AMED - Amed’te Tişrîn'deki saldırılarda sivil halk ve sağlıkçıların hedef almasına tepki gösterilen eylemde iktidara, "Gazze'de suç olanı Tişrîn’de nasıl meşru olarak görüyorsunuz” soruldu.
Amed Emek ve Demokrasi Platformu ile Amed Sağlık Platformu, Türkiye ve ona bağlı Suriye Millî Ordusu'nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye'de Tişrîn Barajı'nı yönelik saldırılarında sivilleri ve sağlık çalışanlarını hedef almasına ilişkin açıklama yaptı. Amed'in merkez Yenişehir ilçesi AZC Plaza önünde bir araya gelen platform üyeleri, "Sivillere, sağlık çalışanlarına, ambulanslara saldırılar insanlık suçudur" pankartını açtı. Konuya ilişkin açıklama yapan Emek ve Demokrasi Platformu üyesi Mustafa Mesut Kaya, Tişrîn'de sağlıkçıların ve sivillerin hedef alınmasının uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu kaydetti. Saldırılarda, ambulansların ve sağlıkçıların doğrudan hedef alındığının altını çizen Kaya, saldırılarda şu ana kadar 5 ambulansın hedef alındığını, 3 sağlıkçının katledildiğini, 3'ünün ise yaralandığını hatırlattı. 8 Ocak'tan bu yana süren saldırılarda, 21 sivilin yaşamını yitirdiğini, 203 kişinin yaralandığını anımsatan Kaya, "Sağlık hizmetine erişim hakkı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 25. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Ne yazık ki bu hukuki ve ahlaki yükümlülükler sistematik olarak ihlal edilmektedir" dedi.
'İKİYÜZLÜ POLİTİKA'
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında sağlık kuruluşlarını, sağlıkçıları hedef almasının AKP iktidarı temsilcileri ve ona yakın grupların "uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırılık" tepkisiyle karşıladığını vurgulayan Kaya, "Ancak benzer şekilde, Türkiye'nin desteklediği paramiliter gruplar ve insansız hava araçlarıyla (SİHA) Kuzey ve Doğu Suriye'de siviller ve sağlık çalışanları hedef alınmaktadır. Bu durum, büyük bir çelişkiyi gözler önüne sermektedir. Bir yandan Gazze'deki saldırıları kınarken, diğer yandan kendi desteklediği grupların sağlık çalışanlarını ve sivilleri hedef almasına olanak tanımak, en hafif tabirle ikiyüzlü politika yürütmek olarak açıklanabilir. AKP'nin uluslararası hukuku yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda ele alması kabul edilemez. Soruyoruz: Gazze'deki hastanelerin bombalanmasını suç olarak nitelendirirken, Tişrîn’de sağlık çalışanlarına yönelik saldırıları nasıl meşru görüyorsunuz? İnsan yaşamının ve sağlık hizmetine erişimin evrensel bir hak olduğu gerçeği, sınır ve coğrafya tanımaz. Bu çelişkili tavırların arkasında, demokrasiyi ve insan haklarını içselleştirememiş, sadece işlerine geldiği zaman bu ifadeleri kirli ağızlarına dolayan zihinlerin olduğunun farkındayız" diye konuştu.
‘SALDIRILARA KARŞI HAREKETE GEÇME’ ÇAĞRISI
Birleşmiş Milletleri (BM) ve insan hakları örgütlerini sivillere ve sağlıkçılara yönelik saldırılar için harekete geçmeye çağıran Kaya, "Sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar, savaş suçu olarak değerlendirilmelidir. Türkiye'nin, desteklediği grupların faaliyetleri üzerindeki sorumluluğunu kabul etmesi ve bu saldırıların durdurulması yönünde irade göstermesi gerekmektedir. Ülke içerisinde çözüm tartışılırken bir yandan kayyım siyaseti yürütülmesi, bir yandan da yanı başımızda ki insanların statü taleplerinin yalnızca Kürt oldukları için reddedilmesi ve hatta üzerlerine bombalar yağdırılması sürece güveni zedelemektedir" diye konuştu.
Uluslararası toplumu ve insan hakları savunucularına, bu saldırılar karşısında sessiz kalmama çağrısında bulunan Kaya, "Sağlık hizmetleri dokunulmazdır ve hiçbir koşulda hedef alınamaz. Amed'deki sağlık kurumları, emek ve demokrasi örgütleri olarak tekrar çağrıda bulunuyoruz: Bu saldırılar durdurulmalı, sorumlular hesap vermelidir" şeklinde konuştu.
Açıklama, "Sağlıkçılara uzanan eller kırılsın" ve "Bijî berxwedana Tişrîn'e" sloganlarıyla son buldu.