İZMİR - "Ailenin, sermayenin kölesi olmayacağız" sloganıyla 8 Mart’a hazırlandığını belirten KCDP İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, iktidarın politikalarına karşı sokaklarda olacaklarını belirtti.
Kadın mücadelesinin önemli tarihlerinden biri olan 8 Mart, dünyanın her yerinde kadınların sokakları eşit haklara ulaşmak ve kadına yönelik şiddetle mücadele için seslerini yükselttiği bir tarih. 8 Mart'a anlam kazandıran ise 1857'de Amerika'nın New York kentinde kadınların, düşük çalışma ücretleri, kötü çalışma koşulları ve uzun çalışma saatlerini protesto etmek için haklarını aramasıyla başlayıp bunlardan 129'unun ise çıkan yangında yaşamını yitirmesi oldu. Bu tarihten 52 yıl sonra 1910'da, Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2'nci Sosyalist Enternasyonal toplantısında Clara Zetkin'in önerisiyle, Kadınlar Günü kabul edilen 8 Mart, her yıl kadınların güçlü mücadelelerine sahne oluyor. Bu tarih ise günümüzde kadınların evde, işte, sokakta "erkeklik" kavramı ile mücadele etmesinin yanında "erkek yargı", "erkek devlet aklı" ve ataerkil toplum normlarını yıkmaya çalıştığı mücadelenin simgesi haline geldi.
İktidarın 2025'i "aile yılı" ilan etmesinin ardından, kadınlar bu 8 Mart'ta bu yılı "Aile yılı ile mücadele yılı" olarak tanımlıyor ve alanlara, sokaklara bu tema ile çıkmaya hazırlanıyor. İzmir'de de kadın örgütlerinin oluşturduğu platform, 8 Mart günü saat 19.00'da Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki Eski Leman Kültür önünde toplanma çağrısı yaptı. Burada toplanan kadınlar Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne Feminist Gece Yürüyüşü düzenleyecek. Birçok kadın örgütü de Feminist Gece Yürüyüşü öncesinde basın açıklamaları ve Leman Kültür önüne yürüyüşler düzenleyecek.
'AİLEYE KARŞI MÜCADELE YILI'
Feminist Gece Yürüyüşü’nü düzenleyen kurumlardan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, bu yılın "aile yılına" karşı kadınların, sokakları mücadele alanına çevirecekleri bir yıl olacağını kaydeden ederek, Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı'nın da iktidarın politikaları doğrultusunda hareket ettiğini söyledi. Tülin Osmanoğulları, "14 Şubat'ta Aile Bakanlığı tarafından atılan 'Çok seviyorsan evlen bence' tweeti gerçekten çok talihsiz bir paylaşımdı. Biz de hatta şöyle dedik: 'Sen çok seviyorsan istifa et.' Evet, siyasi iktidarın aile odaklı politikalarının derdi kadını eve kapatmak. Bir nüfus planlama koordinasyonları kurdular. Doğurganlık oranının düştüğünü söylediler. İnsanların açlık sınırının altında yaşadığı bir ülkede mevcut çocuklarının karnını doyuramazken 2'nci 3'üncüyü neye göre yapacaklar? Tam kadın düşmanı politikalar ve 2025'te hayata geçirmek için önlerine hedef koydular" ifadelerini kullandı.
'AİLENİN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ'
Bu politikalara karşı 8 Mart'ta "Aile yılına feda olmayacağız, 6284 ile yaşayacağız" ile "Ailenin, sermayenin kölesi olmayacağız" sloganlarını şiar edindiklerini dile getiren Tülin Osmanoğulları, "Çünkü 'Siz evinizde oturun, çocuk doğurun'. 'Zaten yoksulluk var, çalışmak istiyorsanız da esnek çalışma, evden çalışma, yaşlı bakımı var' gibi kendilerinin yapması gereken kamu hizmetlerini bile kadınlara yüklüyorlar. Cumhurbaşkanı bunu bir müjde olarak sundu kadınlara. Biz bunu tabii ki kabul etmiyoruz. Ailenin ve sermayenin kölesi olmayacağız" diye konuştu.
'SAVAŞTAN EN ÇOK KADIN VE ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR'
8 Mart'ta dikkat çekilecek bir diğer konunun da savaşlar olduğunu söyleyen Tülin Osmanoğulları, dünyanın her yerinde savaştan en çok kadın ve çocukların zarar gördüğüne dikkat çekti. Tülin Osmanoğulları, "Gerçekten de çok uzun yıllardır Orta Doğu'da bir savaş var ve bu savaşın sorumlusu emperyalist güçler ve onlarla işbirliği yapan yönetimlerdir. Bunun bedelini de kadınlar ve çocuklar ödüyor. Biz Türkiye'de mücadele eden kadınlar olarak Afganistan'daki, Filistin'deki, Suriye'deki kadınlarla, ülkemizde ki mülteci kadınlarla birlikte mücadele veriyoruz" diye belirtti.
'EŞİTLİKÇİ FEMİNİZMDEN YANAYIZ'
Her 8 Mart'ta, 25 Kasım'da sürekli başarılı kadınlar, iş kadınlarının kahraman olarak gösterildiğini ve bunun sanki kadınlar için pozitif ayrımcılık gibi sunulduğunu anımsatan Tülin Osmanoğulları, "Kadınlar da kendi sınıfları içinde aslında o erkeklerle eşit şartlar altında değiller. Hele ki dünyada mülteci dediğimiz kadınlar ya da ev işçisi olan kadınlar, ağacı için, tarlası için mücadele eden kadınlarla kesinlikle eşit değiller. Bu da kendi içinde farklı bir sömürü demektir ve biz bunu da kabul etmiyoruz. Biz mutlak bir eşitlikten ve daha doğrusu eşitlikçi feminizmden yanayız. Bunun mücadelesini veriyoruz" şeklinde konuştu.