden Özgür Müftüoğlu, kamunun dönüşümünün kapitalist sistemin dönüşümden ayrı olmadığını belirtti.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), "Kamuda yaşanan dönüşüm yansımaları, sorunlar, çözüm önerileri" başlıklı sempozyumunu Tüm Belediye ve Yerel Yönetimler Emekçileri Sendikası (Tüm Bel-Sen) Genel Merkez'inde gerçekleştirildi. Akademisyenler Özgür Müftüoğlu, Murat Özveri, Aziz Çelik ve Evra Çetin'in sunum yaptığı iki oturumlu sempozyumda, KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ilk; KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz ise ikinci oturumun moderatörlüğünü yaptı.
'KAPİTALİZMİN ESASI LİBERALİZMDİR'
Sempozyumda sunum yapan Özgür Müftüoğlu, kamunun dönüşümünün kapitalist sistemin dönüşümden ayrı olmadığını kaydederek, "Sistemdeki değişim ve dönüşümler sonuç olarak bugün yaşadığımız değişime dönüşümü de belirliyor. Yani toplumun bir takım temel ihtiyaçlarını devlet eliyle yürütülmesi meselesi kapitalizme ilişkin bir durum değil. Çünkü hepimiz biliyoruz ki kapitalizmin esası liberalizmdir. O da piyasaya devreder ki bütün emek ve sermaye ilişkilerinde ve bunun dışındaki sosyal ilişkilerin düzenlenmesinde esas olan piyasa mekanizmasıdır" ifadelerini kullandı.
'ANA DİLDEN EĞİTİMİN TÜZÜKTEN ÇIKARTILMASI'
Bir diğer etkenin ise çatışma süreci ve ayrıştırma politikaları olduğuna vurgu yapan Müftüoğlu, "Halkları birbirine düşmanlaştırma sürecinin de getirdiği bir sorun üyelere ve potansiyel üye olacak kamu emekçilerine, Türkiye'deki Edirneli, Tekirdağlı bir işçinin Kürt meselesinin onu niye ilgilendirdiği, o sürecin ona nasıl yansıyacağını anlatmakta çok da başarılı olunamadığı görülüyor. Bu konu çok kritik bir nokta ve tartışmaya açık olan bir nokta. Örneğin sendikanın en temel ilkesi olan ana dilde eğitimin tüzükten çıkartılması. 'Bizim en temel ilkemiz budur' dediğiniz bir ilkeyi yukarıdan gelen baskılar nedeniyle geriye çekiyorsanız artık ondan sonrasını toparlayabilmeniz imkânsızdır" diye konuştu.
'TOPLU SÖZLEŞMELER İHLAL EDİLİYOR'
Türkiye'nin toplu iş sözleşme usullerinin uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiğini vurgulayan Evra Çelik ise, "Sendikanın amaç unsurunu tamamen ortadan kaldıran, makbul bir sendika ve o sendikanın üyelerinin artırılması 'körler sağırlar birbirlerini ağırlar' usulü bir toplu sözleşme sürecinin ortaya çıkması gibi bir durumun vurgulanması gereklidir. Son olarak toplu sözleşme kapsamı, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) sözleşmelerini ihlal ediyor ve ne mevzuatında ne de komisyon kararlarında İLO bundan farklı şeyler söylemiyor" şeklinde konuştu.
'SOSYAL GÜVENLİĞİ ŞİRKET YÖNETİR GİBİ YÖNETİYOR'
Türkiye'de sosyal güvenlik politikalarına dair değerlendirmeler yapan Aziz Çelik, şöyle devam etti: "Türkiye'de sosyal güvenliğe baktığımız zaman özellikle çalışma haklarında olduğu gibi burada da ciddi bir neoliberal taarruzla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. 90'lı yıllarda başlayan 2008'de gündeme gelen neoliberalizmin bugün somut hali şu şekilde ifade edilebilir. Devletin sosyal güvenliği bir şirket gibi yönetmen anlayışı ve bunun sonucunda da mümkün olduğu kadar az harcama, mümkün olduğu kadar da çok geliri olsun sosyal güvenlik sisteminin fikriyatı üzerine kuruludur."