AMED – “Vajinal doğumu teşvik” söylemini kadın bedenine ve tercihine yönelik saldırı olarak değerlendiren DAKAP, “Kadınların bedenine yaşamına yönelik tahakkümleri kabul etmiyor, kadın özgürlük mücadelesini büyütüyoruz” dedi.
Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP), Sağlık Bakanlığı'nın özel hastanelerde sezeryan doğumu yasaklamasını protesto etti. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed Şubesi’nde yapılan açıklamaya, Şiddetle Mücadele Ağı bileşenlerinin yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi kadın katıldı. Açıklamanın yapıldığı salona, “Nasıl doğuracağımızı değil, nasıl hayatta kalacağımızı konuşun” yazılı pankart asıldı.
Burada ilk olarak konuşan Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, AKP’nin hayata geçirmek istediği politikaların en temelinin, kadın karşıtı politikalar olduğuna dikkati çekti. Suzan İşbilen, “Yıllardır özgürleşen kadınları tekrar eve hapsetmeye, kadın bedenine müdahaleye kadar varan bir politikası var” diyerek, bunu teşhir etmek istediklerini belirtti.
‘KADINLARI EVE HAPSEDEN BİR YAKLAŞIM’
Ardından DAKAP adına SES Amed Şubesi Kadın Sekreteri İlknur Ayık, basın metnini okudu. İlknur Ayık, devletin kadın düşmanı, kadın haklarını gasp eden politikalarına her gün bir yenisi eklendiğine dikkati çekti. İlknur Ayık, “Kadın katillerine uygulanan cezasızlık ile kadınları can güvenliğinin olmadığı bir yaşama mecbur eden politikaların yanında; hükümet, ilan ettiği aile yılı ve aile politikalarıyla, kadınları aile içine, ev içerisine hapsedip, kadınların sırf çocuk sahibi olup evde üretim emeğini sağlaması ile sosyal ve politik alanlardan çekilmesini zorlayan bir yaklaşım sergilemektedir” dedi. İlknur Ayık, iktidarın yaratmaya çalıştığı toplumu kadın yaşamı ve bedeni üzerinden gerçekleştirmenin çabası içinde olduğunu kaydetti.
‘SALDIRI POLİTİKALARI’
İlknur Ayık, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlığın tehlike altında olduğunu öne sürerek 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan ederek, nüfus artış hızının azalmasının önündeki engellerden birinin de ‘sezaryen doğum’ olduğunu ‘normal doğumu teşvik’ için gerekli adımları atacaklarını bildirmişti. Bu politikalarla kadının doğum tercihi dahi denetleniyor; kadın bedeni, doğum ve nüfus politikalarının nesnesi haline getiriliyor. ‘Aile Yılı’ kapsamında özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yeni logolar üretiyor, özellikle aile ve koruyan erkek figürüyle yeniden ataerkiyi güçlendirmeye çalışıyor. Aile içinde kadın kutsal bir varlık gibi romantize edilerek kadın kimliği yok sayılıyor. Bu saldırı politikalarıyla devlet doğurganlık teşviki, çocuk sayısı, çocuk ve doğum yardımları ve benzeri uygulamalarla, ev içi kadın rollerinin kutsanması gibi araçlarla kadın bedenine ve yaşamına olan denetimini meşrulaştırıyor” şeklinde konuştu.
‘KADIN BEDENİNE YÖNELİK SALDIRIDIR’
“Kadınların kimliğinin anne, eş ve aile üzerinden tanımlanması, kadının toplumdaki varlığını sadece aile içindeki rol ile sınırlayan bu yaklaşım kabul edilemez” diyen İlknur Ayık, “Aile Yılı” ilanı ile birlikte ortaya atılan “normal doğumu” teşvik ve çocuk sayısı gibi nüfus politikalarının kadının kendi bedeni üzerinde karar verme hakkına saldırı olduğunu kaydetti. İlknur Ayık, “Bir süredir bu konuda çeşitli mecralarda teşvik edici söylemlere ve kamu spotlarına yer veriliyordu. Son olarak Sivas spor- Fenerbahçe maçında erkek sporcular ellerinde ‘normal doğum’ pankartlarıyla sahaya çıktı. Doğumun normali, anormali yoktur. ‘Vajinal doğumu teşvik’ söylemi sağlıklı olanı önermenin ötesine geçip kadın bedenine ve tercihine yönelik saldırıdır. Burada söz sahibi olan kişi; kadın ve bunu sağlıklı şartlar altında önerecek olan da hekimdir, ebedir” ifadelerini kullandı.
‘TEK SÖZ SAHİBİ KADINLARDIR’
İlknur Ayık, konuşmasına şöyle devam etti: “Kadınlara ve hekimlere vajinal doğumun dayatılması, ebelere vajinal doğumda ısrar ettirilmesi, doktorların sezaryenden geri çekilmesi; kadınları ruh ve beden sağlığını tehlikeye atan, riskli vajinal doğumlara sürüklemek anlamına da gelebilir. Hükümetin vajinal doğum dayatmasının bir nedeni de tekrarlayan sezaryenlere bağlı artan ekonomik maliyetler de olmaktadır. Yaşanan ekonomik krizin faturasını her yönüyle ödeyen kadınlara bunun bir de sağlık tercihlerine ve bedenlerine müdahale üzerinden ödetilmesi kabul edilemez. Kadınların hiçbir şekilde ne aile yılı, aile politikaları kapsamında ne vajinal doğum anlamında siyasete alet edilmemesi gerekmektedir; kadınların bedenleri üzerinde, sosyal hayatları, toplumsal duruşları hakkında tek söz sahibi yine kadınların kendisidir.”
“Kadın düşmanı, kadın haklarının gaspına yönelik politikalarınızdan vazgeçin” çağrısında bulunan İlknur Ayık, “Doğum kararı, çocuk sayısı devletin ve toplumun denetiminde değildir. Kadınların bedenine yaşamına yönelik tahakkümleri kabul etmiyor, kadın özgürlük mücadelesini büyütüyoruz” dedi.