MÊRDÎN - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmadan gerçek bir barışın tesis edilemeyeceğini belirten Mêrdîn’deki tutsak yakınları, Meclis’te kurulan Komisyon’a çağrıda bulundu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından başlatılan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” devam ederken, cezaevlerinde sağlık, barınma, güvenlik ve sosyal haklara yönelik hak ihlalleri de sürüyor. Barışın toplumsallaşması için siyasi tutsakların fiziki özgürlüğüne kavuşması gerektiğin belirten Mêrdîn’deki tutsak yakınları, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanmadan barıştan bahsetmenin mümkün olmayacağını vurguladı.
Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde 11 yıldır tutsak olan Doğan Özbahçeci’nin abisi Abdüsselam Özbahçeçi, devletin somut adım atmamasını eleştirerek, “Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nden beklentimiz bütün siyasi tutsakların serbest kalması. Devlet bugüne kadar bu alanda bir adım atmadı. Buna karşı halkın direnişi büyütmesi gerek. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta tarihi bir çağrı yaptı. Buna cevap olmanın yolu mücadeleyi her yerde büyütmekten geçer. Devletin adım atması için halkın elini taşın altına koyması lazım. Dışarıda cezaevlerinin sesi olmamız gerek. Siyasi tutsakların serbest kalmadığı bir ortamda bir barıştan bahsetmek mümkün olmayacak. Hasta tutsaklar biran önce serbest kalmalı. Tutsak anneleri kaygılı. Bu konuda biran önce yasal düzenlemeler yapılmalı. 10’uncu Yargı Paketi taleplerimize cevap olmadı. Yeni çıkarılacak bir pakette siyasi tutsaklar için yasal düzenlemeler yapılmalıdır” diye belirtti.
‘HASTA TUTSAKLAR SERBEST KALMALI’
Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutsak Önder Poyraz’ın babası Şehmus Poyraz (65), “Oğlum felçli. Şuan tekerlekli sandalye ile görüşe çıkabiliyor. Biran önce hasta tutsaklar serbest kalmalı. Çözüm deniliyor ama cezaevinden bulunan hasta tutsaklar serbest bırakılmıyor. Hasta tutsaklar kayıtsız, şartsız bırakılmalı. Devlet Bahçeli ‘barış gelmeli’ diyor. Barış böyle mi gelecek? Oğlum 11 yılda 5 cezaevi değiştirdi. Cizîr’de yaralı olarak yakalandı. Beklentimiz hasta tutsaklar başta olmak üzere bütün siyasi tutsakların serbest bırakılmasıdır. Kardeşlik ve eşitlik istiyoruz. Devlet Bahçeli söylediği sözlerin arkasından dursun” ifadelerini kullandı.
‘ÖCALAN OLMADAN BARIŞ OLMAZ’
Erzurum Dumlu 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan Emrullah Kalkan’ın annesi Hüznügül Kalkan (55), Abdullah Öcalan’ın biran önce fiziki özgürlüğüne kavuşması gerektiğini vurgulayarak, ekledi: “Siyasi tutsakların serbest kalması bir yana cezası biten tutsaklar bile serbest bırakılmıyor. Süreç başladı beklentimiz güzel gelişmelerin yaşanması. Bütün siyasi tutsaklar serbest kalmalı. Siyasi tutsaklar serbest bırakılmadan gerçek bir barıştan bahsedemeyiz. Her şeyden önce Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan fizikken aramızda olması gerek. Sayın Öcalan serbest bırakılmadan bir çözümden bahsedemeyiz.”
‘BARIŞ İSTİYORUZ’
Adana Suluca L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 10 yıldır tutsak olan Mehmet Şerif Demirtaş’ın annesi Zeynep Demirtaş, “Biz barış istiyoruz. Barış olursa huzur olur, eşitlik olur. Bunun için biran önce cezaevlerinin kapılarının açılması gerek. Siyasi tutsaklar bırakılmadan bir barıştan bahsedemeyiz. Annelerin ciğerleri daha fazla yanmasın. Meclis’te bir komisyon kuruldu, bu komisyon biran önce siyasi tutsaklar için bir düzenleme yapmalı” dedi.
‘BARIŞ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan 27 yıllık tutsak Abdullah Günay’in annesi Besna Günay da, şunları belirtti: “Her zaman her şeye rağmen barış ve özgürlük istedik. Devlet henüz bir adım atmadı biran önce adım atmalı. Hasta tutsaklar serbest kalmalı. Kürt Halk Önder Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü çocuklarımızın özgürlüğü ile bağlantılı. Sayın Öcalan özgür olmadan kimse özgür olmaz. Devlet Bahçeli ‘Dünyaya barış getireceğiz’ diyor. Önce Türkiye’den başlamaları gerek. Benim oğlum 27 yıldır tutsak. Sayın Öcalan’ın özgür olmadığı bir barışa biz inanmayız. Meclis’te bulunan komisyon barış ve eşitlik için çalışsın. Cezaevleri biran önce boşaltılmalı. Bugüne kadar hep barış dedik ve demeye devam edeceğiz.”
MA / Emrullah Acar