AMED – “Kürt meselesinin çözümünde ortaklaşmak” başlıklı panelde konuşan siyasetçiler ile akademisyenler, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla birlikte başlayan sürecin hassas olduğuna dikkat çekerek, yeni dönem için çok çalışmak gerektiğinin altı çizdi.
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), “Kürt meselesinin çözümünde ortaklaşmak” başlıklı panel düzenledi. Amed Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) binasında gerçekleştirilen panele, çok sayıda yazar, gazeteci, akademisyen, hukukçu ve siyasetçi katıldı.
İki oturumda gerçekleştirilen panelin birinci oturumunun moderatörlüğünü DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş yaparken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Cengiz Çandar, Akademisyen Mümtaz’er Türköne, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Akademisyen Mesut Yeğen konuşmacı olarak yer aldı.
‘HASSAS BİR SÜREÇTEYİZ’
Burada ilk olarak konuşan DEM Parti Milletvekili Cengiz Çandar, 3 gün önce yapılan açıklamanın şaşkınlık yarattığını ve çağrının PKK tarafından dinlenip dinlenmeyeceği noktasında tedirginlik yaşandığını dile getirdi. PKK’nin çok temiz ve net kelimelerle Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyacaklarını belirttiklerini aktaran Çandar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de hem Abdullah Öcalan’ın çağrısına hem de PKK’nin verdiği karşılığa yönelik yaptığı açıklamalarına dikkat çekti. Çandar, “Çözüme giden bir yoldan bahsedemeyiz. ‘Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer’ diye bir söz var. Kürt halkının bırak yanmayı adeta şişmiş durumda. Çok hassas, kaygı dolu bir süreçteyiz. Raydan çıkabilir mi, çıkabilir. Fakat şu an da bir süreç var ancak ne Öcalan’ın çağrısı ne Bahçeli’nin ne Erdoğan’ın tepkileri bunların hiç biri çözüm sürecinin başında olduğumuzu anlatmıyor, başlangıç noktasında olduğumuzu ifade ediyor” diye belirtti.
‘METİNDE KADER BİRLİĞİ VAR’
Mümtaz’er Türköne, Abdullah Öcalan’ın gönderdiği metnin muhatabının Türkler olduğuna dikkat çekti. Türköne, metinde yer alan “kader birliği” cümlesinin önemine dikkat çekti. Türköne, “Gerçekten bir kader birliğine gidiyorsak; bu yine coğrafyanın bize kadar olarak dayatmasının eseri. Karşınızda anayasa tartışması olarak çıkacak meselelerin hepsi şu saatten sonra teferruat. Çıta çok yukarı da bir yerde duruyor. Öcalan’ın ittifak lafının altını çizmek gerekiyor. Aynısını Devlet Bahçeli’de diyor. Ben kadar birliği ortaya çıktığını ve herkesi peşine taktığını görüyorum. Yeni bir çağ başlıyor” şeklinde konuştu.
‘ŞİDDETSİZ BİR ÇÖZÜM İÇİN FIRSAT’
Sezgin Tanrıkulu da “Beni metinde sevindiren tek şey, silahın, şiddetin yöntem olarak Türkiye’nin Kürt meselesinde kullanılmayacağının net ifade edilmiş olmasıdır. Bu tek başına çok değerli bir şeydir. 2015’ten 2025’e geçen ağır süreçten sonra başka bir yerdeyiz. Bu gelişmeler gerçekten meseleyi şiddetsiz, silahsız bir çözüm için bir fırsat veriyor. 3-5 ayda her şeyin birden bire değişeceği bir ortam olmaz. AKP’nin stratejisi 3-4 ay bütün muhalefeti dağıtmak yargı operasyonları yapmak şeklinde olacak. 3-4 ay sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Tutum alarak bir siyasi refleks içerisinde olacağız” ifadelerini kullandı. Tanrıkulu, yapılan operasyonlara, tutuklamalara, kayyım atamalarına dikkat çekerek, bu tür adımların atılmaması gerektiğine işaret etti.
‘BARIŞ İÇİN BARIŞ DEĞİL, BEKA İÇİN BARIŞ’
Mesut Yeğen, “Şu an konuştuğumuz şey, barış için barış değil, beka için barış. Devlet artık bekayı barışta gördüğü için bu adımı attı. Normatif bir yerden barış ikliminde değiliz. ‘Bu devlet nasıl kurtulur’ sorusuna böyle cevap verildiği için silahsızlanma iklimindeyiz. Devletimiz birden barışsever olmadı. İhtiyaç, beka sorusuna verilen cevap” diye kaydetti.
Abdullah Öcalan’ın çağrısını devlete karşı bir çağrı olarak gördüğünü dile getiren Yeğen, “Öncelikli devletin ihtiyaçlarının karşılanmış olması gerekiyordu ki… Öcalan, ‘keyfi bir karar almıyorum, koşullar bizi PKK’yi kurmaya götürdü, şimdi koşullar feshe götürüyor’ diyor. Metnin amacı, devlete, ‘Biz hazırız’ demiş olmak. Bundan sonra ne olmalı, ne yapmalı? Bir şey kapanıyor kesin ama bu bitişi başlangıca çevirmek gerekiyor. Silahlı mücadele dönemi bitiyor, siyasetin önü açılıyor. Ama orada iyi bir yerde değiliz. Onun için çok çalışmak gerekecek” şeklinde konuştu.
İlk oturum, soru-cevap kısmının ardından sona erdi.
“Devletin, Kürtlerin ve muhalefetin çözüm gerekçeleri birbirine ne kadar yakın?” başlıklı ikinci oturumda ise, DİTAM Başkanı Yardımcısı Ahmet Özmen’in moderetörlüğünde, DEVA Partisi Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, akademisyen Prof. Dr. Mehmet Altan ve Kürt Araştırmaları Merkezi’nden Reha Ruhavioğlu konuşmacı olarak yer aldı.
Panel, konuşmacıların değerlendirmelerinin ardından, soru-cevap kısmıyla sona erdi.