Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrıya dair her kesimden gelen destekler sürüyor. "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nı "yüzyılın çağrısı" olarak niteleyen Din alimlerinden Enver Emirkulu, devletin bu süreçte üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi. Çağrının hem Kürt hem de Türk halkları için büyük bir fırsat sunduğunu ifade eden Emirkulu, çatışma ve savaşın sonlandırılması, sorunların barışçıl yöntemlerle çözülmesine dair İslam'daki referanslara atıfta bulunarak, devletin operasyonları durdurup, barışa yönelik adımlar atması gerektiğini söyledi. 

 

Kur'an'da barışa dair ayetlere işret eden Emirkulu, "Hucurat Suresi'nde, eğer iki taraf arasında bir sorun çıkarsa, o kardeşlerinizin arasını barıştırın. Eğer bir taraf barışı istiyorsa ve diğeri istemiyorsa, o zaman onlarla savaşın, ta ki o da barışı kabul edene kadar. Bu, Kur'an-ı Kerim'in bir emridir" dedi. 

 

'DEVLET ADIM ATMALIDIR'

 

PKK'nin ateşkes kararı aldığını hatırlatan Emirkulu, devlette bir adım atıp operasyonları durdurması gerektiğini vurgulayarak, "Devlet operasyonları durdurmalıdır. Barışa imkan vermek budur. İkinci olarak da devletin Meclis'i toplayıp bazı adımlar atması gerekiyor. İkinci yüzyılın adımı atılıyor. Bir yüzyıl daha ret ve inkar içinde yaşanmamalıdır. Ve şuanda devlet erkanının bazı şeyleri yumuşatması lazım. Çünkü bir barış havasını insanlar hissetmelidir" ifadelerini kullandı.

 

'HERKES KENDİ GÖREVİNİ YERİNE GETİRMELİDİR'

 

Siyasi partilerin ve devletin üstüne düşeni yapması gerektiğini ifade eden Emirkulu, "11 ayın sultanı Ramazan ayındayız. Bu Ramazan ayı; barışın, eşitliğin ve tüm insanların müreffeh bir yaşam sürmesinin getirmesini temenni ediyoruz. Devlete çağrımız şudur: devlet, öyle bir adım atmalıdır ki, barışın önünü açmalıdır. Kürt halkı da, barış sürecine katkı sağlamalıdır. MHP, AKP ve CHP’nin barışa katkı verdiğini biliyoruz, ancak mutlaka herkes kendi görevini yerine getirmelidir. İnşallah bu güzel Ramazan ayı barışın ayı olacaktır" diye konuştu. 

 

'EŞİTLİK TEMELİNDE'

 

Emirkulu, PKK'nin silah bırakmasının temellerinin oluşturulması gerektiğine dikkat çekerek, "Ben de bir Kürt olarak ve bir din alimi olarak haykırdım. İstanbul Din Alimleri Derneği'nin bir üyesiyim ve biz dernek olarak yıllarca barış istedik. Barış, sadece veselamünaleyküm, aleykümselam demekle sağlanmaz. Barışın şartları ve temelleri vardır. Barış, yıllar boyu bedel ödeyenlere, 47 yıldır bu bedeli ödeyenlere gelip 'Gel, bir çikolata vereyim, burada barışalım' demekle olmaz. Devlet, bu süreçlerin neden yaşandığını düzenlemelidir. 1071'de bir kader birliği yapmışız. Bu kader birliğinin devamı ve bu ülkenin selameti için devletin atması gereken adımlar vardır. Bu ülkede bir daha asla ret ve inkar yaşanmamalıdır. Eğer yaşanırsa, bu sorun çözülmemiş olur ve yazık olur. Bu kadar emeğe yazık olur. Şu anda burada herkese seslenmek istiyorum; herkes elini taşın altına koysun. Eğer bir şey gelmiyorsa, dua etsinler. Allah’ın izniyle Kürtler ve Türkler, 1071'de kurduğumuz bu birliği 2025'te de sürdürecek ve binlerce yıl daha bu ülkeyi birlikte yaşatacağız. Kardeşçe ve eşit bir şekilde yaşayacağız. Bu eşitlik temeli mutlaka esas alınmalıdır" şeklinde konuştu.