İSTANBUL - Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrıya dikkati çeken Barış Akademisyeni Onur Hamzaoğlu, “Özgür ve demokratik bir Türkiye için ödev hepimize düşüyor. Ortak bir mücadele ve birlikte bir yaşamın esasına dair bir başlangıç olarak görmeliyiz” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısını değerlendiren Barış Akademisyeni Onur Hamzaoğlu, toplumun her kesimine görevler düştüğünü belirterek, "Yapılan bu açıklama bu ülkede, demokrasi, refah, özgür yaşamak isteyen ve emek sömürüsünden eğitime kadar yaşanan bütün sorunların çözülmesini isteyenleri ilgilendiren bir çağrı" ifadelerini kullandı.
Çağrıyla silahların susmasının gündeme geldiğini ifade eden Hamzaoğlu, "Bu şu anlama geliyor: Tam da hep birlikte özgür demokratik bir ülkede, demokratik bir yaşamın ve toplumsal eşitliğin herkes için yaşanabildiği; uluslararası eşitsizliğin derinleşmediği, aksine kapandığı; bölüşümün yeniden yoksullar adına düzenlendiği bir Türkiye'yi hep beraber kurabilmenin adımlarının atılabileceği anlamına da geliyor" diye konuştu.
Kürt sorunun çözümüne dair demokratik mücadelenin önünde engel olarak gösterilen silahlı mücadelenin sonlanmasına dair atılan adımın, tarihi bir adım olduğunu ifade eden Hamzaoğlu, "Kürt sorunun çözümünün önündeki engel olarak görülen bu sorun, esasında insanların yaşamını yitirdiği ve birçok kişinin de yaralandığı bir meselenin çözümü var önümüzde. Bu çağrıyla birlikte yüzyıldır devam eden Kürt sorununun çözümü meselesinin barışçıl yöntemlerle çözülmesi ve 40 yılı aşkındır düşük yoğunluklu bir savaşın sonlandırılması da olabilir. Dileriz böyle gelişir. Bu sadece Türkiye için değil, Ortadoğu'da yeni bir hayatın ve yaşamın kapısı aralanabilir" şeklinde konuştu.
'HEP BİRLİKTE BİZ BAŞARABİLİRİZ'
Abdullah Öcalan'ın Türkiye'nin demokratikleşmesi adına çok önemli bir adım atarak, yeni bir süreç başlattığını vurgulayan Hamzaoğlu, şöyle devam etti: "Abdullah Öcalan, hem kendi örgütüne hem, demokratik kamuoyuna çağrı yaptı. Ancak özgür ve demokratik bir Türkiye için ödev hepimize düşüyor. Ortak bir mücadele ve birlikte bir yaşamın esasına dair bir başlangıç olarak görmeliyiz. Herkesin birbirine güvenerek doğrudan doğruya, sınıf mücadelesi diye özetleyebileceğim bu sürecin aktörleri olmak durumundayız. Yoksa evet, Abdullah Öcalan bir adım attı, karşısında devlette bir adım atacak, ülke refaha kavuşacak, biz özgürlüğümüze kavuşacağız diye bir şey yok. Eğer bunu başarırsak hep birlikte biz başaracağız. Gün, o gündür ve bunun kapısı aralanıyor. Umarım bir güven ortamı gelişir ve yeniden bir mücadelenin startını hep beraber verebiliriz. Abdullah Öcalan'ın bu çağrısını sınıf mücadelemizin bugüne kadar olduğundan farklı olarak yenilenmesinin bir adımı olarak görmek gerekiyor."
MA / Esra Solin Dal