HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınlarının Amed, Êlih ve Colemêrg’de düzenlediği eylemlerde Ebubekir Deniz ve Serdar Tanış ile Mehmet Zeki Doğan’ın akıbeti sorularak faillerinin yargılanması istendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed, Êlih ve Colemêrg şubeleri ile kayıp yakınları kayıpların akıbetini sormak, faillerin yargılanmasını talep etmek amacıyla bir kez daha bir araya geldi.
AMED
Amed’deki eylem 833’üncü haftasında yine Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde sürdü. Açıklamaya katılan kitle, ellerinde kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizleri taşıdı. Eylemin bu haftasında 25 Ocak 2001’de Şirnex’in Silopiya (Silopi) İlçesi’nde çağrılmaları üzerine gittikleri ilçe jandarma komutanlığında, kaybettirilen Halkların Demokrasi Partisi (HADEP) İlçe Başkanı Serdar Tanış ve Parti Yöneticisi Ebubekir Deniz’in hikayesi paylaşıldı.
Eylemde ilk konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed İl Eşbaşkanı Abbas Şahin, toplumsal barışın sağlanabilmesi için kayıpların bulunması, faillerin yargılanması gerektiğini ve bununla yüzleşilmesi gerektiğini ifade etti.
DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya ise çözümün tartışıldığı bu dönemde faşizmin biçim değiştirerek farklı şekillerde sürdürüldüğüne işaret etti. Adalet Kaya, ailelerin adalet talebi olduğunu ve bunun sağlanması için mücadele edeceklerini belirtti.
TANIŞ VE DENİZ’İN KAYBEDİLME ÖYKÜSÜ
Ardından İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in hikayesini paylaşarak, akıbetlerini sordu. Tanış ve Deniz’in öyküsü şöyle: “25 yaşındaki Serdar Tanış ve arkadaşları Silopiya’da HADEP ilçe teşkilatı açmak üzere çalışmalara başlar. Çalışma yürütenler ‘Benim bulunduğum bölgede HADEP açılmaz, buna asla izin vermem’ diyen Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın ağır tehdit ve baskısı ile karşılaşırlar. Tüm baskılara rağmen 3 Ocak 2001’de HADEP ilçe teşkilatı açılır ve Serdar Tanış İlçe Başkanı olur. Sonrasında ise baskılar daha da ağırlaşır. 25 Ocak 2001’de Silopi Jandarma Komutanlığından Serdar Tanış telefonla aranıp Komutanlığa gelmesi istenilir. Serdar Tanış, ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz ile birlikte Silopi Jandarma Komutanlığı’na gider ve onlardan bir daha haber alınamaz. Silopi Jandarma Komutanlığı Tanış ve Deniz’i görmediğini söyler. Kamuoyu baskısının artması üzerine, dönemin Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, Tanış ve Deniz’in 25 Ocak’ta Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı’na geldiklerini ama yarım saat kaldıktan sonra, ayrıldıklarını açıklar. 26 Ocak 2001’de Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in yakınlarının başvuruları üzerine, İHD Amed Şubesi durumu yazılı olarak Şırnak Valiliğine, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına, Silopi Kaymakamlığına, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine ve TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonuna bildirerek, gerekli girişimlerde bulunarak, adı geçenlerin can güvenliğinin sağlanmasını talep eder. Derneğimiz aynı gün, Olağanüstü Hal Bölge Vali Yardımcılarından biri ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığıyla telefon görüşmesi yapar.”
Ailelerin başvurusu üzerine 26 Ocak 2001’de Amed eski Baro Başkanı Tahir Elçi’nin, Uluslararası Af Örgütü’ne başvuru yaparak “Gözaltında kaybolma” ihtimali ve yaşamlarının tehlikede olduğunu belirterek, acil eylem çağrısında bulunduğunu aktaran Berfin Elçi, iç hukuk yollarının tükenmesi ardından başvurulan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’yi mahkum ettiği belirtildi.
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
ÊLİH
Êlih’te eylemlerinin 669’uncu haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen kitle, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı açarak, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi üyeleri, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) yöneticileri katıldı.
Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in hikayesini, İHD Êlih Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi okudu.
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, 159’nci haftasında Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı ve kayıpların fotoğrafları açıldı. Bu haftaki eylemde, 7 Haziran 1994’te gözaltında kaybedilen Mehmet Zeki Doğan’ın akıbetini sordu. Basın metnini İHD Colemêrg Şube üyesi Eren Baskın okudu.
Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili etkin soruşturma süreci başlatılması gerektiğini belirten Eren Baskın, “37 yaşındaki Mehmet Zeki Doğan’ı Colemêrg’în Çêle ilçesinde yaşıyordu ve on yılı aşkın süredir Çukurca Lisesi’nde kamu personeli statüsünde hizmetli olarak çalışıyordu. 7 Haziran 1994 tarihinde saat 23.00 sıralarında Özel Harekat Timleri liseye baskın düzenledi. Kapıyı kırarak içeri girip gece nöbetinde olan Mehmet Zeki Doğan’ı zorla bir panzere bindirerek götürdü. Ailesi olaya tanık olan mahallelilerden Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındığını öğrendi. Resmi makamlara başvurarak aldığı izin belgesiyle bölgede arama faaliyetine başladı. Çukurca halkının da katılımı ile gerçekleşen kapsamlı bir arama faaliyeti yürütüldü. Tanık beyanlarından yola çıkarak yapılan arama sonucunda Narlı Köyü Biyamen mevkiinde Zap suyu kenarında Mehmet Zeki’nin ayakkabıları ve ceketi bulundu. Giysilerin olduğu yerde kan izleri de vardı. Ancak aramalar sonuçsuz kaldı Mehmet Zeki Doğan’a ulaşılamadı. Kamu personeli olan Doğan, görev başındayken gözaltına alınıp kaybedilmesine rağmen, okul yönetimi ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından herhangi bir girişimde bulunulmadı ve ailesine bilgi verilmedi. Tanıkların Mehmet Zeki Doğan’ın gözaltına alındıktan sonra öldürülüp Zap suyuna atıldığı iddiaları karşısında resmi makamlar suskun kaldı. Herhangi bir başvuru olsun ya da olmasın, suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrendiğinde, ‘işin gerçeğini’ araştırmaya başlamakla görevli savcılar sessiz kaldı. Bu güne kadar soruşturma ve kovuşturma mercileri, ceza muhakemesinin ‘maddi gerçeğe’ ulaşma amacına uygun faaliyet göstermedi. 31 yıldır Doğan Ailesi’nin evlatlarının akıbetini öğrenmesi ve adalete ulaşması engellendi. Doğan Ailesi’nin hakikate ve adalete ulaşma hakkı önündeki engeller kaldırılsın” dedi