WAN - “Kazanmamız gereken meselelerden biri Rojhilat ve İran kadınlarının özgürlüğüdür” diyen Rojhilat Genç Kadınlar Birliği üyesi Helbest Remzbar Qendîl, “Kadınlar hangi alanda mücadele edeceklerini bilmelidir; bu devrimin aracıdır” dedi.
İran rejime karşı Rojhilat başta olmak üzere ülkenin birçok bölgesinde kadın direnişi büyüyerek devam ediyor. “Jin, jiyan, azadî” sloganı etrafında şekillenen toplumsal itiraz hem kadınların özgürlük mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden besleniyor hem de eril zihniyetin politikalarına karşı yeni bir toplumsal zemin oluşturuyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, ataerkil zihniyetin bölgede nasıl derinleştiği, buna karşı kadın ve gençlerin verdiği mücadeleyi Rojhilat Genç Kadınlar Birliği üyesi Helbest Remzbar Qendîl ile konuştuk.
KADIN BİLİNCİ OLUŞMALI
İktidarların tarih boyunca kadınlar üzerinde çok ince bir katliam yürüttüklerini belirten Helbest Remzbar Qendîl, "Kürdistan’da ve dünyada kadın hareketleri bu şiddetin tespitini yapıyor. Bu tespitler eski ve uzun bir tarihe dayanıyor. Toplumda birçok şeyi gözlemleyebiliriz. Fiziksel şiddet, tecavüz, çocuk yaşta evlilik çok görünür şeylerdir. Bunları her gün görüyoruz. Sık sık haberlerde kadınların yakıldığını, öldürüldüğünü, sokak ortasında herkesin gözü önünde öldürüldüğünü görüyoruz. Kadına yönelik bu baskı ve şiddet çok açık bir şekilde işleniyor. Diğer taraftan kapitalist modernite sistemi artık daha yumuşak bir şiddet uyguluyor ve bu insanın kolayca fark edemediği bir durum. Fiziksel, toplumsal ve ruhsal olarak uygulanan şiddeti doğru görmek gerekir. Özellikle gençler arasında bir kadın bilinci oluşmalı. Yeni bir nesil oluşurken bu şiddet daha ince ve daha ağırlaşmış olabiliyor. Bu nedenle şiddete karşı net ve açık bir mücadele gereklidir" diye belirtti.
ŞİDDET EVRENSEL BİR MESELE
İktidarın “Jin, jiyan, azadî” direnişi sonrası Rojhilat’ta daha “yumuşak” ve kapsamlı bir şiddet türünü devreye koyduğuna dikkat çeken Helbest Remzbar Qendîl, "Uygulanan şiddet evrensel bir meseledir. Sadece bir bölgeye, bir coğrafyaya veya bir ülkeye bağlı değildir. Ancak Rojhilat’ta kadınların yüz yüze kaldığı şiddeti ayrıca anlatmak ve bilmek gerekiyor. Kendimizden örnek alırsak, ‘Jin, jiyan, azadî’ bu şiddete karşı bir duruş oldu. Toplum buna karşı durdu, kadınlar buna karşı durdu. Feodalizm ve iktidarın baskılarına ‘Jin, jiyan, azadî’ devriminde yanıt verildi. Fakat bazı iktidar çevreleri, özellikle bu devrimden sonra kadın üzerinde uyguladıkları şiddeti yöntemlerini değiştirerek artırdı. Bazı alanlarda ‘yumuşamış’ görünmeye çalıştılar ancak gerçekte böyle olmadı. Kadın katliamları devam etti; çocuklara yönelik cinsel saldırılar gördük. Son olarak bir fabrikada devletin görevini yerine getirmemesi ve sorumluluk almaması nedeniyle onlarca kadın yakıldı, ikisi de şehit oldu. Bunların hepsi iktidarın genç kadınlar üzerindeki baskısını sürdürdüğünün örnekleridir. Rojhilat ve İran için şunu söyleyebiliriz; kadın mücadelesi olduğu sürece şiddet de devam ediyor. Sonuç kadın kimliğinin, iradesinin, düşüncesinin ve rolünün yok sayılması oluyor. Bu yüzyılda bile hala bu amaç güdülüyor” ifadelerini kullandı.
KASTİK KATİL
Kastik katil (gücü kendinde biriktiren, dokunulmaz kılan ve bunu topluma mutlak egemenlik, baskı ve şiddet şeklinde dayatan sistemdir) zihniyetinin küresel bir zihniyet olduğunu belirten Helbest Remzbar Qendîl, hegemon güçlerin bu zihniyeti demokratik olmayan ülkeler üzerinden yaydığını belirterek, ekledi: “Kadına yönelik saldırıların temeline baktığımızda Önderlik de son manifestosunda bunu açıkça ortaya koydu; 30 bin yıllık bir iktidar anlayışı ve bir zihniyet var. Buna da ‘kastik katil’ tanımını yaptı. Bu katil, erkek zihniyeti bugün hala sürüyor. İktidar kendi kalıbını oluşturuyor, kendini yaratıyor ve kadını da buna göre şekillendiriyor. Kadının buna göre şekil almasını istiyor. Şiddet ve baskının kaynağı da buradan geliyor. Önderlik bunu tarih boyunca geniş biçimde ele aldı. Kastik Katil erkek zihniyeti, bugüne nasıl geldi ve nasıl örgütlendi? Önderlik manifesto boyunca bundan söz ediyor. Bugün varlığımızı görebilme, kastik katil tespitini yapıp buna karşı mücadele Önder Apo’nun felsefesiyle oluştu. Önder Apo, İmralı’da ağır tecride rağmen bunları tespit etti ve bize yeni bir tanım aynı zamanda mücadele yolu sundu. Bunu sadece bir devlet, bir aile veya aşk meselesi olarak göremeyiz. Kastik katil küresel bir zihniyettir. Hegemonik güçlerin, sermayedarların kadını bir araç gibi kullanması da bu zihniyetin ürünüdür. Demokratik olmayan devletler ve toplumun demokratikleşmesini esas almayan devlet yapıları bu hegemonik güçlerin aracı haline geliyor. Her yerde bu zihniyet devletler üzerinden yayılıyor.”
Bu zihniyete karşı verilecek mücadelenin önemine de değinen Helbest Remzbar Qendîl, "Bu nedenle kadınların daha çok mücadele etmesi ve mücadelesini büyütmesi gerekir. Karşısında durduğu şey küçük bir mesele değil ve bu mücadele de önemsiz olmayacaktır. Eğer bunu doğru tespit edebilirsek hem kadınlar hem genç kadınlar olarak daha kararlı bir duruş sergileyebiliriz. Bu nedenle bilinçlenmek önemlidir. Özellikle kadın tarihinde kendini güçlendirme, geliştirme ve gizlenen kadın hakikatinin açığa çıkarılması önemlidir. Bunun büyük bir kısmı da Önderlik sayesindedir. Önderlik bu gücü bize verdi ve ‘devam edin’ dedi. Bu aynı zamanda Önderliğin fiziksel özgürlüğünün sebebi olacaktır. Bu süreç, Önderliğin başlattığı mücadelenin daha güçlü yürümesi anlamına gelir. Bu konu da özgürleşmek, radikalleşmek ve mücadele etmek çok önemlidir” dedi.
SAHTE ÖZGÜRLÜK TANIMI
Kadınlara sunulan sahte özgürlüğün hakikat özgürlüğünü saptırmaya dönük olduğunun altını çizen Helbest Remzbar Qendîl, "Rojhilat ve İran’da genç kadınlar olarak görev ve rollerimiz var. Rojhilatlı kadınlara yüklenen bütün özellikler bu çerçevede yeniden şekillendirildi. Kazanmamız gereken meselelerden biri Rojhilat ve İran kadınlarının özgürlüğüdür. Erkek iktidarı kendini demokratik olarak göstermeye çalışsa da özünde kadın haklarını tanımıyor. Bunu sevgi ve aşk adı altında yapıyor ama gerçekte kadının hayatını elinden alıyor. Sistem, kadının çalışabilmesini, para kazanmasını ve arabasının olmasını özgürlük olarak tanımlıyor ve özgürlüğü kadınlara bu şekilde sunuyor. Ancak biz bunu kabul etmemeliyiz. Özgürlüğü kadının kendisi tanımlamalıdır. Özgürlük, iradeni koruyabilmek, kendini savunabilmek ve toplumun tüm alanlarında rol alabilmektir. Siyasette, sanatta ve çeşitli alanlarda bakış açımızla var olmaktır özgürlük. Kadınlar olarak bu özümüzü açığa çıkarmalıyız. Ancak bize dayatılan bu sahte özgürlükte kadın bir obje olarak görülüyor. Bedeniyle, yüzüyle, güzelliğiyle sahte bir özgürlük sunuluyor. Bu da gerçek özgürlüğün ortaya çıkmasını engelliyor. Tanımlayabileceğimiz şiddet biçimlerinden biri de budur. Elbette fiziksel şiddet vardır ve aşılmalıdır. Kapitalist modernitenin kadını araçsallaştırmak isteyen anlayışına karşı mücadele önemlidir. Kadının tarihsel temeli vardır. Sık sık Rojhilatlı kadınlar iktidara karşı başkaldırmış ve öncülük etmiştir. Son olarak da ‘Jin, jiyan, azadî’ devriminde bu doruğa ulaştı. İktidar yıllarca okullarda, evlerde, toplumda insanları eğiterek istediği kadın modelini yaratmak istedi. Fakat genç kadınlar buna karşı ‘Jin, jiyan, azadî’ ile yanıt verdi ve bu sonuçsuz kaldı. Bu güçlenme, radikalleşme ve bu mücadele yöntemleri esastır. Kadın sanatla, özüyle, içsel gücüyle kendini yaratmalı; dış görünüşü, güzelliği veya parasıyla değil. Gizlenen kadın gücünü açığa çıkarmalıdır. Bu, demokratik toplumun yaratılması için de bir destektir. Bu nedenle güçlü bir mücadele gereklidir" ifadelerini kullandı.
KADIN KOMÜNLERİ
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde kadınların rolüne dikkat çeken Helbest Remzbar Qendîl, şöyle devam etti: "Önderlik toplumun demokratikleşmesi için bir süreç başlattı. Birlikte yaşam sürecinin öncüsü genç kadınlardır. Kadın özgürlüğünü istiyorsa komünleşmeli ve kendi komününü oluşturmalıdır. Komünlerin temeli Rojhilat ve İran’dır. Komünlerle kadın gücünü toplayabilir, değişimi ve dönüşümü yaratabilir. Bu da hem Rojhilat’ta hem İran’da değişimin temel sebebi olur. Önderlik okumaları bu aşamada çok önemlidir. Önderlik her şeyi sözle sınanmış ve ardından pratikleşmiştir. Yalnızca sözde bırakmamıştır. Bu nedenle genç kadınlar olarak Önderliğin bizden ne istediğini bilmemiz ve buna göre öncülük etmemiz gerekir. Bu süreci ilerletmek ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlayarak kadın özgürlüğünü kazanmak için Rojhilatlı genç kadınlar olarak birliğimizi oluşturmalıyız. İran’da genel olarak Beluc ve hatta Afganistan’a kadar kadınlarla birliğimizi yaratmalıyız. Bu yol dışında kadınlar için başka bir yol yoktur. Erkek iktidarından kurtuluşumuz Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü ile mümkündür. Çünkü bu sisteme karşı mücadele eden, bedel ödeyen ve kadın özgürlüğü fikrini geliştiren Önder Apo’dur. Önder Apo’nun özgürlüğü ne demektir? Kastik katil zihniyetinin geriletilmesi demektir. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü ile kadın özgürlüğünü kazanabiliriz. Kadınlar hangi alanda mücadele edeceklerini bilmelidir; bu devrimin aracıdır. Genç kadınlarda korku yoktur; özgürlük arayışı hep vardır. Bu arayış bastırılmıştır. Bu bastırmadan kendimizi özgürleştirmeli ve özgürlük arayışımızı ilerletmeliyiz.”
YARIN: Kadınlar şiddet ve tahakküme karşı birlikte güçleniyor
MA / Zeynep Durgut

