Yapımı süren Akkuyu Nükleer Santral’in taşeronu Akkuyu Nükleer A.Ş ve Rosatom’un yalan kampanyalar yürüttüğünü belirten çevreciler, “Halkımızın arasında, ev ev, sokak sokak, alanlarda nükleer yalanlara karşı doğruları dile getirmeye devam edeceğiz” dedi.
AKP’nin projeleriyle sadece doğanın zarar görmediğini aynı zamanda tarihin de yok edildiğini belirten Prof. Dr. Beyza Üstün, Sur’un yerle bir edildiğini, 12 bin yıllık Hasankeyf yok edildiğini ve şimdi de Kanal İstanbul projesi ile bölgede bulunun tüm tarihi alanlar yok edilmek istendiğini söyledi.
Ayvalık Adaları Tabiat Parkı sınırları içerisinde kurulması planlanan tesisler için 11 Şubat’ta yapılacak ihaleye tepki gösteren Ayvalık halkı, “Tabiat Parkı ile bu bölgedeki kıyılarımız rantın değil halkın ortak malıdır. Halka kapatılamaz” dedi.
Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, Kanal İstanbul projesinin her yönüyle bilim dışı olduğunu vurgulayarak, “Kanal İstanbul diğer mega projelerle birlikte İstanbul’u ciddi yıkıma uğratacak” dedi.
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, Kadıköy’de gerçekleştirdiği meşaleli insan zinciri ile Kanal İstanbul projesini protesto etti.
İzmir'deki çevre örgütleri, Büyükşehir Belediyesi tarafından demir çelik işletmelerinin kendi alanlarında depoladıkları cürufları Foça Gölyüzü’ne dökülmesine ilişkin alınan kararı protesto ederek, cürufların toplandığı alanın kapatılmasını talep etti.
CHP'li Adana Seyhan Belediyesi Meclisi'nce tarım işçilerinin sorunlarının çözümü için, Tarım İşçilerinin Sorunlarını Araştırma ve Tespit Komisyonu kuruldu.
Hevsel Koruma Platformu, bileşenlerine Nisan ayında Sur'da incelemelerde bulunacak UNESCO heyetine sunulmak üzere Hevsel Bahçelerindeki tahribatın raporlaştırılması sürecine katılma çağrısı yaptı.
Munzur Özgür Aksın Meclisi birleşenleri, Ovacık’ta kanalizasyon atıklarının Munzur Nehri’ne akmasını önlemek için yapılan çalışmaların sonuç verdiğini, kurulması planlanan atık tesisinin ihale aşamasında olduğu söyledi.
Ilısu Barajı’nda yüksekliği 15 metreyi aşan su, tarihi Hasankeyf’i adım adım yutuyor.
Topraklarının yüzde 85'i jeotermal kullanımına açılan Yılmazköyü’nde ne zeytin ne incir ağaçları kaldı. Her şeyin kuruduğu köyde ölümcül hastalıklar yayıldı, KOAH çoğaldı. Yaptıkları tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten köylüler sessizliğe tepkili.
Kanal İstanbul projesine karşı "İki deniz arasında yaşam var" şiarıyla 11 kilometre yürüyen yaşam savunucuları, proje yapıldığı takdirde oluşacak ekolojik tahribatlara dikkat çekti.
EGEÇEP Eş Sözcüsü Alime Yalçın Mitap, İzmir’de 511 parsel arazinin kamulaştırılmasının rant ve hukuksuzluğun geldiği noktanın göstergesi olduğunu söyledi. Avukat Arif Ali Cangı ise mülk sahiplerine karara karşı iptal davası açma çağrısında bulundu.
Cerattepe’de doğayı tahrip eden madencilik faaliyetlerine karşı direnen yaşam alanı savunucularına verilen hapis cezalarına tepki gösteren ARÇEP, “Kararı kabul etmiyoruz, toprağımıza, suyumuza, geleceğimize sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Sur’un yasaklı bölgesinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda, tescilli yapıların yerinde olmadığı, yıkımın iş makinalarıyla yapıldığı, Sur’un özgün kent mimarisi yerine yabancı, kimliksiz bir kenttin inşa edildiği belirtilerek, “İlgi ve yetkili kurumlara çağrımızdır; Sur’da gelişen tahribat daha fazla büyümeden bu yanlıştan dönülmeli” denildi.