Öcalan'ın avukatı: Yeni bir sayfa açıldı, biriken sorunlar ortadan kaldırılmalı

img
İSTANBUL - Abdullah Öcalan'ın avukatı Rezan Sarıca, Kürtlerin hukuki varlıklarının güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, "Yeni bir sayfa açıldı, Kürt sorunundan kaynaklı biriken sorunlar ortadan kaldırılmalı" dedi.  
 
PKK, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"na karşı 5-7 Mayıs tarihlerinde 12'nci Kongresi'ni gerçekleştirdi. Kongrede, "PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yönteminin sonlandırılması" kararları alındı. Böylece, 1973 Newrozu’nda Ankara Çubuk Barajı'nda temelleri atılan ve 27 Kasım 1978'de Amed'in Licê ilçesinin Fis köyünde kurulan PKK feshedilmiş oldu.  
 
Kongre kararları tartışılmaya devam ederken, gözler devlet/iktidarın sürecin gereklerine dair atacağı adımlara çevrildi. Kürt sorununun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesine dair atılması gereken adımlara dair tartışmalar, önümüzdeki sürecin en temel konularından olacak.  
 
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca, Öcalan'ın çağrısı ve sonrasında yaşanan gelişmeleri Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.  
 
PKK, Öcalan’ın çağrısı üzerine tüm çalışmalarını sonlandırdığını duyurdu. Tarihi olarak nitelendiren açıklama sonrası nasıl bir sürece girdik?  
 
PKK, 12 Mayıs'ta kongresini yaptığını ve aldığı kararları açıkladı. Çalışmalarına ve silahlı mücadele yöntemine son verildiğini açıkladılar. Bu aşamayla birlikte Kürtler ve Türkler ile bölge açısından yeni bir yüzyılın kapıları açılmış oldu. Kürt özgürlük mücadelesini yürüten bütün kesimlerin bugüne kadar bir tarzı, yöntemi, anlayışı ve yaklaşımı vardı. Bu özgürlük mücadelesinde yer alanlar geçmiş birikimler üzerinden nasıl kendilerini tepeden tırnağa güncellemeleri gerekiyorsa, aynı zamanda devletin de yani inkarın tarafında olan bütün kesimlerin de anlayışlarını ve yaklaşımlarını yapısal olarak gözden geçirmeleri gerekiyor. Bu gelişmelerin aynı zamanda herkesin ezberini bozan bir gelişme olduğunu söylemek mümkün. 
 
"Silahlı mücadeleyi sonlandırma" kararının tamamen bu süreçle ilgili olmadığı yönünde değerlendirmeler var. Öcalan'ın da bu konuya dair geçmiş dönemlerde yaptığı değerlendirmeleri görüyoruz. Uzun yıllardır avukatlığını yaptığınız Öcalan’ın bu konudaki daha önceki görüşleri neydi? 
 
Buraya kadar gelmiş olması bir kere çok kritik ve çok önemli bir aşama. Fakat yıllar öncesinden, hatta on yıllar öncesinden bu yana buna dair işaretler vardı ve verilmişti. Örneğin son dönemde, Sayın Öcalan'ın 1993 ateşkes ilanında yapmış olduğu açıklamaların daha farklı geniş kesimlerce değerlendirildiğini görüyoruz. Burada insanlar şunu fark etmeye başladılar. Yani aslında 1993 yılında yapılan açıklamalar ve politik duruşla, bugün Sayın Öcalan'ın vardığı nokta arasında istikrarlı bir duruş var. Temel amaç Kürtlerin özgürlüğüne kavuşması ve demokrasinin yerleşmesi. Kürtlerin iradelerini gösterebilecekleri siyasi yolların varlığı halinde, savaş, çatışma veya şiddet yoluyla yaşanan sorunların geride kalabileceğine dair bir yaklaşım söz konusuydu. 1993'te, hatta 1988 tarihinde de buna dair verili kayıtlar var. Tabii ki bunu başarmak kolay olmadı. Bunun ne anlama geldiğini bilenler bu duruma çok karşı çıkıyordu. 
 
Kimler karşı çıkıyordu ve neden?  
 
İktidar alanları veya devlet mekanizmalarında kendilerine yaşam şansı bulamayacakları, yani kendilerini yaşatamayacakları bir düzenin inşa edilmesi kaygısını yaşayanlar. Yani ranttan beslenen, çatışmadan beslenenler.  Ancak Sayın Öcalan bunu istikrarlı bir şekilde sürekli olarak daha önce de devreye koymaya çalıştı. Çaba gösterdi. 1999'da uluslararası komploya maruz kaldığında dahi Kürtlerle Türkler arasında Filistinleşme planlarını boşa çıkartma, silahlı çatışma durumlarının ortadan kalkması için birçok adım attı. Örgüt üyelerinin sınır dışına çekilmesi, barış gruplarının Türkiye'ye gelmesine dair çağrıları oldu. Yine 2013 süreci var. Demokratik siyasetin devreye girmesi için çok fazlaca çaba ortaya koydu. Bu yoldan hiçbir zaman vazgeçmedi. 
 
 Abdullah Öcalan silahlı mücadeleyi sonlandırarak, yerine nasıl bir mücadele yöntemini öneriyor? 
 
2019'da bizim yaptığımız görüşmeler sonrasında da kamuoyuna deklarasyonlar ve açıklamalar yapıldı. Yani Ortadoğu dahil olmak üzere sorunların çözüm yönteminin fiziki şiddet araçlarıyla olmaması gerektiğini belirtiyor. Yumuşak güçle çözülebileceğini; yani akılla, politikayla, siyasi yöntemlerle, kültürel yol ve yöntemlerle sorunların çok rahat bir şekilde çözülebileceğine dair açıklamalarda bulundu. Toplumun neye ihtiyacı olduğunu çok iyi farkındaydı. O dönemde de derin bir toplumsal kutuplaşmanın olduğu analizini yapıyordu. Bu yüzden toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç olduğunu, siyasi kanalların genişlemesi gerektiğini ifade ediyordu. Bir haftada çatışma ihtimalini ortadan kaldırabileceğini açıklamıştı. O yaklaşımın bugünkü yaklaşımdan hiçbir farkı yok. 93'te ‘bir muhatap arıyorum’ yönünde bir ifadesi vardı. Diyalog ve uzlaşı yoluyla sorunları çözebileceğine dair bir muhatap aradığını belirtmişti. Fakat yıllar boyunca bir muhataplıkla karşı karşıya kalamadı. 
 
 
Öcalan, her şeyden önce insan yaşamına odaklı bir siyaset ortaya koymaya çalışıyor. Ancak bu yaşamın onurlu ve özgür bir şekilde olması için çaba sarf ediyor.  
 
Sayın Öcalan'ın insan yaşamı karşısında ne derece hassas olduğuna bu tarihsel akış içerisinde defalarca şahit olduk. Her şeyden önce insan yaşamına odaklı bir siyaset ortaya koymaya çalışıyor. Fakat bu yaşamın onurlu, özgür ve adil bir şekilde olması için de büyük bir çaba sergilediğini ifade edebiliriz. Kriz ve kaoslar karşısında defalarca çözüm yollarını ortaya koydu. Sorunların temel kaynağının tecrit sisteminden kaynaklı olduğunu dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. İmralı kapılarının açılması gerektiğini, Sayın Öcalan'a fırsatlar tanınması gerektiğini yıllar boyunca anlatmaya çalıştık. Şimdi küçücük bir fırsatın bile ne şekilde siyasi hayatı, hukuki düzenini, ekonomik düzeni, mülteci sorunlarını etkileyebileceğini veya daha da önemlisi ölüm yaşam sarmalındaki gerçekliği değiştirebilecek bir güce sahip olduğunu çok rahat bir şekilde görüyoruz.  
 
Öcalan'ın bu çabalarına karşı "PKK yenildi, bitti" algısı yaratılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?  
 
Yani bu sürecin buraya gelinmesinin belirleyici gücü Sayın Öcalan'ın "İmralı duruşu" dediğimiz yaklaşımıdır. Bu Sayın Öcalan'ın düşünceleri ile siyasi düşüncesinin derinliği, kapsamı ve etki gücüyle ilgili bir şey. Evet, bir zemin elbette ki sunuldu. Devlet Bahçeli'nin açıklamaları oldu. Hükümetin bu sürece karşı koymayışı, ziyaretler noktasındaki olanaklar azımsanamaz. Fakat bunlar görece kısmi fırsatlar. Bu edilgen bir yaklaşım. Devletin veya iktidar güçlerinin ortaya koymuş olduğu edilgen bir yaklaşım oldu. Fakat asıl etkin olan, aktif olarak süreci buraya taşıyan Sayın Öcalan'ın ısrarı, aldığı kararlar veya yapmış olduğu çağrılardır. Bu konudaki netliğinden kaynaklı biz bunları yaşıyoruz. İstikrarlı siyasi duruşundan dolayı buraya geldiğimiz gerçeği var.  
 
 Öcalan, sürecin Ortadoğu'da tüm halklar açısından olumlu sonuçlar doğuracağını vurguluyor. Öcalan'ın PKK’yi çatışma ekseninden çıkararak, barış ve demokrasi noktasında bir güç haline getirmek istediğini söyleyebilir miyiz?  
 
Sadece bugünün koşullarından kaynaklı bu adımları atılmıyor. 99'da da bu adımlar atıldı. 93 ve sonraki dönemlerde de attı bu adımları. Bugün Türkiye'de, Arap coğrafyasında, Ortadoğu'da halklara savaş dışında bir şey sunulmadığını görüyoruz. Sürekli bir çatışma, sürekli bir savaş dayatılıyor insanlığa. Bu dünyayı, insanlığı dönülmez tehlikelere atıyor. Tabii ki bunun merkezinde Ortadoğu var. Halkların başına neler getirildiği ortada. Filistin, Lübnan, Suriye, Irak'ın durumu, İran'ın karşı karşıya olduğu gerçeklik, yine Ukrayna ve birçok devlette yaşanan kriz ve kaoslar var. Bahsettiğimiz; Sayın Öcalan’ın yaşama ve yaşatma felsefesidir. Ölüm çıkmazından alternatif yaşama geçişte önemli bir köprü kurmaktadır. Bu herkes için geçerli. Elbette Kürtlerin geldiği düzey azımsanmayacak kadar önemli, güçlü bir noktaya gelmiş durumdadır. Kürtler, bugün dünya halklarına örnek olabilecek çözüm modellerini göstermekte. Hatta kadın özgürlüğü konusunda gelmiş olduğu düzeyin diğer bütün halklara ilham kaynağı olduğunu görüyoruz. 
 
Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Toplum" vurgusuna dair neler söylersiniz?  
 
Sayın Öcalan’ın kapitalist sistem ve devletçi sisteme karşı "Demokratik Toplum"un inşasına yönelik yaklaşımı ve düşüncesi biliniyor. Bunun katalizörü Kürtler olabilir. Bir domino etkisi gibi bütün bölgeyi etkileyebilir. Bu Ortadoğu'yu gerçek bir rönesansa açabilir.  
 
 Kürt sorunu, PKK ile başlayan bir süreç değil. Bu nedenle "PKK neden değil, sonuçtur" değerlendirmesi yapılıyor. PKK'yi ortaya çıkan nedenler bakımından sürecin nasıl ilerlemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?  
 
 Yeni bir defterin açıldığı sürece giriyoruz. Demokrasiyi ve eşit bir düzeni inşa edecek bir döneme giriyoruz. Biriken sorunların ortadan kaldırılması gerekiyor. 
 
Yeni bir defterin yeni bir sayfanın açıldığı sürece giriyoruz. Haliyle demokrasiyi ve eşit bir düzeni inşa edecek bir döneme giriyoruz. Bu yüzden her şeyin olduğu ve bittiği değil, her şeyin yeni başladığı, geçmişin birikimi üzerinden devam edilmesi gerektiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Karşımızda halen devasa bir Kürt meselesi var. Bunun doğrudan demokrasi sorunuyla iç içe olduğunu söylememiz lazım. Sadece Kürtleri ilgilendiren bir mesele de değil, diğer halkları, inançları ve kültürleri ilgilendiren bir sorun var karşımızda. Ondan kaynaklı devletin bütün yapılarıyla kendisini demokrasiye kalibre etmesi gerekiyor ki toplumsal bütün sorunlar çözüm yoluna girilebilsin. Kürt meselesinden kaynaklı birikmiş birçok sorun var. PKK kendini feshetmişse ve silahlı mücadeleyi sonlandırmışsa, o zaman bugüne kadar bu sorundan kaynaklı biriken sorunların da ortadan kalkması gerekiyor. 
 
Somut olarak hangi adımlar atılmalı? 
 
Siyasi mücadele yöntemi olarak silah devre dışı kaldıysa, o zaman demokratik siyaset yolu devreye girer. Bunun da önüne herhangi bir engelin çıkmaması lazım. Dolayısıyla eski sürecin parametreleri olan ‘Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması lazım. Bu sürecin içerisinde yer alanların siyasi mücadelede yer alma istekleri, iddiaları var. Dolayısıyla yargılanmayacakları, özgür siyaset yürütebileceklerine dair güvence istenildiği anlaşılıyor. Bu da yasal ve yasal değişikliklerle olacak bir şey. Haliyle Meclis'in üzerine fazla bir iş düşüyor.  
 
Birleşmiş Milletler'in insancıl hukuka dair sözleşmeleri var. PKK artık yoksa, o zaman bundan kaynaklı tutsak edilen binlerce siyasi mahpusun hızlı adımlarla özgürlüklerine kavuşması gerekiyor. Çünkü tutulma gerekçeleri ortadan kalkmış durumda. Bu, biriktirilen olumsuzlukların sonlandırılmasıdır. Ama bir de pozitif atılması gereken adımlar var. Sayın Öcalan şunu ifade ediyor: "Kürtler doğal varlıklarını dünyaya kanıtladılar. Ama halen hukuki varlıkları söz konusu değil." Kürtler hukuken hala yok hükmündeler. Dolayısıyla bu sorun ortadan kalkmış olmuyor. Bütün boyutlarıyla varlığını sürdürüyor. Bu süreçte Kürtlerin doğal varlığına hukuki varlığının da eklenmesi gerekiyor ki demokratik bir yaşama kavuşma ihtimalleri de olsun. Güvenceye kavuşabilsinler. Ancak dediğimiz gibi bu diğer bütün herkesi etkileyebilecek bir süreç. Devlet halkların yerine her şeyi düşünür olmuş, her şeyin kuralını koymuş. Ve sayısız mekanizma kurmuş durumda. Bu bireyi toplumu varlığından uzaklaştıran bir sistem. Fakat Sayın Öcalan’ın Kürtler özelinde yapmaya çalıştığı şey bireyin öz iradesiyle siyasi hayata çıkabilmesi. 
 
Öcalan'ın "hukuki varlık" belirlemesini biraz açar mısınız?  
 
 Kürt meselesi aynı zamanda anayasal bir sorun. Kürtlerin siyasi mücadelesine karşı inkar siyasetinin farklı araçlarla devreye girmemesi gerekir. Bu süreci sabote eder.  
  
Eşit yurttaşlık yasasından bahsediyor. Yani anayasal vatandaşlık yaklaşımı söz konusu. Haliyle bu mesele aynı zamanda anayasal bir sorun. Çünkü köklü bir mesele, köklü bir sorun. Devletin bütün mekanizmaları inkara dayalı bir şekilde kurulmuş, inşa edilmiş. Eğer süreç barış ve demokratik toplumla taçlanacaksa, o zaman bütün yapıların da demokrasi ilkesiyle kendisini dönüştürmesi gerekiyor. Bu süreçte en önemli şeylerden bir tanesi de Kürtlerin ortaya koyacağı siyasi mücadele modellerine karşı inkar siyasetinin yeniden farklı kavramlarla ve araçlarla devreye girmemesidir. Bu süreci asıl sabote edebilecek yaklaşım bu olur. 
 
Bu durum kalıcı bir barışın oluşmasını da engellemez mi?  
  
Elbette. Çünkü çatışmayı ve şiddeti ortadan kaldırdığınızda barışma ihtimali ortaya çıkıyor. Fakat barışın içinin doldurulması gerekiyor. Bu da herkesin kendisini eşit bir şekilde, hukuki düzende görebildiği vakit olabilir. Bu elbette vatandaşlık ilişkisiyle doğar.  
 
PKK, kongre kararlarının kalıcı barış ve demokratik çözüm açısından bir zemin olduğunu vurguluyor. Bu zemin nasıl güçlendirilmeli? 
 
Bugüne kadar oluşan olumsuzlukların ortadan kalkması gerekiyor. Somuta indirirsek, siyasi mahpusların özgürlüğüne kavuşması lazım. Onun dışında Kürtlerin siyasi mücadelesinin önünde herhangi bir engelin kalmaması gerekiyor. Kayyımların devreden çıkması, yerine kayyım atanan belediye eşbaşkanlarının görevlerine dönmeleri gerekiyor. Kürt'ün seçmiş olduğu seçilmişleriyle birlikte toplumsal ve siyasal yaşamını sürdürmeye devam etmesi gerekiyor. Sayın Öcalan’ın dediği gibi bundan sonra siyasi ve hukuki bir zeminde sürecin yürümesi gerekiyor.  Bunun da önemli zeminlerinin başında İmralı geliyor. İmralı, Mezopotamya ve Anadolu halkları arasında kadim bir barış köprüsüne dönüştürülmelidir.
 
Sürecin karşısında yer alan bazı kesimler var. Özellikle Abdullah Öcalan’ın "umut hakkı" gündeme her geldiğinde bazı kesimlerden tepkiler yükseliyor. Ancak benzer süreçlerin yaşandığı ülkelerde liderler ya da örgüt üyeleri fiziki özgürlüklerine kavuştu. Örneğin Güney Afrika/Mandela örneği. Güney Afrika ve Türkiye örnekleri arasındaki benzerlikler neler, orada süreç nasıl işledi? 
 
Mandela'nın mücadele tarihinde kimi benzerlikler İmralı sürecinde de var. Yani Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu mücadele içeriği ve tarzına benzer yönler Mandela sürecinde de yaşandı. Mandela da içeride tutulduğu 27 yılı aşkın bir süre boyunca sorunların diyalog, uzlaşı ve demokratik siyaset yöntemleriyle çözülmesi için hazırlanıyordu. Sayın Öcalan da 26 yılı aşkın bir süredir İmralı'da tutuluyor ve her yılda bu konuda nasıl bir mücadele içerisinde olduğunu, nasıl çaba ve hazırlık içerisinde olduğuna gördük. Güney Afrika, dünya tarihinde neredeyse en çok kutuplaşmanın olduğu örneklerden bir tanesi. Siyahlar ve beyazlar olarak kutuplaşan, ırkçı bir rejimin olduğu bir sistem söz konusuydu. Mandela'nın siyahların özgürlüğüne dair ortaya koymuş olduğu mücadele on yılları buldu. Şiddetten ziyade diyalogla, siyaset yöntemiyle sorunların çözümüne gidebileceğini ortaya koyuyordu. Bota hükümeti dediğimiz son hükümet, De Klerk ile devam etti. O son yıllar da faşizmin en yoğun yaşandığı yıllardı. Fakat Mandela büyük bir mücadeleyle devleti bir müzakereye, bir diyaloğa çekebildi. Ancak orada sorunların çözümünden önce Mandela'nın özgürleşmeye başladığını görüyoruz. 
 
Hatta devletin Mandela'ya çok geniş imkanlar tanıdığını, Mandela'nın dışarıya alışması için gizliden dışarıya çıkarıldığını biliyoruz. Fakat daha sonra özgürlüğe kavuştuğunu da biliyoruz. Özgürlüğe kavuştuğu süreçte dahi sorunlar henüz kesin olarak çözülmüş değildi. Sadece siyahlara eşit oy hakkı getirilmişti. Fakat devlette, Mandela bu koşullara vardıktan sonra acaba bir intikam politikası uygulanacak mı yönünde bir endişe de vardı. Mandela’nın demokratik diyalog yönteminden vazgeçmesi için suikast gibi yöntemler de devreye girdi. İktidarı devretmek istemeyenler veya rantçı kesimler tarafından. Ancak her şeye rağmen Mandela çatışma zemininden çıkarıp siyasi zemine çekerek bir inşa süreci yürüttü.
 
Bu süreç açısından böyle riskler var mı? 
 
Şimdiden bu süreç için bir tehlike olup olmadığını söylemenin şu an bir anlamı yok. Sayın Öcalan büyük bir ısrar ve güvenle bir mücadele yürütüyor. Kürtlerin önündeki engelleri kaldıra kaldıra bir mücadele yürütüyor. Bunu kısa sürede büyük başarılara ulaştırmış durumda. Şu haliyle bile Kürtlerin önünü çok geniş bir şekilde açabilmiş durumda. Mandela o bütün engellere rağmen yolunda devam etti. Bugün Sayın Öcalan’ın, Mandela’ya sağlanan koşullara vardığını söylemek zor. Fakat bir diyalog ve müzakere sürecinin içerisinden geçiyoruz. Bunun elbette daha geniş, daha kapsamlı bir aşamaya geçmesi gerekiyor. Öcalan’ın özgür yaşam koşullarda yaşamını sürdürmesi lazım. Bu aynı zamanda barışın teminatıdır.  
Çünkü demokratik toplumu inşa sürecinde Sayın Öcalan'ın rolüne çok fazla ihtiyaç var. Tecrit sistemi içerisinde ne Sayın Öcalan’ın kendisini topluma anlatabilme fırsatı verildi ne de biz dışarıdakiler yeterince anlatabildik. Bu yüzden toplumla iletişim kanallarının çoğalması gerekiyor.  
 
Gazetecilerin İmralı’ya gitmesi gibi mi? 
 
Elbette. Bugün medyanın çok önemli olduğunu görüyoruz. Ana akım haber kanalları bu süreçte çok iyi bir sınav vermiyor. Adil, eşit ve özgür bir düzen anlayışta başlar, anlayıştan dile dökülür. Ama kutuplaşmayı ortadan kaldıracak, nefreti sonlandıracak bir yayın politikasını maalesef henüz tam görebilmiş değiliz. 
 
PKK’nin kongre kararları sonrası bazı ulusalcı kesimlerin de aralarında olduğu çevrelerden yükselen karşıt görüşlere dair neler söylersiniz? 
 
İktidar çatışması sadece Kürtlere değil, Türkiye halkları ve Türklere çok kaybettirdi. 100 yıllık siyasi tarih içerisinde iki siyasi damarın çekişmesi sürekli bu ülkeye kaybettirdi.  
 
Bu topraklar, iktidar odakları arasındaki çekişmelerden ve rekabetten çok çekti. Haliyle birilerinin siyasi geleceği üzerinden bu sürece bakanların, kendi siyasi geleceklerini düşünerek hareket ettiklerini ortaya koyduklarını görmeleri lazım. Örneğin; bir anayasa değişikliği daha açık olarak cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden sadece meseleye yaklaşılması ve buna karşı bir reddiyat, aynı zamanda kendi iktidarları açısından bakıldığının işaretidir. Bu iktidar çatışması en başta Kürtlere çok kaybettirdi. Fakat sadece Kürtler değil, Türkiye halkları ve Türkler de kaybetti. 100 yıllık siyasi tarih içerisinde iki siyasi damarın çekişmesi sürekli bu ülkeye kaybettirdi.  
 
Sürecin, yaşamla doğrudan ilişkisi var. Çatışmaların maliyeti, insan canının maliyeti olabilir mi? Toplumun çok büyük bir bölümü büyük acılarla karşı karşıya kaldı. Bunu sonlandıracak bir süreç pamuklara sarılmalıdır. Çok kıymetli ve çok önemli görülüp, çok büyük hassasiyetle yaklaşılması lazım. Eğer dar siyasi çıkarlara sıkıştırılacaksa bu coğrafyaya maalesef kaybettirir. Sormak lazım; Peki bugüne kadar bir çözüm modeli hangi iktidar sunabildi bu halklara? Veya işte çatışmaları konuşmak yerine demokrasi ve özgürlükleri konuşmayı kim teklif etti bugüne kadar? Kan gözyaşı üzerinden birilerini sorumlu tutmak işin kolay kısmı, hep bu ezberlerle hakikatler gizlenegeldi. Hepsinin çok büyük sorumlulukları var. Borçları var Kürtlere karşı, halklara karşı. 
 
Bu karşı koyuşun özünde ne var? Sadece Erdoğan karşıtlığı olarak değerlendirmek doğru olur mu?  
 
Egemenlikçi bir yaklaşım var. İki siyasi damar on yıllardır birbirlerinin yerine geçme dışında bu coğrafyaya özgürlükler bağlamında bir çözüm modeli sunmadılar. Toplumlar arasında kutuplaşmayı ortadan kaldıracak bir yaklaşımları olmadı. Zaten en büyük kaybettiren de bu yaklaşımlardır; kutuplaştırmadır, çatıştırmadır. Şimdi demokratik bir çözüme farklı gerekçelerle ve bahanelerle karşı koymak bir kere demokrasi dışı olduğunun açık ilanıdır. Bugüne kadar devletin bütün kademeleri, siyaset veya muhalefetin karşı koyduğu duruş "şiddetti" veya PKK’nin varlığıydı. Ama fesih kararı alındı. Bu iyi görülüp anlaşılmalı. Çünkü Kürt meselesinin çözülmediği ve demokrasinin yerleştirilmediği bir devlet, istenilen refah düzeyine asla varamaz.  
 
Öcalan'ın ve PKK'nin sık sık vurguladığı "Demokratik Toplum Sosyalizmi" kavramı gündemde. Hem inşası konusunda hem de kapsamı açısından neler söylersiniz? 
 
Sayın Öcalan’ın geçmişten bu yana ortaya koyduğu bir demokratik toplum paradigması var. Sayın Öcalan'ın reel sosyalizm eleştirisi üzerinden sorunlu alanları tespit ettiğini görüyoruz. Devletçi anlayış toplumda olduğu sürece, asıl istenilen sosyalizmin inşa edilemeyeceğinden bahsediyor. Dolayısıyla toplumun da değişmesi lazım. Bizim bahsettiğimiz zihniyet devriminin de bu doğrultuda gerçekleşmesi gerekiyor. Çünkü "demokratik toplum sosyalizmi" dediğimiz şey minimum devlet yapısı. Devlet, bireye, aileye ve topluma sayısız binlerce kuralla nasıl yaşanılacağını netleştirmiş. Dolayısıyla insanı, bir köle yaşamın içerisinde güdüyor bir nevi. Öcalan, buna karşı "özgürlükçü bir toplum nasıl olunur" sorusuyla yola çıkıyor. Bu yüzden bireyin kendisini yönetebildiği, ailenin kendisini yönetebildiği, toplumun kendisini yönetebildiği bir düzenden bahsediyor.  
 
Şimdi örneğin Kürtlerin özgürlüğünden, demokratik toplum anlayışından bahsediyoruz. Nedir bu? Bu artık devletçe yönetilme değil, toplumun örselenen, ötelenen ve örtülen bütün değerlerinin yaşama kavuşması demek. Yani toplumun da bütün öz değerlerine yeniden kavuşması demek. Ahlaki politik toplum dediğimiz şey de bu aslında.  Sayısız devlet kuralı yasası yerine toplumun yüreğinden süzülüp gelen değerlerin yaşama akmasıdır. Bin yıllardan bu yana aslında biriken toplumun öz değerleri var. Bunları hayata geçirecek, irade haline getirecek, hukuki irade haline getirecek bir düzenden bahsediyor. Bu boyutlarıyla bir demokratik toplum sosyalizmden bahsediyor. Bir kimlikle sınırlı değil. Bir çözüm modeli olarak Ortadoğu'ya ve halklara sunmaya çalıştığı bir model. Demokratik toplumun asıl gücü toplumun kendisidir. Bundan kaynaklı da herhangi bir kimseye bırakmadan bireye ve topluma sorumluluk düştüğünü ifade ediyor. Bugüne kadar tecrit, yasak ve her türlü engel veya gerekçe öne sürülüyordu. Bunu devlet de muhalefet de mücadele etmekten imtina edenler de yapıyordu. Şimdi siyasetin önünde engel kalmayacağı, kalmaması gerektiği gerçeği karşısında; demokratik mücadelenin şahlanması gereken bir döneme girdiğimizi belirtebilirim.  
 
MA / Diren Yurtsever 

Diğer başlıklar

10:44 ‘Demokratik dönüşüm hukuki zeminde kendini var edebilir’
10:43 İşçilerden özlük hakları için eylem
10:26 Amed Film Festivali hazırlıkları sürüyor
10:00 İstinaftan 'mülakat' için emsal karar
09:56 Eren Keskin: Tüm kimliklerin kendini ifade ettiği Anayasa yapılmalı
09:48 İsrail de ateşkesi kabul etti
09:46 Barış Akademisyeni Bayraktar: Ezberleri sorguladığımız sürece ihtiyaç var
09:43 Tutsaklara psikolojik şiddet uygulanıyor
09:40 Eymir ve Mogan gölleri su havzasına maden tehdidi
09:38 Soyer: Sürecin başarısı barışın toplumsallaşmasından geçer
Hikmet Çetin: Elimi taşın altına koymaya hazırım
09:27 Bakırhan: Sözle süreç ilerlemez, sözleşmesi olmalı
09:04 10 Ekim katliamında eşini yitirdi: Onurlu barış için yüzleşme şart
09:02 Amed ve Mûş sınırında bir mahalle: Sorunları hangi belediye çözecek?
09:02 Mülkiye Birtane: Kadınlar ulusal birliğin diplomasisini yürütecek
09:01 Qazî Mihemed’in anısına müze ve kültür evi açılacak
09:01 Cezasızlık politikaları kadın cinayetlerini artırıyor
09:00 24 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:48 Gülen Cemaati’ne operasyon: Çok sayıda kişi gözaltına alındı
08:29 Amed'te çocuklar için kültürel etkinlikler
08:27 Adana’da 4,5 büyüklüğünde deprem
08:15 İran Press TV: Ateşkes başladı
08:13 Amed sokaklarında ‘Öcalan’a özgürlük’ talebi
00:22 Çewlîg'de 3.8 büyüklüğünde deprem
23/06/2025
23:30 Trump: Saldırıyı önceden haber verdikleri için İran'a teşekkür ederim
22:57 'Demokratik Toplum Buluşması'nda süreç tartışması
22:43 Hamaney’den ABD saldırısı sonrası ilk açıklama
22:23 Ortadoğu'da hava sahaları bir bir kapanıyor
21:24 THY'nin Ortadoğu seferleri iptal
20:58 Yerine kayyım atanan eşbaşkandan Avrupa heyetine eleştiri
20:36 BM'den İran'ın saldırısına ilk tepki
20:29 Katar'dan açıklama: Egemenlik ihlali
20:19 İran'dan Katar ve Irak'taki ABD üslerine füze saldırısı
20:11 İstanbul Barosu önünde tutuklanan avukata destek açıklaması
20:04 'Zehire değil, emeğe sarıl' nöbeti
19:45 Katar hava sahasını kapattı
19:39 DEM Parti yarın Adalet Bakanı ile görüşecek
19:17 Ekolojistler ayakta: 'Kıyım' yasasını geri çekin
18:48 Aydın'da tarım alanlarında yangın
18:14 Hezex'te uyuşturucuya karşı yürüyüş
17:15 FİSA: Devletin ihmali sonucu 312 çocuk yaşamını yitirdi
17:07 Mereto'da keşfedilen kilise ziyareti dönüşünde kaza: 5 ölü
16:40 Gülizar Yıldız'ın taziyesine kitlesel ziyaret
16:22 ‘Çatışma ve çözüm süreçlerinde çocuk’ konferansı düzenlenecek
16:06 AKP’li vekilin madeninde kaçak atık havuz inşasına köylülerden tepki
15:48 SES: Demokratik zeminde grevli bir toplu sözleşme istiyoruz
15:42 Savunmaya baskıyı protesto eden avukatların yürüyüşüne engel
14:46 Gülizar Yıldız’ın katledilmesine ilişkin açıklama
14:34 Egîdê Cimo Müzik Okulu ilk mezunlarını verdi
14:23 PJAK’tan Azeri halkına mesaj: Bizden yana hiçbir tehdit yok
14:14 ‘Çocuğa cinsel istismar’ davasında tutuklama talebine ret
14:09 Madımak anmasına katılım çağrısı
14:09 Rapor: Bolu Cezaevi cezalandırma kampına dönüştü
13:32 DEM Parti: Partiler komisyon için yarın Meclis’te bir araya gelecek
13:26 MSD Şam’da kiliseye yapılan saldırıyı kınadı
13:17 Cumartesi Annesi Emine Ocak yoğun bakımda
13:16 İzmir ve Manisa'da orman yangınları
13:10 Gülizar Yıldız’ı katleden fail tutuklandı
12:43 İsrail Evin Cezaevi’ni bombaladı
11:19 Avrupa Yerel Yönetimler Kongresi Başkanı'ndan DEM Parti'ye ziyaret
11:15 Gazeteci Rabia Önver'in soruşturmasında takipsizlik
11:05 ‘Hafıza ve Adalet’ buluşmasının sonuç bildirgesi: Devlet adım atmalı
10:57 Kürt Kadın Birliği'nde 'kadın ittifakı sekretaryası' oluşturuldu
10:31 Kızıl Kürdistan hakkında yeni belge: Rus arkeoloğun Minkend izlenimleri
10:24 İran rejimi çökmenin eşiğinde: Kürt güçleri sorumlu davranmalı
10:13 Silopiya'da erkek şiddeti: Hamile kadın bebeğini kaybetti
10:02 Rojhilat’ta baskı arttı: Gözaltı ve internet yasağı
09:22 Ukrayna: Rusya saldırısında 4 kişi hayatını kaybetti
09:22 Abdullah Öcalan'dan Kürt Ulusal Kongresi çağrısı
09:19 Êzidî köyünde karakol yapımı için ağaç kıyımı başladı
09:17 EMO Amed: Yangının elektrik direklerinden çıkması yüksek olasılık
09:15 Bir kişiyi ağır yaralayan, birini de katleden faili aklama gerekçesi: Akli dengesi yok
09:09 'Barışa Giden Yol' buluşması: El ele vererek barışı sağlayabiliriz
09:03 Zeytinlik teklifi: Çevre, orman ve zeytincilik kanunlarının ruhunu yok edecek
09:00 23 HAZİRAN 2023 GÜNDEMİ
22/06/2025
23:54 İsrail, İran'a saldırdı
23:51 Şam: Saldırıyı DAİŞ düzenledi
23:41 Çin, ABD'nin saldırılarının BM Şartı'nı ihlal ettiğini belirtti
23:06 Özerk Yönetim'den Şam'a: Terörle mücadelede iş birliğine hazırız
21:49 Pîran'daki yangın 100 dönüm ekili araziyi kül etti
21:46 Silopiya'da bir kadın katledildi
21:37 Bine yakın Iraklı Hol Kampı’ndan ayrıldı
21:33 Tülay Hatimoğulları Şam'daki saldırıyı kınadı
21:27 DEM Parti’den Konya’da halk buluşmaları
21:10 Göçük altında kalan işçi hayatını kaybetti
20:50 İsrail hava sahası tekrar uçuşlara açıldı
20:12 Şam’daki bir kiliseye saldırı: 20 kişi hayatını kaybetti
19:38 Amed'de uyuşturucuya karşı farkındalık çalışması
18:49 İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan: Saldırılara kesinlikle sert yanıt vereceğiz
18:41 Yeni Yol Grubu'ndan Sûr’da 'uyuşturucuyla mücadele' nöbeti
18:28 ‘Barışın yolunu açmak’ konferansının sonuç bildirgesi açıklandı
17:50 'Barışın yolunu açmak' konferansı: Süreç için idari ve yasal önlemler alınmalı
17:11 DFG'nin 3’üncü Genel Kurulu gerçekleştirildi
17:08 İran Meclisi, Hürmüz Boğazı'nı kapatma tasarısını onayladı
17:03 Gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı
16:50 Dev Yapı-İş: Teknik Elemanlar Meclisi'ni kurdu
16:45 Bülent Arınç: Süreç için komisyonun kurulması önemlidir
16:39 İşçiler grevde, İzBB grev kırıcılığında
16:33 Kürt Kadın Birliği Platformu: Kadınlar ulusal birlikte öncü rol oynayacak
16:31 Manisa ve Muğla'da orman yangını
16:28 Ömer Öcalan: Onurlu bir barışa ihtiyacımız var
16:17 Emekçiler barış için buluştu: Hep beraber barış sürecini öreceğiz
14:02 Tülay Hatimoğulları: AİHM kararları acilen hayata geçmelidir
13:54 Taksim ve Şişhane metro istasyonları kapatıldı
13:18 Tahran'dan ABD saldırısı sonrası İsrail'e füzeli saldırı
12:32 Özgür Özel: Barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğu
12:26 İmamoğlu'ndan süreç mesajı: İdari ve hukuki düzenlemeler hayata geçirilmeli

Gelecek Partisi’nden 10 maddelik çözüm önerisi
12:15 DEM Parti’den konferansa mesaj: Her çaba çözüme daha fazla yaklaştıracak
11:30 İran’da 5,1 büyüklüğünde deprem
11:25 İHD buluşmasında 'barış nasıl sağlanır' tartışıldı
11:11 ‘Barışın Yolunu Açmak’ konferansı: Demokrasi cephesi çözüm önerisi sunmalı
09:51 Jin derginin yeni sayısı yayında
09:45 JİTEM'ci Atak'ın otelinin 'yangın denetimini' yapan itfaiye müdürlüğüne silahlı baskın
09:13 Hamaney'e yakın isimden ABD’ye tehdit: Hürmüz Boğazı kapatılsın
09:11 Hasta tutsak Besra Erol'un infazı 6 ay ertelendi
09:10 Kurs eğitmeninin 'çocuğa cinsel istismar' davası yarın
09:10 Şüpheli şekilde yaşamını yitiren inşaat işçisinin babası: Adalet istiyorum
09:08 Eskişehir'de doğa talanına 'milli mücadele' kılıfı
09:07 ‘Öcalan ile görüşmek istiyorum’ kampanyası: Bakanlığa başvurular sürüyor
09:06 Askerlerin öldürdüğü Yıldırım'ın ailesinden tazminat istendi
09:06 Devlet hastanesinde tıbbi malzemeler çalındı iddiası
09:05 Elbak’ta genç nüfus azalıyor: Neden yasaklar ve işsizlik
09:03 Petrolün bulunmadığı yaylada 'kuyular' açılıyor
09:00 Penseli işkenceye maruz kalan tutsağın babası: Tedavisi engelleniyor
09:00 22 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:23 Amed'in 3 ilçesinde çocuklar için tiyatro gösterimi yapıldı
07:48 Netanyahu’dan ilk açıklama: ABD’nin eylemi tarihi değiştirecek
07:39 ABD İran'ın nükleer tesislerini vurdu: Kilit nükleer tesisler yok edildi
21/06/2025
23:13 Amed’in 3 ilçesinde 'Demokratik Toplum Çağrısı' buluşmaları: Çağrıyı daha fazla sahiplenelim
22:25 Husiler: ABD saldırılara katılırsa gemilerini vururuz
21:57 Gazeteci Fatih Altaylı gözaltına alındı
21:47 Başından vurulmuş halde bulunan Danıştay hakimi öldü
21:42 Mêrdîn'de kadın ve çocuk cinayetlerine karşı yürüyüş
20:58 İsrail, yardım bekleyen 450 Filistinliyi katletti
20:42 DEM Parti'den hasta tutsak Yüksekbağ için İHİK başvurusu ve soru önergesi
20:31 VOA Kürtçe kapatıldı: Washington hükümetinin büyük bir yanlışıdır
20:01 ‘Çocuk işçiliği arttıkça, çocuk işçi cinayeti artıyor'
19:51 Eğitim Sen'den kadın çalıştayı
19:36 DYO Boya işçilerine dayanışma ziyareti
19:10 Birçok kentte 'İsrail’le tüm ilişkiler kesilsin' çağrısı
19:04 Aydın'da barış ve demokratik toplum buluşması
18:35 Cudî’deki yangın söndürüldü
18:32 'Barışa Giden Yol: Hafıza ve Adalet’ buluşmasında barış talebi yükseldi
18:25 Amed’de uyuşturucuya karşı yürüyüş: Toplumsal mücadele yürütmeliyiz
18:10 İran rejimi 5 Kürt yurttaşı daha tutukladı
17:18 Aydın'da orman yangını
17:14 Erdoğan, İran Dışişleri Bakanı Erakçi ile görüştü
16:47 Emeklilerden 7 talep
16:28 Halide Türkoğlu: Jin, jiyan, azadî felsefesini büyüteceğiz
15:45 ‘Mülteci haklarının sağlanması için kalıcı çözümler geliştirilsin’
15:17 İran Dışişleri Bakanı: ABD’nin de saldırabileceğini duyduk